Diyebilirim traducir francés
4,347 traducción paralela
Ona diyebilirim ki ismini biliyorum.
Je pourrais l'appeler et dire, " Je connais votre nom.
Ne diyebilirim ki?
Que voulez-vous?
Kanının yarısından fazlasını diyebilirim.
Je dirais plus que la moitié.
Bu sefer orta bir noktada buluştunuz diyebilirim.
Je pense qu'il va falloir faire des compromis à ce sujet.
Başka ne diyebilirim bilmiyorum tamam mı?
Je sais pas comment te l'expliquer.
Şunu diyebilirim ; teyzeye en yakın sahip olduğum tek şeydi.
Je dirais qu'elle était pour moi comme une tante.
Ne diyebilirim?
Que puis-je dire?
Ne diyebilirim ki?
Que puis-je dire?
Sadece şunu diyebilirim ki o, kahraman olmayı istemedi. Bu kesin.
il ne voulait pas être un héro, c'est sûr.
Sonra bir gün kendi kızım bana annemin gençliği hakkında bildiklerimi sorduğunda ona sadece "Bilmiyorum" diyebilirim. Çünkü annem özel günümde bile bunun önemli olduğunu düşünmemişti -
Et un jour, quand j'aurai une fille, et qu'elle me demandera ce que je sais de ma mère quand elle était jeune, je pourrais juste lui dire "Je ne sais pas", parce que bien que ce soit mon jour spécial,
- Güzel ve tatlı diyebilirim. Geçici bir hevese kapılırsan diye korkmana da gerek yok.
- Disons que c'est frais, doux, et que ça n'a pas peur d'étreindre sa propre fantaisie.
Hadi cok zorlarsaniz o zamanlar o cocuklari biraz kiskaniyordum diyebilirim. Arabalarini olsun, havali sac urunleri olsun.
Bon, je l'admets, j'étais sans doute un peu jaloux de ces gars à l'époque, avec leurs voitures et leurs cheveux bien coiffés.
Ve bu... Ne diyebilirim ki?
Et c'est... comment dire...
Ne diyebilirim ki.
Qu'est-ce que je peux dire.
Ne diyebilirim ki?
Qu'est ce que je dis?
Ona memnuniyetle "İşi bırak Alexi" de diyebilirim.
L'ordre que j'aimerai vraiment donner est "retire toi, Alexi"
Hatta yalvardı diyebilirim.
Elle m'a supplié.
Yaralanmanın biraz ötesinde diyebilirim.
Plus que blessé, je dirais.
Ne diyebilirim ki, herkes benim yaptığım gibi bu işin altından kalkamaz.
Ouais, eh bien, tout le monde ne peut pas gérer comme je l'ai fait.
Ne diyebilirim ki, Frank?
Que veux-tu que je te dise, Frank?
Ama siz de benim müvekkilim olduğunuz için sanırım, evet diyebilirim.
Mais puisque vous êtes aussi mon client, je pense pouvoir dire oui.
Ne diyebilirim ki, Frank?
A ton avis, Frank?
Ölümsüz bir cadıyı uyandıracak kadar aptalsın o yüzden inanılmaz derece aptalsın diyebilirim.
Assez stupide pour invoquer un sorcier immortel, donc je devrais dire... incroyablement.
Sadece belki diyebilirim size.
Je ne peux pas vous donner mieux.
Ne diyebilirim ki?
Qu'est-ce que je peux dire?
Söz konusu koşullar altında, fazlasıyla iyi diyebilirim.
Je dirais extrêmement bien, vues les circonstances.
Doğruyu söylemek gerekirse, senden kaçınıyorum diyebilirim.
A vrai dire, j'essaie de vous éviter.
12 saat önce ölmüş diyebilirim. Fakat virüsü kapalı bir hafta olmuş.
Je dirais qu'il est mort il y a 12 heures, mais avec le virus, plutôt une semaine.
Ben de fazla diyebilirim.
Je dirais trop.
100 diyebilirim.
C'est 100 normalement.
Ne diyebilirim ki? Uykunda konuşuyorsun...
Vous avez parlé dans votre sommeil quand vous vous êtes endormie au bureau.
Norman, ne diyebilirim ki?
Oh, Norman, qu'est ce que je peux dire?
Ben diyebilirim, sen diyemezsin. Özürlüler, hep birlikte bunu yasaklamalıyız.
Attardés, nous devons interdire ensemble.
Zaten sana ancak "Han Jobs" diyebilirim.
Je ne t'appellerais que "Han Jobs".
Ben lisan üstü eğitim yaparken, onun da çöp kutuluğu yaptığını düşünürsek bizim için zor bir yıl oldu ama ne diyebilirim ki?
Ces dernières années ont été dures, moi je pense entrer au lycée, lui, c'est une poubelle, j'y peux rien.
Suç mahallinin düzensizliğine ve kanın miktarına bakılırsa, o genellikle bundan daha beceriklidir diyebilirim.
Vu le désordre de la scène de crime, et la quantité de sang, il est d'habitude plus efficace que ça.
Kokuya bakılacak olursa, bir ay diyebilirim.
A en juger l'odeur, je dirais depuis un mois.
Hatta zarif bile diyebilirim.
C'est presque élégant.
Son birkaç yılda aklıma bile gelmedi diyebilirim.
J'ai pas dû penser à elle ces dernières années.
Hiçbirini hafife almıyorum. Ancak deliller ile benim muayenem açıkça gösteriyor ki Bay Segers'in akıl sağlığı ortalamanın çok çok üzerinde diyebilirim.
Je ne sous-estimerai pas tout ça, mais tant les preuves que mon examen ont clairement démontre que M. Segers, d'une intelligence supérieure à la normale, a agi en toute conscience.
Ateş mesafesi için ilk kurşun için iki metre sonuncusu içinse 40 cm diyebilirim.
Je dirais que la distance de tir varie entre maximum 2 m, pour les premières balles, et 40 cm, pour la dernière. - Merci, M. Tuypens. Me Teugels?
Bundan fazlasını da talep etmedi diyebilirim.
Le reste l'important peu.
Mutlu ve tasasız olduğu bir fotoğrafsa hiç yok diyebilirim.
Et il en existe aucune où il a l'air heureux et insouciant.
Ne diyebilirim ki? Sürekli işkenceyi bir süreliğine durdurmak istedim.
J'avais besoin d'une pause de la torture qu'il m'infligeait.
Hayat doluyum da diyebilirim.
Dynamique, je pourrais dire.
- Sana da "P" diyebilirim istersen.
Je pourrais t'appeler par ton initiale.
Ne diyebilirim ki...
Que puis-je dire?
Ne diyebilirim, sen beni reddettiğinden beri- -
C'est comme ça. Depuis que tu m'as rejeté...
Ne diyebilirim ki?
que vous dire?
Ne diyebilirim ki?
Que veux-tu?
Ne diyebilirim ki?
Que dire?