Dente traducir francés
48 traducción paralela
Senin için elimden gelenin en iyisini yaptım.
Tu m'as dit al dente.
- Diri istemiştim, bu kıtır kıtır.
- "Al dente"? C'était croquant.
- Çünkü makarna taze yenmeli.
Non, parce que les pâtes doivent se manger al dente!
Biraz fazla pişmemişti değil mi? Hayır.
C'était al dente.
Mısır ezmesini nasıl seversiniz? Normal mi, yumuşak mı yoksa sert mi?
Vous l'aimez crémeux ou al dente?
Anlatabildim mi? Spagetti tane tane olmamış mı? "Kesin anti-seministler pişirmiştir" der.
Les pâtes ne sont pas al dente :
Köpekbalığından yemek yapmadım ki hiç. Bol acılı köpekbalığı.
Requin "al dente".
Bir tabak domates soslu spagetti.
Une assiette de spaghetti marinara al dente.
Bu'al dente'.
C'est "Al-Dente".
'Al dente'?
"Al-Dente"?
Hadi'al dente'yiyelim...
Mangeons'Al-Dante'...
Hadi'al dente'yiyelim.
Mangeons'Al-Dante'.
'al dente'yemeyecekmiyiz?
Nous ne mangerons pas'Al-Dante -'?
İstediğim gibi pişmemiş.
Elles ne sont pas al dente.
" Bacaklarım birer al dente spagetti gibi...
" mes jambes me donnèrent l'impression
" zayıf düşmüştü.
" de n'être que deux spaghettis al dente.
Benimki "al dente" olsun.
J'aimerais les miennes al dente.
Buğulanmış... yanına bir parça holandez sosu, haşlanmış brokoli, ama tane tane olmasın.
- Poché. Un soupçon de sauce hollandaise sur le côté et des brocolis. Mais pas al dente.
Sadece hotel Dente ve Mount Vernon açık.
Le Denbe et le Mt Vernon seraient libres.
- Dente iyi.
- Le Denbe est bien.
Dis.
"Dente".
- Al dente?
- Al dente?
- Biraz az haşlanmıştı.
Un peu al dente.
"Al dente" usulü olmuş.
Elles sont al dente.
Makarnayı çok haşlamayın.
- Bouillon et fusilli? - Assurez vous que les pâtes soient al dente.
Benim makarna "al dente" olsun o zaman.
Je les préfère à point.
Tamam. Makarnamı diri severim ve pancetta da biraz garipti.
Je préfère mes pâtes al dente, et la pancetta était un peu bizarre.
Bir tencere kaynar suda spagettimizi dirileşene kadar pişiriyoruz, dişinize sıkı gelecek.
On fait cuire nos spaghetti "al dente", dans une casserole d'eau bouillante.
Tane tane olsun.
Al dente.
Chang, kelebek makarnalar dişe gelir kıvamda oldu mu?
Les farfalles, c'est al dente.
Makarnayı çok pişirme.
Al dente, les pâtes.
Bunun hakkında bir şey var ki bunu harika yapan, makarnanın az pişmiş olması.
Mais il y a quelque chose à propos de cette chose qui donne le al dente parfait.
Her zaman az pişmiş.
Elles sont toujours Al dente.
Makarnayı az pişmiş mi seversin?
Vous les aimez al dente, vous?
Makarna yapmanın birden çok güzel yolu var ama ben makarnamı az pişmişten biraz fazla seviyorum.
Y a plusieurs écoles, mais moi, je les aime juste un poil, un chouïa plus dures qu'al dente.
- Tamam şu an az pişmiş kıvamda!
Mais là, elles sont al dente.
Askerinin selam durması konusunda iyi şanslar.
Bonne chance pour rendre ta nouille "al dente."
Makarnamız ise dana etli musakkalı ev yapımı agnolotti ve dişe gelecek şekilde yapıyoruz.
Les pâtes sont des agnolotti maison avec une sauce à base de veau et sont servies al dente.
San Clemente sahilinde makarna felaketi al dante!
Catastrophe al dente au large de San Clemente!
Eski makarna erime sonrası hala kendine gelemedi.
La vieille nouille reste al dente malgré la décongélation.
- Acaba şey doğru mu...
Paraît qu'elle l'a denté!
... bunlar sizce dişli bir vajinaya benzemiyor mu? Sizi yutan bir dişli vajinaya..
N'est-ce pas une sorte de, comment dire, de vagin denté menaçant de vous engloutir?
- Dente iyi.
- Le Denbe, ça ira.
- Dente'yi şimdi başkaları ayırttı.
- Trop tard.
Açısı ve derinliği, sivri uçlu ve keskin bir nesneyle hızlı bir batırma hareketi yapıldığını gösteriyor.
L'angle et la profondeur suggèrent un mouvement rapide avec un objet tranchant et denté.
Çok benziyor. Esas olarak, bir tür keski sivri uçlu bir şey arıyoruz.
En gros, nous cherchons une espèce d'outil, quelque chose de denté.
Kalın kumaşlı bir Burberry montun keskin kenarı yüzüme çarpmıştı.
Je me suis pris le côté denté d'un bouton de duffel-coat Burberry.
Tamam, dişli şeyi karşımda görüyorum.
Je vois le machin denté devant.