English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ C ] / Commerce

Commerce traducir francés

2,969 traducción paralela
Altın, gümüş, ipek ticareti.
De l'or, de l'argent et un commerce de la soie florissant.
Diğer Kızılderililerle ticaret yapan, savaşan,... ya da müttefik bir kabile.
Avec qui ils pouvaient faire du commerce, se battre ou faire des alliances. Contre d'autres Indiens.
Saygın bir iş yürütüyorum.
Je dirige un commerce de renom.
Buradaki adamı biliyorum, İsmini ve ürünlerini.
Je connais cet homme la, je connais son nom et son commerce
Alım-satımın orijinal formu.
Le plus vieux commerce du monde.
Ve Federal Ticaret Komisyonu bunu öğrenir öğrenmez götüme bir el feneri, bir sinema feneri sokacaklar!
La Commission fédérale du commerce va m'enfoncer une lampe de poche, ou un projecteur, dans l'anus!
Mr. Harper, ben Tüketici Hakları'nın FTC Bürosu'ndan Jane MacKenna.
M. Harper, ici Jane MacKenna de la Commission fédérale du commerce.
Bilirsin, trampa, ticaretin orijinal formu.
Du troc, le plus vieux commerce du monde.
Ben yine Federal Ticaret Komisyonundan Jane MacKenna'yım, Mr. Harper.
C'est encore Jane MacKenna de la Commission fédérale du commerce.
Federal Ticaret Komisyon Yasası'nın 5. Bölümü'nü ihlal etmekle itham ediliyorsunuz.
Vous êtes accusé d'avoir enfreint l'article 5 de la Loi fédérale sur le commerce.
Bu, Federal Ticaret Komisyonu'ndaki iyi insanların kararına bağlı.
La Commission fédérale du commerce pourrait avoir son mot à dire.
Yasadışı ticareti en iyi böyle açıklayabilirim.
C'est la meilleure façon de définir le commerce illégal.
Bu bizim ürünümüz ve pazarımız.
C'est notre marque de commerce.
- Ne planı? - Biraz birikmişim vardı. Bir yer aldım.
On a mis de l'argent de côté pour acheter un commerce.
Üzülerek görüyorum ki şehrimin Karadeniz'le olan bağlantısını kesip ticaretini engelleyici kabul edilemez bir çaba içine girdiniz.
Je constate avec peine que vous avez coupé le contact de ma ville avec la Mer Noire dans un effort inacceptable d'entraver le commerce.
Ticaretimize mani olarak bir anlamda bize de savaş ilan etmiş oluyor.
En nous empêchant de faire du commerce, il déclare la guerre.
Cenevizlilerin aklının başına gelmesi için Karadeniz ticaret yolunun kapatılması gerekiyormuş.
Il fallait donc que le chemin de commerce venant de la Mer Noire soit coupé pour que les génois se rendent compte de la situation.
Ticaret emrediyor, oğlum.
Ça, mon garçon, c'est le commerce qui veut ça.
- Yerel işletmeler için bir şey...
Juste quelque chose pour booster le commerce local.
Benim bir işim var. Ve zarar ediyorum.
Je tiens un commerce et j'ai de grosses difficultés.
Sanırım biraz daha gerçekçi olmalıyız Wasilla ana yolları Washington, D.C., bir sürü insan orta sınıfın neler yaşadığını biliyor ve bürokrasi federal devlete dahil çalışıyor.
Je crois qu'un peu du bon sens de la rue du commerce à Wasilla... doit être injecté à Washington... pour que les gens là-bas comprennent... comment une famille de travailleurs de classe moyenne... perçoit la bureaucratie du gouvernement fédéral.
İş idaresi bölümü okudu.
Elle a fait l'école de commerce.
Süpermarketlerde satmaya başladıklarını gördüm ama işlerimi fazla etkilemedi, ben de sorun etmedim.
J'ai remarqué quand ils ont commencé à la vendre dans les supermarchés, mais ça n'a pas vraiment affecté mon commerce, alors je ne me suis pas inquiétée.
Bu pazarlama için iyi.
C'est un bon commerce.
Bay E., Miami ticaret odası...
Monsieur E. Miami Beach, chambre du commerce...
Küresel ticaret çarpıcı bir biçimde gelişti, ancak Panama Kanalı,...
Le commerce mondial a grandi radicalement, mais le Canal de Panama, un des plus...
Fon kayıtları, alım satımlar, hesap bilgileri?
Les registres des fonds, commerce, information du compte?
