English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ D ] / Dockers

Dockers traducir francés

136 traducción paralela
Denizcilerden ve işçilerden aldığım borçlarla, kıt kanaat yaşıyorum.
J'ai dû mendier, j'empruntais aux marins, aux dockers.
Sendikaya kayıtlı, aidat veren 2000 üye var. Yıllık 72.000 dolar yasal kazanç demek bu.
J'ai 2 000 dockers membres cotisants de l'association, au bas mot 72 000.
- Büyük sendika lideri Johnny Friendly.
- Friendly, le "bon protecteur des dockers".
Limanda işlenen suçlar ve liman sendikasının yeraltı bağlantıları hakkında soruşturma açacağız.
Nous enquêtons sur les crimes commis sur les quais, l'infiltration de la pègre dans l'union des dockers.
SAAT 8DE 5 EKİP 100 HAMAL
8 H - 5 equipes - 100 DOCKERS
Limanda durum daha zor peder, burası sanki Amerika değil.
Celle des dockers n'est pas comme les autres.
Her sabah işçi başı düdüğünü çaldığında iş dağıtımında İsa yanınızdadır.
Tous les matins, quand le contremaître d'embauche siffle, Jésus est à côté de vous dans la foule des dockers.
Bay Friendly, liman sendikasının doklarında hakimiyetini sürdürmek için... Joey Doyle'un öldürülmesinin kesinlikle şart olduğun açıkça belirtti mi?
Et pour être plus précis, vous a-t-il fait clairement comprendre que la disparition de Joey Doyle était absolument indispensable s'il voulait maintenir son emprise sur les quais attribués à l'union des dockers qu'il préside?
Dok işçilerine yardım etmeye çalıştın. Onlarsa sana sırtlarını dönüp inatla SD kalıyorlar!
Même les dockers, tu as voulu te battre pour eux, ils te tournent le dos en ressortant leur stupide S et M!
Onları yüklemede değil, nakliyede kullanıyoruz.
Ils travaillent comme chauffeurs, pas comme dockers.
- Limancılar grev yapıyormuş.
- Il y a une grève des dockers.
Charlie Lakey hükümete çalışırdı, rıhtımlardan sorumluydu.
Charlie Lakey s'occupait des dockers pour le gouvernement.
Gerizekalı tersane hırsızları! Perçinler kafana geçecek!
Maudits dockers, bêtes comme des pieds.
- Soğan ekmeye mi? Hayır, 3 aylık grevin ardından buraya gönderildiler.
Mais non, ils sont invités par les dockers.
"Rıhtım işçilerinin greviyle başa çıkmak için... Kraliçe Elizabeth acil durum ilan etti."
La Reine déclare l'état d'urgence à cause de la grève des dockers.
Aramıza yeni katılanlar için söylüyorum, bu adamın babası... şehirdeki içki ve tefecilik işlerini elinde tutuyordu. 15 yıl boyunca bu şehre sendikayı sokmadı.
Pour les nouveaux, son père s'occupait d'alcool, il a fait quelques prêts usuriers et il a éloigné les dockers de Miami pendant près de quinze ans.
Bu adamlar bizim sendikamıza bağlı. Burada çalışmalarına izin vermiyoruz.
Ces hommes sont du syndicat des dockers qui dit qu'ils ne travaillent pas!
Sendikayla başımız belada.
Les dockers nous ont fait un sale coup.
Fakat biz tiyatronun herkesi kapsadığını düşünebiliriz,... işçileri, rıhtım işçilerini, herkesi.
Mais Otto et moi avons le projet d'un Théâtre Pour Tous. Pour les dockers, par exemple.
Bugün saat dörtte, eski limanda, rıhtım işçileri geleneksel festivallerini kutlayacaklar
À 4 h, aujourd'hui, dans le vieux port... les dockers célèbrent leur fête annuelle.
Bugün saat dörtte... eski limanda... rıhtım işçileri geleneksel festivallerini kutlayacaklar.
À 4 h, aujourd'hui, dans le vieux port... les dockers célèbrent leur fête annuelle.
İşçilerin festivalinden ben sorumluyum
Je suis chargé de la fête des dockers.
O bir rıhtım işçisi.
Il fait partie du syndicat des dockers.
O aşağılık adamdan bahseden yok.
