Colonel traducir francés
12,945 traducción paralela
Albay haklıymış.
Le colonel avait raison.
Albay Desai mı?
Colonel Desai?
Albay. Benim efendim.
Colonel, c'est moi.
Albay hastaneden dört hafta önce çıkmış.
Le colonel a quitté l'hôpital il y a quatre semaines.
Karın yabancı istihbarat biriminizde görevli bir albay.
Elle est colonel dans votre service de renseignement étranger.
6 kişi saydım, efendim.
J'en compte six, Mon Colonel.
- Evet, efendim.
- Oui, Mon Colonel. - A deux heures.
- Beni uçağa aldırır mısınız efendim?
Je pourrais avoir un avion, Mon colonel?
- Sağ olun efendim.
- Merci Mon Colonel.
2 saniye sonra nerede olacağını nasıl biliyorsunuz efendim?
Comment savoir où il pourra être dans 2 secondes, Mon Colonel?
- Sağ olun efendim.
Merci, Mon Colonel.
Bu hedef için Reaper'larla 600 saat harcadık, efendim.
On a passé 600 heures de Reaper sur cette cible, Mon Colonel.
İyi geceler efendim.
- Oui, bonne nuit, Mon Colonel.
Dedikleriniz için sağ olun ama... Tetiği benim çektiğimi ikimiz de biliyoruz.
Je vous remercie de dire ça, Mon Colonel, mais... c'est moi seul qui appuie.
Neden uçuş üniformamızı giyiyoruz, efendim?
Pourquoi on porte nos combinaisons, Mon Colonel?
Mantıklı, efendim. Onları yakalarsak, işkence etmek zorunda kalırız.
C'est logique, Mon Colonel, parce qu'après il faudra les torturer.
- Pardon, efendim.
Désolé, Mon Colonel.
Şimdi de güvenebilirsiniz, efendim.
Vous pouvez encore compter sur moi, Mon Colonel.
Yarbay Johns. 61. saldırı filosundaki tüm * İHA ekiplerinin içinden, Ekip 3-2... Terörle savaşta özel operasyonları yürütmek için seçilmiştir.
Lieutenant-Colonel Johns, parmi toutes les unités de drones du 61ème escadron l'unité 3-2 a été sélectionnée pour mener des opérations spéciales dans la guerre contre le terrorisme.
- Efendim, Taliban'a benzemiyorlar.
Mon Colonel, ils n'ont rien de taliban.
Yarbay Johns, kimse masum hayatların kaybına bizim kadar üzülemez.
Colonel Jones, personne ne regrette la mort d'innocents autant que nous,
- Tebrikler, Yarbay.
Tous nos compliments, Colonel.
Efendim?
Mon Colonel.
- Bu bir savaş suçu muydu, efendim?
Est-ce que c'était un crime de guerre, Mon Colonel?
Yemen'de hiç bulunmadım, efendim.
Je ne suis jamais allée au Yémen, Mon Colonel.
Tünaydın, Yarbay Johns.
Bonjour Lieutenant-Colonel Johns.
Ülke bağımsızlığı ve kanunlara saygılı olsak da, Yarbay... Maalesef, kurallara itaat etmeyen muhaliflerle karşı karşıyayız.
Bien que nous respections la souveraineté des états, Colonel, nous faisons malheureusement face à un adversaire qui, lui, n'obéit à aucune règle.
efendim.
Mon Colonel.
Yarın Colonel'lerde öğle yemeği yiyeceğimizi unutma.
N'oublie pas le déjeuner chez le colonel, demain.
Bugün Colonel Henderson ve eşiyle öğle yemeği yiyeceğiz.
On déjeune avec le colonel Henderson et sa femme.
Ben kapıyı açacağım, sen gireceksin Colonel ve karısının icabına bakacaksın ve Doyle ile küçük bir konuşma yapacağız.
Je l'ouvrirai pour que tu entres. Tu tues le colonel et sa femme. Ensuite, on discutera avec Doyle.
Bugün bir KGB albayı Roma'da iltica etti.
Un colonel du KGB a déserté aujourd'hui à Rome.
Albay, sizi alt katta bekliyoruz.
Colonel, on vous attend en bas.
Albay, bu işler zaman alır.
Colonel, cela prend du temps.
Bugün bir KGB albayı Roma'da iltica etti.
Un colonel du KGB a changé de camp aujourd'hui à Rome.
Yoldaş Albay.
Camarade Colonel.
Beni bağışlayın, yoldaş Albay ama neden ben?
Excusez moi, Camarade Colonel... Mais, pourquoi moi?
Elbette, yoldaş Albay.
Bien sûr, Camarade Colonel.
Kesinlikle, yoldaş Albay.
Bien sûr, Camarade Colonel.
- Yarın. GRU'dan bir Albay var.
Il y a un colonel du G.R.U. là-bas.
İçinde, Albay Noskov'un artık CIA için çalışmaya başladığını söyle.
Dans ce message, dis que ce colonel travaille maintenant pour nous.
Afrika'daki bir GRU Albayını öne sürdük ama kimse ona yanaşmadı.
On a utilisé un colonel du G.R.U. d'Afrique comme appât, mais personne ne l'a attrapé.
Kamerun GRU Albayımıza neden hiç yanaşılmadığı şimdi anlaşıldı.
Ce qui est logique, car notre colonel du G.R.U. camerounais n'a jamais été appréhendé.
Ve adım Albay Margaret Rayne.
Et je suis le colonel Margaret Rayne.
Ölen üç adam ; FBI Müdür Yardımcısı Joseph Bernard onun yakın koruması ve İstihbarat eski başkanı Albay Alexander Hatcher Birleşik Devletler Ortadoğu Merkezinde görev yapmış.
Les trois victimes sont Joseph Bernard, directeur-adjoint du FBI pour les opérations domestiques, avec son garde du corps, et le Colonel Alexander Hatcher, ancien directeur des renseignements pour le bureau de commandement du Moyen-Orient.
Albay Hatcher 5 yıl öncesine kadar Askeri İstihbaratta komutan yardımcısıydı.
Jusqu'à il y a 5 ans, le Colonel Hatcher était le commandant-adjoint de CentCom.
Tehlikeli bir oyun oynuyorsun Albay.
Vous jouez un jeu dangereux, colonel.
Ama o da hastanede.
Le seul est mon ancien colonel, mais il est à l'hôpital.
Sen de öyleydin.
Le colonel était un bon soldat. Tout comme vous.
- TVRAY nedir efendim?
- Tofou, c'est quoi tofou, Mon Colonel?
- Teşekkürler, efendim.
- Merci, Mon Colonel.