English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ D ] / Dayken

Dayken traducir francés

1,789 traducción paralela
Scotland Yard'dayken oldukça yakınlaşmışlar.
Ils se sont... "rencontrés", quand elle était à Scotland Yard.
Ondan hiç haberim yoktu, ta ki Ferraro beni Meksiko'dayken arayana kadar.
Je ne savais rien, jusqu'à ce que Ferraro m'appelle au Mexique.
Ben Buchanon-Lockhart'dayken beraber çok iş yaptık, bu sabah şehirde olduğunu öğrendim ve evine uçmadan önce 30 dakikası varmış.
On a fait beaucoup d'affaires ensemble quand j'étais chez Buchanon-Lockhart. J'ai découvert qu'il était en ville ce matin et qu'il avait un battement de 30 minutes avant de prendre son vol retour.
Hartland'dayken, hep kendi başımaydım, bazen günlerce sürerdi.
À Hartland, j'étais seul tout le temps, parfois pendant des jours.
Ben dışarıdayken burada kaldılar. Diğerlerine de bunu yaptı.
ils ont habité ici pendant mon absence.
Ve Isa onlar dışarıdayken o taraçada mı yaşıyor?
Et Isa habite dans cette dépendance lorsqu'ils sont a l'étranger?
Ben aşağıdayken çok önemli bir şey olmalı. Ben geri geldiğimde sen bir şeytanla arkadaş olmuştun.
Une chose grave a dû arriver quand j'étais en bas, car depuis, tu es super copain avec un démon.
Ben aşağıdayken konuşuyorlardı.
En enfer, j'ai entendu des choses.
Mısır'dayken açamaz mıydınız peki?
Vous pouviez pas l'ouvrir en Egypte?
Aşağıdayken ayak bileği yaralanmış. Morumsu bir sıvıdan dolayı kaymış.
Elle s'est tordu la cheville, en glissant sur un liquide violet.
- Bana geçen perşembe, tüm gece dışarıdayken de başka bir kadınla birlikte olmadığına dair yemin etmiştin.
Je te l'ai juré jeudi dernier... Quand tu es parti toute la nuit. Tu m'as juré que tu n'etais pas avec une autre femme.
Görünüşe göre, sen dışarıdayken, Lloyd adamın oğluyla temasa geçmiş...
Une nuit où vous étiez absente, Lloyd aurait attaché son fils
O şey dışarıdayken?
Avec ce truc dehors?
Lübnan'dayken, "Banana Republic" marka çiçekli şortunu giyiyordun. ... Şimdi de daracık kamuflajınla ve J-Lo gözlüğünle savaşa gidiyorsun.
Quand on est en perm, tu portes des shorts sexys Banana Republic et là, tu pars à la guerre avec ton costume à plumes et tes lunettes J-Lo.
Chicago'dayken ona bir lakap takmıştık.
On lui avait donné un surnom à Chicago.
Aşağıdayken nefesini üç dakika tutabiliyor.
Il peut retenir son souffle pendant trois minutes, en bas. Sous l'eau?
Dışarıdayken, beyaz eldiven takmak zorundasınız.
Vous devez porter des gants blancs en public.
Leo Koslov Rusya'dayken büyük sanatçıların şan hocasıymış. Karısı da onlardan biri.
En Russie, Leo Koslov était professeur de chant pour grands talents, y compris de sa femme.
Schofield, Oahu'dayken öğrendim.
J'ai appris à surfer à Hawaï pendant mon service.
Bu şekilde kimsenin kıçına tekmeyi basamazsın, bu iyi görünmeye benzemez, ama dışarıdayken, birileriyle konuşmayı denemeli, dinlemeli ve bağlantı kurmalısın.
Tu peux être le meilleur au combat, ou porter super bien le baggy, mais tant que tu es sur le terrain à essayer de parler avec quelqu'un, tu dois être en mesure d'écouter, et d'établir un lien.
Chicago'dayken taşımaya başladım.
Je l'ai avec moi depuis Chicago.
