Chrome traducir francés
299 traducción paralela
Daha iyisi.
Mieux. C'est du chrome.
Hatta teleskopik bile olabilir.
Tout en chrome. Peut-être un trépied télescopique.
- İçinden krom vida geçirmeliyiz.
- Il faut un boulon en chrome.
- Krom çok kötü olur.
- Le chrome, c'est un cauchemar.
Seninle krom-dom sergisinde buluşuruz.
On se retrouve au Chrome-Dome.
Otları topladım, kromu cilaladım.
J'ai désherbé et poli le chrome.
Sen ne yaparsın bilmem ama ben elime bir şişe tekila alacağım ve benim ufaklığa muamele çekecek bir hatun bulup, rahatlayacağım.
Toi, je sais pas. Moi, je m'offre une bouteille et une fille du keno capable de sucer le chrome d'un piton de caravane.
Hani bilirsin, o eski tarz, iki ton çeken arabalardan pırıl pırıl, her tarafı nikelaj olanlardan!
Comme ces vieilles voitures en deux tons, toute brillante, du chrome partout...
Ama krom gibi beyazdı! En az üç dört metre çapındaydı! İnek peyniri gibi yusyuvarlaktı!
Elle était... elle était blanche comme du chrome elle faisait 3,4 mètres de tour... elle était ronde comme un fromage...
Kim o çocuk? Nereden geldi?
Sur son engin de chrome et d'acier, sans prudence...
O zaman mutfağa gidelim.
Du chrome. Directement de Rome.
Kroma dokunma!
Ne touche pas au chrome!
O gümüş düğmeyi gördün mü?
Bien. Tu vois ce petit bouton chrome?
Hidrate krom oksit.
Hydroxyde de chrome...
Krom gövdeli veri yiyici.
Piste d'atterrissage à 6 h. Début de l'approche finale. C'est quoi? Infos esthétiques. Moi, mangeur d'infos chrome-gorge.
Krom görüntümüzü yansıtır.
Le chrome reflète notre image.
Şunu dinle. İlk olarak sana protein banyosu yaptırıyorlar. Sonra bir kromal buhar bulutu, seni bir meditasyon odasına taşıyor.
D'abord, il vous donne un bain de protéines, puis un nuage de vapeur de chrome vous fait méditer.
Onlar beni kromal buhar bulutuna taşımazlar.
Ils ne me transporteront pas sur un nuage de vapeur de chrome.
Gözlerin üzerinde çok renkli yeşil boya var ve gözlerin kendisi kapalı.
Verres de chrome au-dessus des yeux, et les yeux sont fermés.
Ancak görkemli set tasarımları hikâyeyi arka plana itiyordu.
Ici, DeMille utilise même un des premiers procédés Technicolor bi-chrome.
Kas tabakası için iç yırtılma dikişi yapın mukozayı içerden tutun.
Chrome 2-0, suture arrêtée à la couche musculaire... - attention à la muqueuse.
Ne kadar özenli.
Nickel chrome.
En nihayet kromu aldım.
J'ai enfin enlevé le chrome.
Krom aşınmasının önlenmesi gerekiyordu.
Il a fallu les enlever pour éviter une abrasion du chrome.
Krom yüzünden.
A cause du chrome.
- Krom.
- Le chrome.
Normal krom var. Vücut için yararlıdır.
Il y a le chrome ordinaire, qui est bon pour l'organisme.
Krom 3, bir hayli zararlı.
Le chrome trois, qui est bénin.
Bir de krom 6 var, heksavalen krom. Miktara bağlı olarak çok zararlı olabilir.
Et le chrome six, ou chrome hexavalent... qui, à certaines doses, peut être très dangereux.
Paslanmayı önlemek için suya krom konur.
Le chrome empêche la corrosion.
Hinkley'de ne tür krom kullanıldığını nasıl öğrenirim?
Comment savoir quel genre de chrome on utilise, à Hinkley?
Heksavalen Krom Atığı... heksavalen krom kirliliğe yol açtı.
Infiltrations de chrome hexavalent Le chrome hexavalent... est à l'origine de la pollution de la nappe phréatique.
Heksavalen krom için yasal sınırın milyonda 0.05 olduğunu ve bahsettiğin 0.58 değerinin, Jensen'lardaki kanserlerin nedeni olabileceğini bilmeni istiyor.
Il voulait vous dire que la limite légale du chrome hexavalent... est de 0,05 pour un million... et que le taux que vous lui avez signalé, de 0,58... pourrait avoir causé les cancers de cette famille... les Jensen.
Çünkü PGE ona kromdan mı sözetmiş?
PGE lui a parlé du chrome?
Peewee'nin söz verdiği krom tabancayı da sana onu da alacağım.
Le pistolet chromé que Pee-Wee t'avait promis. Je vais aussi te l'acheter.
Bay Miller'in söz verdiği krom 22'lik tabanca.
Oui. Le pistolet chromé que M. Miller m'a promis.
Krom çelikten matkap ucu.
Une pointe de foret en acier chromé.
Bu sabah erken saatlerde parlak birjant görmüş arkadaşlar. Uçurumun dibinde.
Tôt ce matin, le shérif a trouvé un pare-chocs chromé au bas de la falaise.
Nikeldir, kalkık burun, ve çok rahat kullanırsın.
Chromé, canon court, mais aussi efficace qu'un revolver d'ordonnance.
Kutsal krom adına!
Saint chrome!
Elinore'u cidden kaçırmışlar.
Saint chrome.
Hadi.
Chrome!
Krom.
Chrome.
Orada öylece krom kaplı kurşunun enseme girmesini beklerken... ne kadar diz çöktüğümü bilmiyorum.
Je sais pas combien de temps... j'ai attendu que le revolver chromé, placé derrière ma tête, tire.
"Bilardo" Eyaletinde, "Yumurta" Şehrindeki "Kondom" İlçesinin başkanı olacaksın.
Vous entrez dans la ville de l'œuf. Située dans le comté du dôme bien chromé, dans l'état de la boule de billard.
Beni sanki 7 / 47'lik, tam otomatik,..... 8 inçlik uzun namlulu, krom,..... çok az silah yağına ihtiyaç duyan..... bir SW ( Smith Wesson ) Magnum'muşum gibi sık.
Serre-moi comme si j'étais un SW 747... double-action magnum... avec un barillet chromé de 8 pouces... qui ne demande que de recevoir quelques gouttes d'huile
Yüksek nikel krom.
Nickel chromé.
- 2,0 kromik iplik, S-H'li.
- Du 2 chromé sur porte-aiguille.
Yıkanmamış 0-neg nakli yapmalıyız. 2,0 kromik. Vermeye devam et.
On va la transfuser avec du O nég non lavé. 2 chromé, en continu.
Karaciğer iğnesinde daha da kromik iplik ver.
0-chromé sur aiguille hépatique. Coupez.
- Krom mu bu?
- Du chromé?