Il ne parle pas de ça. Il parle des dockers.
Keithy George'un başına gelenler çok acımasızcaydı. Hem de çok acımasızca.
Mais les dockers se sentent menacés vu ce qui est arrivé à George.
Çarşambaları ve hafta sonları vaktimi Bermondsey'in kuytu köşelerinde görevdeki rıhtım işçileriyle geçiriyorum.
Nos mercredis et week-ends, je les passe au plus reculé d'un faubourg avec des fils de dockers.
Bir liman işçisine düzenlenen cinayet girişimini soruşturuyorum..... Nordberg adında biri, bir polis memuru.
J'enquête sur la tentative de meurtre d'un de vos dockers, il s'appelle Nordberg, c'est un officier de police.
Bu Cotton Dockers değil mi?
Des Dockers en coton?
" Yüzde yüz Cotton Dockers.
- 100 % coton.
Dockers değilse, sadece pantolondur. "
Rien ne vaut les Dockers.
Rıhtım işçileri, dükkân sahipleri, çevre uzmanları gibi.
Ce sont des dockers ou des scientifiques, par exemple.
Teknik ekibimiz 5000 kişiden fazla. Ayrıca rıhtım işçileri tıbbi destek, çevresel kontrol personeli de var.
On a plus de 5000 techniciens, sans compter les dockers... l'aide médicale, le personnel de l'environnement.
Kaptan Sheridan'a derhal haber verin ve rıhtımı alarma geçirin.
Alertez le commandant Sheridan et la Guilde des Dockers.
Rıhtımlarda programa uygun gidiyoruz ama Bayan Conally işçilerinin çok zorlandığından şikâyet ediyor.
On a bien géré les arrimages, mais Connally est furax. Les dockers sont épuisés.
Diğer üyelerimizden rıhtım işçilerinin işe sürekli geç gelip verimliliği düşürdüklerini öğrendim.
J'ai reçu des rapports... sur des dockers toujours en retard, qui réduisent la productivité.
Aptal Dockers.
Foutu pantalon!
Limanlardaki sigorta müdürü.
Le syndicat des dockers. Que ce soit clair :
Bir kaç liman işçisi ve esnaf haricinde tamamen terk edilmiş olan bir zamanların kalamar temizleme sanayisi olan limanda yürüyorum.
Je me promène sur les quais. Autrefois siège de l'industrie d'évidage des calamars, aujourd'hui abandonné de tous sauf des dockers et de certaines dames.
Burası "Dockers" ın reklamını andırıyor.
Lci, on se croirait dans la pub pour les "Dockers".
Rihtim iscileri sendikasinin bir uyesi.
Il fait partie du syndicat des dockers.
Bundan bahsetmiyor, rihtim iscilerinden bahsediyor.
Il ne parle pas de ça. Il parle des dockers.
Ama isciler Goerge'a olandan sonra kendilerini tehdit altinda hissediyorlar.
Mais les dockers se sentent menacés vu ce qui est arrivé à George.
Barmenin rıhtımda tanıdıkları var.
Le barman a un contact parmi les dockers.
Adamlar kasaptı.
Des dockers.
Golf gömleği ve pamuklu Dockers pantolon giyiyor.
Il porte une chemise de golf et un pantalon en coton.
- Dockers mı giymek istersin?
- Chaussures ou baskets?
Ne yapıyorsun? Dockers bunlar!
C'est un Dockers!
Ne zaman bir siyah iyi bişeyler yapsa, Docker marka kıyafetler giyse, birkaç Celine Dion albümü alsa, ve beyaz bir piliçle uyusa, onu satılmış olarak mı görüyorsun?
Chaque fois qu'un type noir fait bien, commence à porter des Dockers, achète quelques albums de Celine Dion, et couche avec une meuf blanche, vous dites automatiquement que c'est un vendu?
12 liman işçisi ve birkaç öküzün yardımıyla halledilemeyecek bir şey değil.
Rien que 12 dockers et des bœufs ne puissent accomplir.
- Cotton Dockers!
Les Dockers en coton!
Ancak, güvenlik görevlileri ve ve liman işçilerine de yasak anlamına gelmez.
- Oui. Mais certains peuvent entrer, comme les vigiles, les dockers et autres inspecteurs fédéraux qui viennent enquêter.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]