Doctrine traducir francés
181 traducción paralela
Düşünüyordum güçsüz ve bitkin.
" Sur maint précieux et curieux volume d'une doctrine oubliée,
Bayan Gerard'ı takip ettiğimiz kadarıyla hiçbir fanatik, politik ya da... dini bir mezheple ilişkisi yok gibi...
Si, Madame Girard avait suivi, avec la même ferveur fanatique une religion ou une doctrine politique.
İsyankar, katlanılmaz bir öğreti.
Doctrine rebelle et intolérable.
Bir vakitler kasvetli bir gece yarısı düşünürken yorgun, bitkin unutulmuş eski ilimlerin garip ve acayip kitap ciltleri üzerine ben -
Une fois, sur le minuit lugubre, pendant que je méditais, faible et fatigué Sur maint précieux et curieux volume d'une doctrine oubliée
" Size doktrin önermiyorum, öğüt vermeyi reddediyorum ve tartışmadan kaçınıyorum.
"Je n'apporte pas de doctrine. " Je me refuse à donner des conseils " et dans une discussion, je bats en retraite aussitôt.
İnsanların rüyalarına müdahale etmek meslek etiğimize uymaz.
En tant que scientifiques, nous ne pouvons agir sur l'inconscient de millions de personnes au profit d'une doctrine!
Ama Frederick, Hegelci sistemi pek iyi anlayamamıştı.
Mais il a trop peu étudié la doctrine hégélienne.
Bireysel terörizm eylemlerine karşı Leninist ilkeleri takip ediyoruz.
La doctrine léniniste s'oppose au terrorisme individuel.
Açıkça, mesele bir doktrinden çok otorite meselesiydi.
Clairement, l'issue n'était pas un point de doctrine, mais d'autorité.
Sonuçta Batlamyus ve Aristo'nun ateşli fikirleri de,... Hıristiyan öğretisine böyle dönüşmüştü.
Après tout, c ´ était comme les idées païennes de Ptolémée et d'Aristote sont devenue la doctrine chrétienne en premier lieu.
Papa'nın, Kopernik öğretisinin önünü açmayacağı açıktı.
Il était clair que le pape ne laisserait pas la doctrine de Copernic être divulguer.
Artık bırakın yayınlamayı,... yasaklı fikirleri tartışmak bile kabul edilemezdi.
Rien ne devait être édité, la doctrine interdite ne pouvait pas être discuté.
Ayrıca onun öğretilerini aldınız.
Qui plus est, vous avez été initié à sa doctrine.
Her bir harf farklı bir mezhep, örneğin...
Chaque lettre représente une doctrine différente, comme...
İçlerinden "Kadere Karşı" isimli bir tanesinde her doktrine yöneltilmiş üç başlı bir sınama öneriliyor.
Dans l'un de ces essais, intitulé "contre le destin", un test en trois volets est proposé pour chaque doctrine.
Kamboçya, en saf halinde bir Nixon öğretisi olacak.
C'est la doctrine Nixon dans sa forme la plus pure.
Evet, bu doktrini öğreten radikal Fransız bir grup var.
Un groupe de libres penseurs français professe cette doctrine.
Doktrini biliyorsunuz. Kilisenin bakış açısını demek istiyorum. Başkasının günahının kefaretini bizler ödeyebiliriz.
Vous connaissez la doctrine selon laquelle, aux yeux de l'Eglise, on peut faire pénitence pour les autres, le père O'Rourke me l'a expliqué.
- Batı medeniyeti İsa'nın düsturları üzerine işliyor, Plato'nun beden nitelikleri kavramlarına göre değil.
L'Occident suit la doctrine du Christ, et non pas l'essence de Platon!
"İsa'nın düsturları" ile ne demek istiyorsun?
Doctrine du Christ?
Budizm'in eskiden ne kadar yaygın olduğunu tek bir tapınağa konan bu taşların sayısından tahmin edebilirsiniz.
Vous pouvez imaginer combien le Bouddhisme, pendant longtemps, jouissait d'une grande prospérité... au vu du grand nombre des lieux cultuels enracinée sur une doctrine.
Aslında bu dünya çıldırmış. Gerçekten kıyamet günü. Ne kadar üzücü!
Le monde de la Doctrine dégénérée, c'est vraiment l'époque de la fin des temps... c'est tout à fait déplorable.
Ve eğer biri Monofizit öğretileri kabul edebilrse o zaman Hristiyan teolojisi yeniden değerlendirilmesi gerekir.
Si l'on accepte la doctrine du monophysisme, on doit forcément réévaluer... la théologie chrétienne.
Ama aradığın bu dogma kesin bir dogma, gerçek dürüstlüğün kökeninden gelen.
"Mais la doctrine que vous cherchez, " doctrine absolue, source de parfaite sagesse,
Öyle bir dogma yok ne yazık ki.
" cette doctrine n'existe pas.
O zaman arkadaşım o mükemmel dogmayı arama zahmetine hiç girme ama kendin için iyi olmaya çalış.
"Et puis, cher ami, ne vous épuisez pas " à trouver la doctrine parfaite, " mais à parfaire votre personnalité.
