Daima traducir francés
9,002 traducción paralela
Dua etmeyi unutma ve ne olursa olsun daima yanında olacağım.
Rappelle-toi de prier, et je serai près de toi, quoi qu'il arrive.
- Hani asıl konuşman gereken adam. - Biz bunu daima yaparız yahu.
C'est le gars à qui vous devriez parler.
Buralarda hekimlerin nadir bulunması daima ilgi çekmeyi garanti eder.
Les médecins étant peu répandus ici, nous étions sûrs d'attirer l'attention.
Daima kapalı tutulur.
Tu la gardes toujours non enclenchée.
GÖRÜŞÜRÜZ. İş vaatleri daima seçimlerde belirleyici unsurlardan olmuştur. Bugünkü duyurudan iyi sonuç alınırsa Başkan Underwood seçimlerde bunun yararını fazlasıyla görecektir.
L'emploi reste un sujet populaire, et si l'annonce attendue est bien reçue, la campagne du président Underwood peut en bénéficier.
O öldüğünde, daima benimle olsun diye küllerini eritip bu elması yaptırdım ve anısını onurlandırmak için elimden geleni yapacağıma yemin ettim.
Quand il est mort, j'ai placé ses cendres dans ce diamant pour l'avoir toujours à mes côtés et j'ai juré de tout faire pour honorer sa mémoire.
Bunu daima hatırlayıp kalbimde saklayacağım.
Je m'en souviendrai... et le chérirai.
Daima bunu yaparak kazandılar.
Ils ont toujours gagné comme ça.
Daima daha iyisini bilirler.
Avec l'orthographe anglaise. Ils se croient si supérieurs.
Daima kutsal bir transta olmalıyım.
Je suis censés rester dans un perpétuel état de transe divine.
Buradaki herkesin adına söylemek isterim ki daima ve tamamen arkanızdayız.
Je pense que je parle pour tout le monde ici quand je dis que vous avez notre soutien total et inconditionnel.
Çünkü ben daima evet derim.
Parce que je dis toujours oui.
Ben daima... ilk günden beri... evlenme teklifimi kabul ettiği için mahcup hissetmişimdir.
Depuis le premier jour, j'ai toujours eu honte qu'elle ait accepté de m'épouser.
Babam her zaman telefonda olduğundan bunu görürdü... ve daima beni düşünürdü.
Comme papa est toujours au téléphone, il la verra... et pensera toujours à moi.
Daima sevdim.
Depuis toujours.
Hayır, Kuşaklı yapımı taklit daima tercihimdir.
je préfère un faux bras d'ici.
Daima bir kenarda sessiz ve uysal bir şekilde izlerdin.
tu te cachais toujours sur le côté, calme, obéissante, mais observant.
Beyaz kız daima ilk gider.
La fille blanche passe toujours en premier.
Daima, erkeklerden oluşan bir Capella grubunda olmak istemişimdir.
J'ai toujours voulu être dans un groupe masculin à Capella.
Ve bu benim için daima zor olacak.
Et ça a toujours été très dur pour moi.
O daima siz insanları sevecektir.
Elle vous aimera toujours.
İnsanlar bana daima beyazın bu tonlarına neden bu kadar para istediğimizi sorarlar.
On me demande toujours comment on peut vendre si cher des dégradés de blanc.
Savaş daima çıkacaktı, Rye'ın öldürüldüğünü onların öldürdüklerini bildiğimiz sürece.
Ce devait être la guerre, s'ils savaient que Rye était mort. Enfin, qu'ils l'avaient tué.
"Her zaman ve daima" laf olsun diye söylenmiş bir şey değil kardeşim.
"Pour toujours et à jamais" ne sont pas que des mots, mon frère.
Hazır olduğun zaman söyle. Ama unutma ki zaman daima ileriye doğru çalışır.
Tu peux me faire savoir quand tu es prêt, mais garde à l'esprit que le temps passe vite, ce qui signifie que demain...
Karnı daima açtır.
Et ça a toujours faim.
Bizi koruyacağım Esther ama ne olursa olsun her zaman ve daima birlikte kalmalıyız.
Je nous protégerai, Esther, mais quoi qu'il arrive, nous devons rester ensemble à jamais et pour toujours.
Her zaman ve daima sözü tanıdık geliyor tabii. Ama sen de bunu biliyordun.
Oui, à jamais et pour toujours, une promesse familière, mais tu le savais déjà.
Ama şimdiye dek ve daima biz hiç arkadaş olamadık.
Non, il ne l'a pas fait. Comment peux-tu savoir ça?
- Janet'ı ya da herhangi bir çocuğu daima evimizde ağırlarız değil mi Sylv?
Nous sommes heureux de l'avoir avec nous, de tous les avoir, hein Sylv? Oui.
# Daima ve sonsuza kadar Hatırla beni #
" Pour toujours et sans retour je t'en prie, de moi, souviens toi,
Jonathan, ben daima senin dostun oldum.
Jonathan, j'ai toujours été votre ami.
Senin daima istediğin bir ortaklık bu.
C'est le partenariat que vous avez toujours voulu.
Evet, anneler sert olabilir. Ama çişini yapanlara verecek çikolatalı sos dolu paketi vardır daima.
Oui, ma mère était stricte, mais elle avait toujours du sirop de chocolat pour les petits.
Çatışma karşısında işbirliği daima daha iyidir.
La coopération est toujours préférable au conflit.
Daima güleç!
Toujours aussi souriante.
Yaptiklari hatalar daima yakalanmalarina sebep oluyor sonucta.
Ce sont toujours les erreurs de nos cible grâce auxquelles ils se font prendre.
Daima o adam olacağım.
Je serai toujours cet homme.
Çünkü daima sinirliyiz.
C'est parce qu'on est musclés.
Fakat daima tetikte olmamız icap eder. Bu sefer risk almıyoruz.
Nous nous devons rester plus que jamais vigilant.
Bu dallama sevilmeyebilir ama daima gereklidir.
Le trouduc n'est peut-être pas aimé, mais il sera toujours nécessaire.
Saçlarını daima arkadan bağlamalı ya da örmelisin.
Et il faudra t'attacher les cheveux.
Gökyüzü daima değişir.
Le ciel change sans cesse.
Ayrıca seni biri ile tanıştıracak olursam daima kibar ve meraklı olacaksın.
Et si je vous présente quelqu'un, soyez extrêmement poli et affichez un intérêt évident.
Ethan'ı 24 saat tutacağız ama Lydon, daima bizden bir adım önde.
Nous devons aller gagner de l'avance maintenant.
Çünkü daima bir şekilde diğer kadınların aradığım kadın olmadığını biliyordum.
C'est parce que j'ai toujours su au fond que les autres n'étaient pas la bonne.
Daima bir ayar çekiyorum.
Il faut toujours peaufiner.
Daima arkadaşın olacağım Fitz.
J'ai toujours été ton ami, Fitz.
Bana güvenirsen daima minnettar olurum.
Et si tu me fais confiance, je t'en serai éternellement reconnaissante.
Daima!
Tout le temps.
Yeni gelen kadına yaklaşan ilk adam daima ikinci yaklaşan adamla dövüşür.
Continue.