Dealers traducir francés
1,019 traducción paralela
Çok büyük tacirler.
De très gros dealers.
Sanırım eroin kaçakçılarına rast geldi. Baskın yapmıştır.
Il est probablement tombé sur des dealers qu'il a surpris.
- Pis kaçakçılar!
- Putain de dealers.
Otçular öldürür ya da öldürülür.
Les dealers tuent et se font tuer.
Uluslararası silah satıcıları, uyuşturucu tacirleri ve Sam Amca'nın vergilerinden kaçan Amerikan vatandaşları Zürih'te kendilerine bir yuva buluyor.
Vendeurs d'armes internationaux, dealers de drogue, et citoyens de l'Oncle Sam, tentant d'échapper aux taxes et impôts, tous se retrouvent comme chez eux, à Zürich.
Burada hiç pezevenk ve keş yok ki.
Il n'y a ni maquereaux, ni dealers par ici.
Bunu ben mi söyledim şimdi?
Des putains de dealers.
Ben de onlara hitap etmek istiyorum. - Ne biçim adammışım ben? - Onlara yönelmek istiyorum.
je ne suis pas tourmenté d'avoir tué des dealers.
Şimdi de huzurlarınıza toplum içinde suç komutanı, terörist... işkenceci katil ve kimilerine göre de uyuşturucu mafyasına göğüs geren... kahraman olarak tanınan bir kişiyle yaptığımız söyleşiyi yayınlayacağız.
C'est le criminelle plus redouté d'Australie. un criminel... quia terrorisé, torturé et abattu des dizaines de dealers et de voleurs dans les rues de Melbourne. j'ai cité mark B. ChopperRead. Bien sur.
Los Angeles'taki satıcılar hakkında bilgi toplamak için bir servet harcadım.
J'ai dépensé une fortune pour recueillir des informations sur les dealers de L.A.
Zacharias'nın satıcıları bizimle çalışmaya hazır.
Les dealers de Zacharias vont collaborer.
Satıcılar ne yapar peki?
- Et les vieux dealers? - Ils vont en taule.
Sen bilirsin. Satıcılar nasıI, bilmiyorum...
Ça dépend des dealers.
Şu kokain kaçakçısının düzdüğü orospu arkadaşımdan duydum. Adam söylemiş.
Je l'ai appris par une copine pute qui se tape l'avocat des dealers.
Jax, bu kokain kaçakçılarına gıcık oluyorum.
Je déteste ces avocats de dealers.
Uyuşturucu ve kadın ticareti, fuhuş... Orada her çeşit pislik var.
Un repaire de dealers, de macs et de putes.
Geçen gün New York'ta yine uyuşturucu satıcıları bir polisi öldürmüş.
L'autre soir à New York, des dealers de crack ont encore tué un flic.
Ama, uyuşturucu kaçakçılarından nefret ederim. Carlos'u da temizlemek gerek.
Mais je hais les dealers et il faut éliminer Carlos.
Daha önce beraber çalıştığım iki adam uyuşturucu tüccarlarından para aldılar.
Des types de ma brigade ont pris du fric à des dealers. Rien de bien méchant.
Uyuşturucu ticaretini yapanlar.
Les dealers.
Bana uyuşturucu ticaretini yapanların ismini ver, yeter.
Donne-moi plutôt les noms des dealers.
Hiçbirini bilmiyorum.
Je connais pas de dealers.
Soyan, çalan, vuran Köşede bekleyen, doğayı kirleten
Et aussi les marlous Et aussi les dealers Ils bafouent l'Oncle Sam
Uç eyalet bölgesindeki... her orta halli uyuşturucu satıcısını savunmakla yükümlüyüz.
On s'est engagés à protéger... tous les dealers de drogue moyens de ces trois Etats.
Uyuşturucu satıcılarına tapınmıyorum.
Je ne vénère pas les dealers de drogue.
- Şunu bunu. Yardımcılarım, çoğunlukla uyuşturucu satıcıları diyorlar.
Mon personnel m'a surtout parlé de dealers de drogue.
Kokain satıcılarını bedavaya savunan bir adamla... makul bir ilişki sürdürebileceğimi acaba niçin düşündüm?
Pourquoi ai-je pensé que je pourrais faire un marché raisonnable... avec un homme qui défend les dealers de coke gratuitement?
