Capable traducir francés
13,355 traducción paralela
Sonsuz sayıdaki dokunaçlarını çelik kırbaç gibi kullanabilen bir canavar.
Et il est capable de les manipuler comme des fouets...
- Okul nasıl asılır bilmiyorum.
- Je suis pas capable de sauter!
Beni aralarına almazl...
Je ne vais pas être capable... Ces gamins ne vont pas
Söz organlardan açılmışken, kurbandan kalanları birleştirmeyi başardım.
En parlant de ça, j'ai été capable d'assembler ce qui reste de notre victime.
Birlikte mümkün olduğunca fazla vakit geçirmeye çalışacağız.
A un certain point, on sera capable de passer plus de temps ensemble.
Bu cehennemi başkalarının da yaşamasına engel olma düşüncesiyle hukuk fakültesine gittim.
J'ai donc fait des études de droit pour être capable d'arrêter l'enfer déclenché par quelqu'un d'autre.
Bu bebeği çalıştırmamıza ne diyorsun bakalım neler yapacak.
Que dirais-tu qu'on fasse faire une ballade à cet engin, et on vera de quoi il est capable.
Asil bir Han'ın oğlu bile olsam öğrenme arzusuna ve alçakgönüllülüğe sahip olduğumu sana öğreteceğim.
Je suis ici pour vous apprendre que même le fils d'un khan royal est capable de faire preuve d'humilité et d'apprendre.
Düşmanlarıyla akan su benzeri oyuncak gibi oynar sonra da bir çağlayan gibi akarak dev kayaları parçalarcasına dağıtır onları! Dövüş sanatlarının efendisi!
Un expert capable de se mouvoir telle la rivière et de frapper avec la force d'un torrent dévastateur!
Sanki o ince sopanla yapabilirmişsin gibi.
Comme si t'en étais capable!
Demek bu gezegende dövüşebilen bir yaşam formu varmış.
Il existe donc une créature capable de m'affronter sur cette planète!
Steven'da evi öyle derinlemesine temizleyecek kapasite olduğunu düşünmüyorum.
Je ne pense pas que Steven soit capable de désinfecter toute la maison.
Şöyle düşünmelerini sağlamalıyız "Adam eğer anahtar yerleştirebiliyorsa kanı da onun yerleştirmediğini kim söyleyebilir?"
Alors si on les amène à se dire : "Si ce type est capable de dissimuler une clé... il aurait pu dissimuler du sang aussi."
" Onda hiç tanık olmadığım, olabileceğini bile sanmadığım kadar şiddetliydi.
"tous ceux que je lui avais vus éprouver jusque-là " et tous ceux dont je le croyais même capable.
- Herif neler yapıyor biliyor musun?
Vous avez entendu. Vous savez ce que ce gars est capable de faire?
Acayip şişko, steroid kazanına düşmüş, geyik sidiği içmiş ve mucize eseri olarakta benim kıçımı tekmeleyecek öyle mi!
Le tordu peut pas bouffer des stéroïdes, de l'urine d'élan, et être miraculeusement capable de me botter le cul.
- Kes şunu! - Durun! - Hayır, çünkü neler yapabileceğini biliyorum.
- Non, parce que je sais de quoi tu es capable.
Dünya'da bu bakışı yorumlayacak sadece tek bir kişi var.
Une seule personne au monde est capable d'interpréter ce look.
Hiçbir şey yapmaman gerekiyordu ama onu bile beceremedin! Sadece bunu demiştim. Beceremedin lan!
Il te suffisait de ne rien faire, et tu n'as même pas été capable de faire ça!
Bu adamın neler yapabildiğini gördüm.
J'ai vu de quoi il est capable.
Neler yapabileceği konusunda hiçbir fikrimiz yok.
On ne sait pas de quoi il est capable.
Oraya çıkıp neler yapabildiğini bana göstereceksin.
Tu te lèves et tu me montres de quoi t'es capable.
Yaşadığı evin kirasını ödeyen işyeri
- Tu parles d'un vrai job capable de faire vivre une personne et de la loger?
İstediğin büyüme hormonunu bulabilir miyim bilmiyorum.
Alors je sais pas si je serai capable d'avoir l'hormone de croissance que tu m'as demandée.
Bir şey yapabilmen lazım.
Vous êtes sûrement capable de m'aider.
Ruanda'daki kuşatmayı görünce, bize düşmanın su kaynaklarını... dondurma ya da kaynatma imkanı olup olmadığını sormaya gelmişlerdi.
Après le siège au Rwanda, ils nous ont demandé un outil capable de geler ou faire bouillir les réserves d'eau de l'ennemi.
- Gidersen kendine tahammül edemeyeceksin.
Tu ne seras pas capable de vivre en paix avec toi-même si tu y vas.
- Hayır, asıl gitmezsem edemem.
Non, je ne serai pas capable de vivre en paix avec moi-même si je n'y vais pas.
- Yine de paçayı yırtar.
Il serait capable de s'en sortir.
Sonra ise karşına sessiz sakin, yıllarca zimmete geçirilen paraları bulabilen ve oradan sağ salim ayrılan biri çıkıyor.
Vous cherchez plutôt un indépendant capable d'éplucher les comptes au pied levé sur plusieurs exercices et d'en ressortir vivant.
Yapabilirsin Ejder.
Allez, Guerrier Dragon! Tu es capable!
Onlara bir şey öğretebileceğimi nereden çıkardın hiç bilmiyorum.
Comment as-tu pu me croire capable d'enseigner?
Sırf yapabildiğin şeyleri yaparsan, asla şimdi olduğundan daha fazlası olamazsın.
Si tu ne fais que ce dont tu es capable, tu ne t'amélioreras jamais.
Neler yapabildiğine şahit oldum.
J'ai vu ce dont il est capable.
Ama o benim neler yapabileceğimi görmedi.
Mais il n'a pas vu ce dont je suis capable.
Bunu başarabilirsin.
Tu es capable!
- Buna katlanabilir misin? - Kulağa adil geliyor.
- Tu t'en sens capable?
Kendi kurallarını koyacak kadar güçlü olmalısın.
Il faut être capable d'imposer les siennes.
Sen de biliyorsun ki durumu hemen çakar.
Il comprendra. Il est capable de tout.
Değişemez miyim?
Tu ne m'en crois pas capable?
Yo, değişebileceğini biliyorum.
Si, je sais que tu en es capable.
Yapabileceğini biliyordum.
Je te savais capable.
Yapabileceğini düşündüren şey nedir?
Vous en êtes capable?
Bu taraz deneyimleri gerçekleştiremeyecek durumda olan birileri.
Tout le monde n'est pas capable de traiter ce genre d'expériences.
Bakın, olur da konuşmazlarsa onların kelimelerini asla dillendiremem.
Ecoute, je ne serai jamais capable de produire leurs mots, s'ils ne parlent pas.
Geçmişi değiştiremeyebilirim lakin ondan ders çıkarabilirim.
Je ne suis peut-être pas capable de changer le passé, mais j'en ai tiré un enseignement.
Senin yerini nasıl doldurabilirim ki?
Tu crois que j'aurais été capable de te remplacer?
Alicia Marcus sen konusunda haklıydı. Sen, onların hepsinden daha iyisin.
Personne à Umbrella n'en aurait été capable.
- Ne oldu? Yapacağımı düşünmüyor musun?
Tu ne m'en crois pas capable?
Hadi, başarabilirsin.
Vous en êtes capable.
Bu şeyin neler yapabileceğini bilmiyorsun.
Tu ne sais pas de quoi cette créature est capable.