Stockton'dayken ilaçlarımı düzgünce alamadım o yüzden şu anda biraz kontrolden çıkmış durumda.
J'avais pas les bons médocs à Stockton, donc je contrôle difficilement, là.
Chicago'dayken sen, beni fazla sahiplenmiştin.
À Chicago, tu étais très... - possessif. - Oui.
Kariyeri sallantıdayken, bu konuya burnunu sokmasını hiç istemeyiz.
Je ne pense pas qu'on devrait lui rappeler son échec vu que sa carrière tourne en rond.
Sen aşağıdayken.
Quand tu étais en bas.
Sen dışarıdayken, kim içeride Izzie'yle birlikte?
Si tu es là, qui est là-dedans avec Izzie?
Dışarıdayken olayla ilgili bir şeyler...
Hé, tu as entendu quelque chose quand tu étais là-bas
Fransa'dayken belki DJ'le biraz vakit geçirip onu tanıyabilirsin.
Pendant tu seras en France, peut-être que tu pourrais passer un peu plus de temps pour connaître D.J.
Sıkıntıdayken senden para alamam.
Je veux rien tant que t'as des ennuis.
Bunu, sen Colombia'dayken yollamıştım.
Je te l'ai envoyé quand t'étais en Colombie.
Ne? O şeyler dışarıdayken mi?
Avec toutes ces choses?
Hazır kapıdayken halledelim şu işi.
Faut le faire tant qu'on est là.
Ama bu gece dışarıdayken benim için bir iyilik yaparsan.
Mais vous allez me faire une petite faveur, ce soir à l'extérieur.
Fransa'dayken bu hastalığı duymuştum...
J'ai entendu parlé d'un cas en France où...
Biz dışarıdayken aramış.
On l'a manqué.
Meksika'dayken numarasını vermişti. Cep numarasını.
Elle m'avait donné son portable quand on était au Mexique.
Başkanlık makamının yerlere serip küçülttü ve onu sarsıntıdayken seçen bir toplumu ve ülkesini terk etti.
Il a rabaissé le poste de président et a laissé le pays qui l'a élu dans une situation de crise.
Seni dışarıdayken tanımak isterdim.
J'aurai juste aimé qu'on se rencontre ailleurs.
Dışarıdayken bu kadar büyük görünmüyordu.
Il n'avait pas l'air aussi grand dehors.
- Evet, istedin. Galactica'dayken.
{ \ pos ( 192,210 ) } Si, vous l'avez fait, sur le Galactica.
- Bu yeni mi? - Yeniden yazdım. Tulum'dayken.
J'ai reécrit le script quand j'étais à Tulum.
Bir keresinde Anguilla'dayken Çığlık Attıran Orgazm ısmarlamıştım.
Une fois à Anguilla, j'ai commandé un Orgasme Hurlant.
Debbie Georgia'dayken emniyette çalıştığını söyledi. Virginia Beach.
Virginia Beach, mais ça n'a plus d'intérêt.
Kim dışarıdayken?
Tant que qui est en liberté?
KALİFORNİYA'DAYKEN, ONU HÜKÜMET AJANLARININ ELİNDEN KURTARDIK.
On l'a sauvé des agents gouvernementaux, en Californie.
Florida'dayken seni bunun gibi bir yere götürmem için bana yalvarırdın.
Tu me suppliais pour que je t'emmène dans un lieu comme ça en Floride.
Dışarıdayken bir avukattı ve bir başka avukatla evliydi.
Elle était avocate, dehors. Mariée à un avocat.
En son biz Japonya'dayken'95 yılında, ben...
La dernière fois que nous étions au Japon c'était en 95 et je...
Görünüşe göre Jonas Başkanla toplantıdayken işler biranda kontrolden çıkmış.
Jonas s'est retrouvé dans une sorte de réunion politique avec la Présidente et les choses ont mal tourné.
Dışarıdayken neler olduğundan haberim var.
Je sais ce qu'il s'est passé.
Yukarıdayken fark etmiştim.
Je l'ai remarqué quand nous étions en haut.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]