Diyecektin traducir francés
561 traducción paralela
Ne diyecektin?
Qu'alliez-vous dire?
Otele 700 dolar borcun var diyecektin herhalde.
700 $ d'arriérés d'hôtel, plutôt.
Bir şey mi diyecektin David?
Vous voulez dire quelque chose? Je vous écoute.
- Ne diyecektin?
- Tu diras?
Sanırım bir gün eve gelip : "Babası, al sana bir bebek." diyecektin.
Tu m'aurais dit : "Tiens, petit papa, je t'ai fait un gosse"?
- "Cehennem" den bile diyecektin. - "Hades" ten bile diyecektim.
- Tu allais dire "aux enfers".
- Ne diyecektin delikanlı?
- De quoi s'agit-il?
- Bir şey mi diyecektin?
- Vous alliez dire quelque chose?
Ne diyecektin George?
- Que dis-tu, George?
Kapıyı çalıp, "pardon duvarı delecektim" mi diyecektin?
On frappe et on demande la permission de faire un trou?
Bir şey diyecektin.
Dis ce que tu penses.
Bir saat daha geçse, Laos'da biyolojik savaş çıkarttım diyecektin.
Une heure de plus... tu serais coupable de la guerre bactériologique à Laos.
Babanın arkadaşlarına ne diyecektin?
Dis quelque chose aux amis de papa.
Ne diyecektin ki?
Que voulais-tu me dire?
Ne diyecektin?
Quoi, Maman?
"Ups" diyecektin, değil mi?
Vous voulez dire : "Zut!" non?
Babanı tekrar görmeyecektim bu yüzden mi bana hoşça kal diyecektin.
Je ne reverrai plus ton père. Tu lui diras au revoir pour moi?
"Ama kim değil ki?" Bunu mu diyecektin?
"Mais qui ne l'est pas?" C'est ce que tu voulais dire?
Ne? Ne diyecektin?
Qu'alliez-vous dire?
- Bana birşey mi diyecektin?
T'as quelque chose à me dire?
"Neyi" değil "kimi" diyecektin.
Dis donc, tu pourrais être poli!
"Neyi" değil "kimi" diyecektin.
pas "quoi", mais "qui"!
Margaret'a ne diyecektin?
Que vas-tu dire à Margaret?
Diyecektin ki "Margaret, bizimle yaşamanı istiyorum, Fred gitti"
"Viens habiter chez nous maintenant que Fred n'est plus là."
Harry'ye birşey diyecektin.
Que voulez-vous dire à Harry?
Bir suçlu gibi o Gestapoların buraya girmesine izin verdin ve bana ne diyecektin?
M'amener ici par la gestapo, pour me dire ça! M'avertir de la déportation de mes filles qui sont polonaises?
- "Kimle" diyecektin.
- De qui. De ton mari.
Geçen sefer bana bir şey diyecektin ya!
Tu voulais me voir, pas vrai?
Gündüz bana ne diyecektin?
Que voulais-tu me dire là-bas?
- Ne diyecektin?
- Qu'allais-tu dire?
Kendi babasını öldürmekle mi diyecektin?
Qui aurait tué son père? Oui.
Ne diyecektin?
Qu'est-ce que vous alliez dire?
- Erkek arkadaşımdı diyecektin herhalde.
"C'était" tu veux dire.
- Evet ama diyecektin, değil mi?
- Mais tu allais le faire.
Bana pislik mi diyecektin?
Tu allais me traiter de connard?
Ne diyecektin demin sen?
Qu'est-ce que tu voulais me dire?
Ne diyecektin?
Vous alliez dire?
- Ya da 17 mi diyecektin?
Ou ça fait 17, pour toi?
Bir şey mi diyecektin?
Tu vas dire quelque chose?
Bu yüzden sana söylemedim. Söyleseydim "Kürtaj yaptır canım, kendini üzme" diyecektin.
Et je ne t'ai rien dit en allant voir le médecin, pour que tu ne dises pas : tant pis, va te faire faire ce curetage, ma chérie, pas de problème.
Bildiklerimi size öğreteyim " diyecektin.
Laisse-moi t'aider. "
Aptal kaltak mı diyecektin?
Femme stupide, OK?
Bir şey mi diyecektin?
T'as un truc à dire? - Dis-le!
Kimya diyecektin, balık kafa.
- Tu veux dire alchimie, têtard.
- Ne diyecektin?
Qu'alliez-vous dire?
Hayır, devam et, ne diyecektin?
- Si, dites.
- Ne diyecektin?
Vous disiez?
Sen ne diyecektin?
Vous disiez?
Kabul etseydi, ona yenge diyecektin.
Elle a dit non. Sinon, elle serait ta tante.
Ne diyecektin?
Qu'alliez-vous d...
- Gesundheit mı diyecektin?
- Pas de gesundheit?
diyeceğim 131
diyecektim 49
diyecek 78
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyecektim ki 23
diyeceğim ki 17
diyeceksiniz 34
diyeceğiz 40
diyecektim 49
diyecek 78
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyecektim ki 23
diyeceğim ki 17
diyeceksiniz 34
diyeceğiz 40