Kokain satıcıları nakit ödeme yapar.
Les dealers de coke paient en liquide.
Ama artık sadece uyuşturucu satıcılarını değil.
Plus seulement les dealers.
Eğer Los Angeles'lı polisler uyuşturucu satıcılarını, gaspçıları ve manyak katilleri tutuklamakla çok meşgul değillerse, onu size geri yollayabilirler.
Je ne peux que transmettre le mandat d'arrêt. Si les flics de Los Angeles... ne sont pas trop occupés à arrêter des dealers... des violeurs et des tueurs... ils auront peut-être le temps de coffrer le connard.
Bildiği tek şey, Breann'ın Porto Rikolu iki satıcıyı öldürdüğü.
Tout ce qu'il sait, c'est que Brennan a éliminé deux dealers portoricains.
Sinir krizi geçiren bir polis, pekâla iki uyuşturucu satıcını vurmuş olabilir. Mümkündür.
Un flic souffrant d'une crise de nerfs aurait tué deux... deux dealers.
Senin uyuşturucu satıcılarıyla ve travestilerle alışverişin var. Yarı zamanlı bir işin var. Kiralık limuzin sürüyorsun.
Vous trafiquez avec des dealers et des folles, vous faites du mi-temps en limousine...
RoboCop her laboratuvarı ve her satıcıyı bulacak ve şehrimizi Nuke'dan temizleyecek.
RoboCop 2 recherchera les labos, les dealers, et nous débarrassera du nuke.
Sen bana polis olduğunu söyledin. O ise bana senin Bronx'da uyuşturucu satanları öldürdüğünü söyledi.
Tu me dis que tu es flic et lui, que tu as tué deux dealers.
Bu pezevenklerin, uyuşturucu satıcılarının ve kalaşnikof öncesi gangsterlerin tercihidir.
C'est une arme de choix des simples maquereaux, dealers et gangsters pré-AK47.
Ona uzaydan gelen uyuşturucu satıcılarıyla boğuşuyoruz diyeceksin?
Vous allez lui dire qu'on a affaire à des dealers venus de l'espace?
Bana uyuşturucu üreticilerinin, ve dağıtıcıların adlarını veriyorsun... ve ben de hakime senin... ne kadar hoş bir yardımcı katil olduğunu anlatacağım.
Je veux les noms de tes grossistes et de tes dealers! Et je dis au juge que tu es un assassin sympa et coopératif.
Biz uyuşturucu satıcısı değiliz.
Nous ne sommes pas des dealers.
Uyuşturucu satıcıları nasıl olur da bir binayı ele geçirir hem de burnunun dibinde.
Comment des dealers peuvent investir tout un immeuble... sous votre nez?
Çünkü ne yaptığımızı öğrenirlerse ister savcılık, ister torbacılar iş biter.
Toi et moi. Si on apprend ce qu'on fait, que ce soit le procureur ou les dealers, c'est fini.
Başka torbacılar ve polisler dışında kimse onlara inanmaz.
Personne les croira, à part les autres dealers et les flics.
Oradaki torbacılarla düşüp kalktın!
Tu as traité avec des dealers à la ferme du chien mort.
O sefil uyuşturucu satıcılarının elinde olmasından daha iyi.
Plutôt toi que ces salauds de dealers.
Uyuşturucu evine benzemiyor.
C'est ici? Ca n'as pas l'air d'un squat de dealers.
Benim çok işim var... Katiller, soyguncular ve esrar tüccarları gibi şeylerle uğraşıyoruz.
On a à faire : assassins, casseurs, dealers et autres.
Hiç bir şey elde edemedik.
Cela ne débouche sur rien. Qu'en déduisent les dealers?
Oh, şuna bak. "Uyuşturucu satıcılarıyla takılmam"
M. Je-traîne-pas-avec-les-dealers.
- Yasalar uyuşturucu satışından elde ettiğin parayı derhal kullanmana izin vermediği...
Helas, la loi n'arrange pas les voleurs et les dealers.
Gençlerin silah ile haydut veya satıcı olduğunu düşünüyorsunuz.
Pour vous, ceux qui ont un flingue sont des gangsters, des dealers.
Bunlardan anlıyorlar.
Filer du fric à des dealers? Pas question!