Dior traducir francés
115 traducción paralela
Bunu'Dior'da okumuştum.
Tu ne vas pas m'apprendre, j'ai travaillé chez Dior
Büyük gardolaplı bir evde oturur... Dior'da sanırsam. Vendeuse'tur kendisi.
Elle travaille chez Dior, je crois.
Christian Dior.
Christian Dior...
Dior'daki elbiseyi alacak misin bana?
- Tu m'achètes une robe Dior?
Dior'a telefon etmeye gidilir.
Non, chez Dior, il faut téléphoner.
Dior marka olması gerekmez madam.
Rien de Dior, vous comprenez, madame.
Christian Dior'da harika hamile elbiseleri var.
Ils ont les plus belles robes de maternité chez Dior.
- Tipik kolej çocuğu çilli, kısa çoraplı ve spor ayakkabılı.
Il différencie Dior d'un sac de jute?
Christian Dior marka kravat takıyor.
Il a une cravatte de chez Dior.
Eğer başarısız olursan, ki Harrod'daki hesabını iptal ettirmekten ya da kışları Jamaika'da geçirmesine gücünün yetmemesinden bahsediyorum anında kürkçü dükkânına, yani bana geri döner.
Si vous lui manquez, en lui supprimant son compte chez Dior... Et en ne l'emmenant pas l'hiver à la Jamaïque, Elle me reviendra en me demandant de l'aide.
Ama elbise orijinal Dior ve senin muhteşem bacakların var.
Mais la robe vient de chez Dior et vous avez des jambes splendides.
Seb ekmek kızartma makinasını, Dior iç çamaşırından ayırmamalısınız.
On aurait pas distinguer un grille-pain Seb à travers un collant Dior.
Egzotik, tam boy bir gece tuvaleti. Christian Dior gibi.
En robe longue, exotique, genre Christian Dior.
Christian Dior, kıçımın kenarı!
Christian Dior, mes fesses!
Bugün Dior'da hediye dağıtılıyor. Dior'dan eşantiyon Poison, hanımlar.
Echantillon Poison de Dior, mesdames.
Şıklığı deneyin. Dior'dan Poison.
Poison de Dior.
Dior'dan Poison.
Poison de Dior.
En kötü kıyafetleri bile Dior gibi göstermeleri gerekiyor.
Elles doivent faire que les habits les moins beaux ressemblent à du Dior.
Çok güzel Dior elbiselerim var. Almak ister misin?
J'ai des super robes Dior.
Charvet mi, Dior mu?
Charvet ou Dior?
Elbette Dior. Bingo!
Dior, naturellement.
Bay Gianfranco Ferre. Fransız modaevi Christian Dior'un İtalyan modacısı.
Monsieur Gianfranco Ferré le créateur italien de la maison de couture française Dior.
Madam de la Fontaine kocasının sembolik olarak boşalan yerine oturmuştu. Üzerinde moda takipçilerinin klasik bir Dior diyebilecekleri bir elbise var.
Mme de La Fontaine avait déjà choqué le monde de la mode en occupant le fauteuil symboliqement vacant de son mari au premier rang,... dans une robe qui d'après des observateurs, pourrait être signé Dior.
Beni Christian Dior'dan giydirin Tepeden tırnağa Mükemmel gözükmek zorundayım
Christian-Diorisez-moi de la tête aux pieds il faut que j'étincelle comme un arc-en-ciel
Kızından çok Dior'a bir şey olmasın diye endişe eder.
Elle se soucie plus de la maison Dior que de sa fille.
- Biz melekler bol pantolon giyeriz.
- Les anges ont des futals de Dior.
Christian Dior sever misiniz?
Vous aimez Christian Dior?
- Christian Dior çantam!
Mon sac Christian Dior.
- Gucci, Dolce ve Dior.
- Gucci et Tucci et Dior. - Bon sang!
Dior buna çok benzeyen bir şey çıkartıyor.
Dior a quelque chose de similaire.
Onları Dior Süiti'ne alırız.
Ils auront la suite Dior.
Oscar de Laurenta, Channel, Dior.
Oscar de la Renta, Chanel, Dior.
Şarap rengi Dior'unla içeri girdin.
Tu portais cette robe rouge "vintage" de chez Dior.
Lancome, Dior, Shiseido, Chanel, Clinique,..
Lancôme, Dior, Shiseido, Chanel, Clinique,..
Ve köpükler, Christian Dior.
Et les bulles, c'est Christian Dior.
Banyo köpükleri Christian Dior.
Le bain moussant! Christian Dior!
Dior güneş gözlüğü takarak son bir rötuş yapmanda ısrar ediyorum.
Mais j'insiste pour que tu ajoutes à ce débardeur ces lunettes Dior.
Dior'umda bir delik.
Un trou dans mon Dior.
Dior'da düştüm.
Je suis tombée chez Dior.
Ne kadar çok alırsam, hakkımda "Dior'da düşen Amerikalı" diye o kadar az düşüneceklerine karar verdim.
Alors je me suis dit que plus je dépenserais, plus ils oublieraient que je suis l'Américaine qui est tombée chez Dior.
Ta New York'tan, Dior'da yığılıp kalmak için geldim.
Je suis venue de New York pour me retrouver à quatre pattes chez Dior.
Bu yüzüğü Christian Dior, Helmut'a vermiş. O da bana verdi. Şimdi ben de size vereceğim.
Christian Dior a offert cette bague à Helmut qui me l'a offerte et aujourd'hui, je vous l'offre.
Onlar Christian Dior, bunu yapmanız şart mı?
Non, c'est une Christian Dior.
Dior'u da dene.
Tenez, essayez la Dior, juste pour rire.
Saten bir Dior geldi.
J'ai reçu une Dior en satin.
Bunlar bir an evvel Miranda'ya ulaşsın. Ve ona Rocha yerine Dior'u koyduğumu söyle.
Assure-toi que Miranda ait ça aussi vite que possible et dis-lui que j'ai remplacé Dior par Rocha.
Dior'dan giyinmiş, Rolex saatli.
Costume Dior, Rolex.
Lütfen, o bir Dior.
Pitié, c'est Dior!
- Chloe, Dior.
- Chloé, Dior.
Renkli lens.
C'est du bleu Dior.
Bu kesinlikle Dior mavisi.
C'est du bleu Dior et j'en ai déjà vue une.