Daymış traducir francés
473 traducción paralela
Biraz hareketlilik görebileceğiz, Sör Henry, Sherlock Holmes Washington'daymış.
On devrait avoir de l'action avec Sherlock Holmes ici.
Sadece iş aramak için dışarıdaymış. Bir tünel kazma işi, dediler.
Il s'était présenté pour un emploi.
Meksika'daymış.
Il était au Mexique.
Mackey ve Sağlık Kurulu da toplantıdaymış.
- Ces cancaniers!
Cuma - bugün- ve Salıları saat 9'daymış.
Vendredi, aujourd'hui et mardi à 21h00.
Murphy, şehirdeki tüm kilise konutlarına bak..... dün gece hangi papazlar dışarıdaymış, bul.
Tâche de savoir quels prêtres sont sortis tard hier soir.
Savcı dışarıdaymış. Yardımcısı hatta.
J'ai l'assistant du procureur.
# Amerika'daymışız gibi.
Comme si on était vraiment rentrés.
Neticede o gece karısı dışarıdaymış ki iki küçük fahişeyi eve almış.
parce que quoi, après tout, ce soir-là, pendant que sa femme était absente. pourquoi n'en aurait-il, pas profité pour emmener chez lui, deux petites putains?
Dawn iyiymiş. Terre Haute'daymış.
Elle a cherché, Dawn est à Terre Haute.
Amiral yukarıdaymış.
L'amiral est sur le porte-avion.
Aşağıdaymış.
En bas. Viens.
Başkan bir toplantıdaymış.
Le maire est en réunion.
Mançurya'daymış.
Il est en Mandchourie, il paraît.
Doktor dışarıdaymış.
Le docteur n'était pas là.
- Bunlardan iki kişi dışarıdaymış.
- Il y en a deux autres.
Söylediğine göre Zatoichi Agata'daymış.
Il dit que Zatoichi était à Agata.
Yani acı gerçekte yukarda. Sadece aşağıdaymış gibi hissediyorsun. Oh.
En réalité, la douleur se situe là, mais vous avez l'impression qu'elle est en bas de la jambe.
Farkis Pavilion'daymış.
Il est au pavillon Farkis.
Aşağıdaymış.
Il est ici.
Eli kanlı kuzenlerimiz İngiltere ve İrlanda'daymış. Babalarını öldürdüklerini itiraf etmiyorlarmış.
Nos sanguinaires cousins sont en Angleterre et Irlande... et n'avouent pas leur parricide.
Yeni geldi. Avrupa'daymış.
Elle vient de revenir d'un voyage en Europe.
İki : Nedense tam o sırada koruma dışarıdaymış.
2 ) Le garde du corps était sorti.
Ruslar daha Mieloworno'daymış.
Que les Russes seraient déjà à Mieloworno.
Kasım'daymış gibi görünüyorlar.
Ça fait penser... à novembre.
Karım yukarıdaymış.
Ma femme est là.
Vietnam'daymış. Savaşı seviyor. Aklını kaçırınca ordudan atılmış.
Il a fait le Vietnam, un tueur réformé pour troubles mentaux.
New York'ta, Harry Winston'daymış.
A New York.
Sanki bir ayağım kapıdaymış gibi hissediyorum.
J'ai l'impression d'avoir le pied dans la porte, comme un quêteur.
İtalya'daymış!
Elle est en Italie!
Maymunlar yukarıda ve kediler de aşağıdaymış.
- Oui. Les singes restaient en haut et le chat, en bas.
İkinci kocası Pete'yle birlikte Roma'daymış.
Elle est à Rome avec son mari, Pete.
Doktor dışarıdaymış. Ona ulaşmaya çalışacaklar, sağlık görevlilerini aradım. - Şimdi yoldalar.
J'ai laissé un message au docteur et j'ai appelé les secours.
Dean Martin Golden Nugget'daymış ve çocukluğumdan beri onu hiç görmedim.
Dean Martin est au casino et je ne l'ai pas vu depuis des années.
Mother's'daymış.
Il est au Mother's.
Anthony Braddock Lancer kod adlı biriyle bağlantıdaymış.
Anthony Braddock est lié à un type dont le nom de code est Lancer.
Üstelik çok fazla sayıdaymış. Bu da sert bir kış demekmiş.
Et il y en avait beaucoup, c'est l'annonce d'un rude hiver.
Sahildeymiş derken, canım, Brighton'daymış mı demek istedin?
Qu'est-ce que vous entendez par là? Vous voulez dire qu'il est à Brighton?
Toplantıdaymış gibi değil.
Ca n'était pas évident.
RTZ, 7.96'daymış.
Il y a du travail.
RTZ, 7.96'daymış.
Regardez. RTZ est à 7.6.
Oakland'daymış.
Elle vit à Oakland.
Çekimler Montana'daymış.
Elle est en tournage dans le Montana.
Şu an Calvin Klein'daymış.
Elle est chez Calvin Klein.
Büyükanne aşağıda, holde, Lurch de kapıdaymış gibi.
Mamie dans l'entrée, Lurch près de la porte.
Yakışıklı olduğu söyleniyor... ama gözü dışarıdaymış.
Beau, disait-on, mais le genre coureur.
Kedi bütün gece dışarıdaymış.
Les chats sont sortis cette nuit.
Amerika'daymış.
Il est en Amérique.
Geçenlerde görüşmeler için Moskova'daymış.
Etablir un traité.
"Uşak akşam dışarıdaymış."
- Son valet s'était absenté.
Yüksek temsilcimiz Londra'daymış.
Oui, monsieur.