Dayanamıyorum traducir francés
2,377 traducción paralela
Bana anne demene dayanamıyorum.
Je ne peux pas supporter de vous entendre m'appeler "maman"!
Dayanamıyorum...
Je ne peux pas le supporter...
Artık kalmış şeylerle uğraşmaya dayanamıyorum çünkü.
... car je ne pourrais jamais supporter de manipuler des choses qui laissent un résidu.
Ve o paraya dokunmaya dayanamıyorum.
Et je ne supporte pas d'y toucher.
Daha fazla dayanamıyorum.
C'est fini pour moi...
Dayanamıyorum.
C'est de la folie.
Çok kötü bir gündü. Dünyanın sonu gelmiş gibi hareket etmene dayanamıyorum.
S'il te plaît, arrête de me la jouer fin du monde.
Dayanamıyorum!
- Je vais lâcher!
Hayır, bir şeyler yapmam gerek. Birileriyle çene çalmaya dayanamıyorum.
Je dois m'occuper, je ne peux plus parler.
Buna dayanamıyorum.
Je ne le supporte plus.
Hayır, artık buna dayanamıyorum, tamam mı?
Non. Je ne supporte plus toute cette histoire.
Senden ayrı kalmaya dayanamıyorum artık.
J'en peux plus d'être séparée de toi.
Halüsilasyonlara dayanamıyorum.
Je suis pas fana.
Çünkü, buna gerçekten dayanamıyorum.
Parce qu'honnêtement... Je n'en peux plus.
Şu aptal müziğe dayanamıyorum.
Éteins ça. Je supporte pas cette musique.
Sessizliğe dayanamıyorum. Yatak odamda uyuyamıyorum.
Je ne supporte pas le silence.
- Evet. Çöreklere dayanamıyorum.
- Je ne peux pas résister aux beignes.
Buna dayanamıyorum koçum!
Je ne peux pas rester ici!
Dayanamıyorum! Dayanamıyorum! Dayanamıyorum!
C'est trop, je peux pas, je peux pas...
Dayanamıyorum.
Je n'arrive plus à tenir.
Dayanamıyorum!
- Elle n'avance pas, faut y aller!
- Artık dayanamıyorum!
- J'en peux plus. - J'en peux plus.
- Artık dayanamıyorum!
- J'en peux encore.
Dayanamıyorum.
- J'en peux plus.
Dayanamıyorum.
Je ne le supporte plus.
Onu bu durumda görmeye dayanamıyorum.
Je ne peux me résoudre à la voir dans cet état.
Yani, bu adam hasta ve Sadie'ye anlatmak için dayanamıyorum.
Il est fou et j'ai hâte de le dire à Sadie.
Artık dayanamıyorum.
J'en ai ras-le-bol.
Üzgünüm ama artık dayanamıyorum.
Désolée, mais je n'en peux plus!
Ben... Daha fazla dayanamıyorum.
Je n'en pouvais tout simplement plus.
Ve uyandığımda ayık olma hissine dayanamıyorum.
Je me réveille et c'est insupportable. Je vais acheter á boire.
- Beklemeye dayanamıyorum.
- J'ai assez attendu.
- Dayanamıyorum.
- Quoi? - J'en peux plus.
Bilmiyorum. Bu acıya dayanamıyorum.
Je n'en peux plus, ça fait trop mal.
Dayanamıyorum.
J'en peux plus.
- Artık buna dayanamıyorum.
- Je n'en peux plus.
Dayanamıyorum!
Je ne peux pas!
Artık dayanamıyorum!
- J'en peux plus!
Daha fazla dayanamıyorum.
J'en peux plus de ce truc.
Ben gördüm. Buna dayanamıyorum!
Moi, je l'ai fait.
Ben de senin kaprislerine dayanamıyorum!
- Moi, je ne supporte plus vos caprices.
Senin gibi büyük oyunculara dayanamıyorum.
- Une telle intensité, une telle puissance! Moi, un grand acteur, je suis incapable de résister.
Çok sıcak, dayanamıyorum.
Ça chauffe, j'en peux plus!
- Artık dayanamıyorum.
- Je ne peux pas, David, je ne peux pas.
"Daha fazla dayanamıyorum."
Je ne peux plus lutter.
Dayanamıyorum artık.
J'en peux plus...
Dayanamıyorum.
J'arrête.
Çünkü sen "Onu böyle görmeye dayanamıyorum" deyip o yaşlı kaltağı beceriyordun.
Tu baisais cette vieille pute.
- Artık dayanamıyorum.
J'en peux plus.
Dayanamıyorum Napoleon.
Je n'en peux plus Napoléon!
Dayanamıyorum!
Je n'en peux plus.
dayanamıyorum artık 51
dayan 712
dayanamadım 49
dayanılmaz 25
dayan dostum 17
dayan biraz 56
dayanamayacağım 24
dayanın 97
dayanmalısın 17
dayan 712
dayanamadım 49
dayanılmaz 25
dayan dostum 17
dayan biraz 56
dayanamayacağım 24
dayanın 97
dayanmalısın 17