Bunun yapılabilir olduğunu göstermek için bir ay.
- J'ai un mois pour montrer que c'est un "commerce viable".
Bu dürüst ticaret, sırt çantaları ve cüzdanlar falan da var.
C'est du commerce équitable. ils font aussi des sacs à dos, et des couvre-lits.
Yapılacak bir sürü ticaret var.
Beaucoup de commerce reste à faire.
- Takas yapmak gibi bir niyetim yok.
Je n'ai pas d'intérêt pour le commerce. S'il vous plaît.
Hazin mesleğini Vatikan'ın merdivenlerinde icra edebiliyor musun?
Vous pouvez manier votre triste commerce sur les pas du Vatican?
Kardeşin varlıklı bir adam ilk oğul muazzam büyüklükte ve zenginlikte bir ticaret filosunu yönetiyor.
Votre frère est un homme qui a des moyens, un aîné ; il commande une vaste flotte de bateaux de commerce de richesse indicible.
Üç evi bir iş yeri var.
A trois propriétés et un commerce.
İyi bir iş taktiği.
C'est ça, le commerce.
Ben mücevher ticaretiyle uğraşıyorum.
Je suis dans le commerce des bijoux.
Ama ayın sonu geldi mi, türlü türlü gider uyduruyorlar.
Comme vous voyez, le commerce marche fort. Mais à la fin de chaque mois, ils prétextent des frais abusifs.
Elma şekeri almak istiyorum.
Je pensais à me lancer dans le commerce des les pommes d'amour.
Eminim size ; MetroCapital'in, etik alışverişle eş anlamlı olduğunu ve yasal olarak dokunulmaz olduğunuzu söylemişlerdir.
Maintenant, je suis sûr qu'on vous a dit que MetroCapital est synonyme de commerce équitable et que, légalement, vous êtes intouchable.
Ben paramı ticaret ile kazanırım.
Je gagne ma vie grâce au commerce.
Baba, uygunsuz saatte bir adamla konuştuğumu ya da dün gece herhangi biriyle konuştuğumu kanıtla, sonra istersen beni reddet, nefret et, ölene dek işkence et.
Ô mon père, prouvez qu'à des heures indues jamais avec moi, ou que la nuit passée je me sois prêtée à un commerce de paroles avec aucune créature, et alors renoncez-moi, haïssez-moi, faites-moi mourir dans les tortures.
Daha sonra piyasayı yenmek için bilgisayar üzerinden kontrol edilen yüksek frekanslı bir alım satım programı kullanmaya başladık.
Mais j'ai commencé un programme de commerce à haute fréquence en utilisant des ordinateurs pour se mettre le marché dans la poche.
Balı, tebeşir ve cetvellerle takas ettik.
Nous ferons du commerce de miel pour des craies et des barèmes.
Eğer yatırımcının, ilk kez yatırım yapan genç biri olduğu kanıtlanırsa son derece gizli SEC kuralı sayesinde yatırımcının bütün yatırımı yatırımcıya geri verilir.
En fait c'est arrivé il y a cette règle extrêmement impénétrable du SEC qui peut en fait "dérouler" un commerce et rendre tous les fonds à l'investisseur s'il peut être prouvé que l'investisseur était un gentil jeune homme qui faisait son premier investissement.
Ticaret odası toplantılarında en çok neyi severim biliyor musun, Ariel?
Ariel, Tu sais ce que j'aime le plus dans les réunions de la chambre de commerce?
Evet, Bu Ariel, ticaret odasından arkadaşım, bu da Joe, evimizin erkek dadısı.
Voici Ariel, mon amie de la chambre du commerce, Et voici Joe, ma nounou.
Oh, akşam yemekteyken,... Eski okulumdan biriyle karşılaştım. Şu an yalnız ve senin için mükemmel olur.
Oh, et ce soir quand on était au dîner, je suis tombé sur un vieil ami de mon école de commerce qui en fait est maintenant célibataire et je pense serait parfait pour toi.
Okulu bırakıp kendimi şirkete adayacağıma göre fonumu bana vermemin adil olacağını düşünüyorum.
Comme je quitte l'école de commerce pour m'engager dans la société, je veux récupérer l'accès à mon compte.
Ortaklarınızla işinizi nasıl canlandırabileceğinizi konuşur musunuz?
Avez vous discuté avec vos partenaire d'affaire de moyens de relancer votre commerce?
- Ne yeri?
- Quel genre de commerce?
Demir ticaretine giriyoruz.
Nous allons entrer dans le commerce de fer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]