210 milyon frank borç verdiler. İç savaşın sonucu ne olursa olsun, para değiştiricilere ağır borçlanmış, zayıflamış bir ABD,
210 millions de francs pour s'emparer du Mexique et pour stationner des troupes le long de la frontière sud des États-Unis, profitant de la guerre pour violer la doctrine Monroe et retourner le Mexique à une domination coloniale.
Aynı anda İngiltere 11000 askerini Kanada'ya, tehdit edercesine ABD'nin kuzey sınırına yerleştirdi.
C'est exactement ce que la doctrine de Monroe avait interdit en 1823.
Ama yeterince derinler araştırılacak olursa, bir çok dini öğe altından, bilimsel bir şeyler çıkartabilirsin.
En cherchant bien, on découvrirait une origine scientifique à toute doctrine.
Dinin kurallarına karşı gelemem.
Je ne peux enfreindre la doctrine chrétienne.
Başkan Monroe bunun sonucunda kendi adını verdiği... Monroe Doktrini'ni öne sürdü ve,... Amerika'yı bölgenin barışından sorumlu ülke ilan etti.
En conséquence, le président Monroe créa, en lui donnant son nom, la Doctrine Monroe qui établit les Etats-Unis comme les artisans locaux de la paix.
Daria "Aşikar Kader" öğretisinin ne olduğunu bize kesin olarak ve duygularını katmadan açıklayabilir misin?
Peux-tu nous résumer rapidement la doctrine de la Destinée Manifeste?
Aşikar Kader'in hangi savaşı haklı çıkarmak için kullanıldığını kim söyleyebilir?
Quelle guerre cette doctrine a-t-elle servi à justifier?
Ne demek istiyorsunuz? Önerdiğiniz şey, bu güne kadar inandığımız herşeye kendimize, tarihimize ve uzayın bu bölgesinin eski ve doğru iddiamıza ve Bakanlığın kendisinin otoritesini... yalancı çıkarmıyor mu?
En remettant en cause la Doctrine, vous suggérez que toutes nos croyances sur notre histoire, notre ancienne et juste revendication de ce territoire, et l'autorité même de ce ministère est un mensonge.
Doktrin'i bozma girişiminde bulundunuz.
et remettant en cause la Doctrine.
Eskileri gücendirecek bir şeyler yazdıysam, özür dilerim, ama asla, "doktrinden" bahsetmedim.
Je m'excuse d'avoir offensé les Anciens, mais je n'ai jamais parlé de la Doctrine.
Bütün bunları yaparken, Doktrin ile ilgilenmiyordum.
- Je me moque de la Doctrine.
Önemsiz bir kertenkelenin teorisi var diye, 20 milyon yıllık tarihi ve doktrini reddetmeyeceğim.
Je ne réfuterai pas 20 millions d'années d'histoire et de doctrine sous prétexte qu'un vil saurien a échafaudé une théorie.
İnanılmaz bir gelişme, ve henüz sizi o eski doktrininiz girişimde bulunulmuş olsa bile felaketleri önceden bilebilirdi.
Pourtant, votre Doctrine disait qu'elle entraînerait des catastrophes.
Onlar başarılı oldular, ve toplumunuz araştırmaların yeni bir bölümüne girdi ve Doktrininiz bu yüzden değişime uğradı.
Votre société a alors écrit un nouveau chapitre de son histoire et votre Doctrine s'en est trouvée changée.
Perestroyka sonrası Sovyet gizli polis teşkilatından arta kalan bu adamlar... aslında iyi niyetli olan gerçek Marksist Leninist doktrini tersyüz etti. Beria'nın 1930'larda yozlaştırdığı devlet güvenliği bahanesini kullandılar.
Ces mecs sont des rebuts de la police secrète russe post-perestroïka, qui ont tordu la doctrine marxiste-léniniste d'origine, qui utilisait la sécurité d'Etat, corrompue par Beria dans les années 30.
Baptist kongresi, kadınların evlerinde, erkek egemenliğine nazikçe boyun eğmeleri gerektiği konusunda..
Selon la doctrine baptiste, une femme doit se soumettre...
Bundan söz eden bir din yoktur.
Il n'y a pas de doctrine qui l'accompagne.
Ya Almanların toplu sorumluluk öğretisi?
Et la doctrine allemande de responsabilité collective?
Monroe Doktrini 20th Yöneticilerini Kızdırdı
La doctrine Monroe d'auto-dìtermination contrarie la Fox
Gizli Parşömen'dekileri öğretmenin en iyi yolu bu!
C'est la grande doctrine du Manuscrit Sacré.
- E-postalarını açma.
- D'accord. Et "doctrine"?
Bir şey değil. Doktrinini okudum.
J'ai lu ta doctrine :
Eleştiri ve herşeye isyan kutsandı.
Ce n'est pas un hasard si cette doctrine de destruction des nations..
"İlaveten, üyeleri tarafından yorumlanan İncil hariç..."
" Que sa doctrine
Onları kanıtlayamam ama siz ne derseniz deyin, onlar, milyonlarca insan için çok şey ifade ediyor.
Mais cette doctrine a des millions d'adeptes!