Diyordum ki traducir francés
461 traducción paralela
- Diyordum ki... - Boş ver!
- Qu'est-ce qui te prend?
Diyordum ki, bu gece o kadar büyük bir puro içmemelisin.
Que tu devrais fumer moins de cigares.
Diyordum ki, hiç de düşündüğün gibi biri değilim.
Que je ne suis rien de ce que vous croyez que je suis.
Sonra yan taraftan diyordum ki, " Yakında...
Et doucement, je murmurais : " Vite.
Diyordum ki...
Alors, j'ai pensé...
Diyordum ki, bu acele niye?
Je ne comprends pas cette hâte fébrile.
Diyordum ki, artık tamam.
Avant, je croyais mon œuvre achevée.
- Diyordum ki...
- Je disais...
Diyordum ki ona yapmanız gereken bir şey yok
C'est inutile.
- Diyordum ki, Timmy tıpkı senin gibi dik kafalı, kıskanç ama çok sevimli.
Tu disais? Je disais que Tim était comme toi... obstiné, jaloux, mais adorable.
- Diyordum ki, topçu sıkı biri çıktı, 0nucu raundun ortasında sağ kroşemi yedi, ismini adresini unuttu.
Il était au poil, "le Canonnier". Au 10e round, je l'ai cueilli à froid. Il a vu 36 chandelles!
Ben de Edward'a diyordum ki...
Je disais justement à Edward...
Diyordum ki...
Je disais que...
Diyordum ki ona, Peder, Gelecek sefer buralardan geçerken durup size uğrayacağım.
Je lui disais simplement, mon père, que lors de ma prochaine retraite, je vous rendrai visite.
Diyordum ki 4 Temmuzda Key West'te... üç yıl önce saat sekizde...
Le 4 juillet, y a 3 ans, à 8 h...
Diyordum ki, buraya beni hiçbir şey geri getiremezdi, Annem dışında.
J'allais dire, rien ne m'aurait fait... revenir sauf Maman.
- Karınıza diyordum ki...
- Je disais a votre femme
"Karanlık yeryüzünden yükselen ilahiler gökyüzüne yükselmekte." diyordum ki horlamaya başladı.
Je disais : "Hymne aux portes du paradis". Il s'est mis à ronfler.
Bazen bir kadının aklından... Diyordum ki bazen bir kadının aklından...
Surtout dans la tête d'une telle femme...
Diyordum ki, ne yapıyorsun?
Je disais donc, que faites-vous?
Hayır, hayır, hayır. Sadece diyordum ki...
Non, je me disais que je devrais contrôler quelques petites choses.
Ama diyordum ki...
Comme je le disais...
45inci yaş günüm için yaptılar ve Rangun - dan buraya kadar yolun her santiminde diyordum ki, "McNabb başka ne kaybedersen kaybet kızların sana verdiği masa örtüsünü kaybetme."
Elles l'ont faite pour mon 45ème anniversaire, et quand nous avons quitté Rangoon, sur la route, je me disais sans cesse, "McNab, tu peux tout perdre, mais tu ne perdras pas la nappe que les filles t'ont offerte".
" Birkaç yıl sonra, tam Edie'ye diyordum ki :
" Encore quelques annees,
Kendi kendime diyordum ki...
Je me disais en moi-même :
Eh ben de diyordum ki... Gitmek istediğimi söyleyince Annie'nin yüzündeki bakışı hiç unutmayacağım.
Comme je disais, je n'oublierai jamais la tête d'Annie quand je lui ai exposé mon projet.
Diyordum ki saat yedi uygun bir zaman...
Je disais donc qu'à sept heures...
Bu adada uzun yıllar yalnız kalacağız diyordum ki 2000 Japon askeri geldi.
Je vous disais qu'on serait seuls ici des années... la minute d'après, 2000 Japonais débarquaient!
Shep, diyordum ki...
Shep, je pensais qu'on pourrait...
- Diyordum ki... - Siz rahatınıza bakın.
Prenez votre temps.
Ben de tam diyordum ki, sen önce yavaş başlarsın, ama sonra seni tutabilene aşkolsun.
Personne ne vous bat dans la dernière ligne droite.
Diyordum ki, sen burda olmasaydın- -
Si ça ne vous touche pas là, alors...
- Diyordum ki, acaba sen... - Ah, tabii. - Bu konuda görüşecek miyiz?
Je me demandais si vous en discuteriez avec moi.
Diyordum ki, biz kesin bir politika kararlaştırdık zaten, her halükarda seninle de konuşmak istedik.
Nous n'avons pas encore eu le temps de définir un plan d'action précis, mais comme première mesure...
- Diyordum ki...
Je disais que...
Diyordum ki... Şarjöründe tek mermi olsun ama o tek merminin de ölümcül darbeyi vurduğuna emin ol.
Je viderais le chargeur mais un seul coup doit être mortel.
Sadece diyordum ki...
- J'allais dire...
Diyordum ki, bu tür bir iş bir adam ve U-2 tarafından daha ucuz ve daha kolayca yapılabilir.
Je disais que ce genre de travail revient moins cher... confié à un homme et à un U-2.
Diyordum ki -
Je disais donc...
Ne diyordum ki?
Je disais quoi?
Kendi kendime diyordum ki, Rosemary dışarı çıkıyor, ben de gidip, biraz Noel alışverişi yapayım.
Je me suis dit, puisque Rosemary est sortie, autant en profiter pour faire quelques courses de noël.
Diyordum ki, sırtınızdaki dövmeyi Mösyö aracılığıyla ömür boyu... Boston müzesine sattınız. İşte aynen bu.
Vous avez vendu par l'entremise de monsieur... le tatouage de votre dos en viager... au musée de Boston, voilà!
Diyordum ki...
Comme je le disais...
O kadar yalnızdım ki, keşke ölsem diyordum.
Je me sentais si seule que J'aurais voulu mourir.
Ben de Semadar'a diyordum ki...
- Je disais à Semadar...
Daha dün kendi kendime : "Neden Bay Cavalli gelmedi ki?" diyordum.
"Pourquoi ne vient-il pas?", je disais.
Öylesine mutluydum bana verdiklerinin öylesine farkındaydım ki dünyada bundan güzel bir şey olamaz diyordum.
J'étais si contente... que rien ne paraissait plus doux à entendre.
- Teşekkürler. Ürünü sunan diyordum, daha masumane bir sanatsallıkla... - Diyor ki mesela : "Aperitifi al".
... où l'offre du produit, dis-je, conçue par un art ruffian, propose par exemple :
Aklıma gelmişken Bay Humbert, Beardsley'de müzikten anlayan... o kadar az insan var ki, acaba diyordum... ara sıra uğrar mıydınız? Size bir şeyler çalardım.
Puisque vous aimez la musique, venez donc chez moi, un soir.
Size diyordum ki..
- Je disais...
Diyordum ki...
Certaine?