Doughnut traducir francés
47 traducción paralela
- Evet. Donutun altına koydum.
- Oui, je l'ai mis sous un doughnut.
Bir doughnut deliğinde yaşıyorsun ve doughnut gittiği zaman delik kalmıyor.
Quand tu es le trou du doughnut et que le doughnut s'en va, tu disparais.
- Bana da aynından.
- Et mes céréales et mon doughnut?
- Tamam efendim. Hemen geliyor.
- Céréales et doughnut.
Hem de mükemmel sağlıklı bir yemek Hamburger, patates, kahve ve doughnut.
T'inquiète pas, quelque chose de diététique!
- Bana bir donut ver.
- Donnez-moi un doughnut.
Bir daha doughnut * almasına izin vermeyin.
Assurez-vous qu'il n'ait pas de Donuts.
Marge, canım bana bir tane çörek uzatır mısın?
Marge, chère, auriez-vous l'amabilité de me donner un doughnut?
Millet. Ward ve Van Zuylen, Doughnut Land'i gözleyeceksiniz.
Ward et Van Zuylen, postez-vous à Doughnut Land.
Doughnut yemeyi sever misin?
Ouais? Tu aimes manger des doughnuts? Ecoute, Freddy.
Bu son Doughnut'ı reaktör çekirdeğine koyup radyasyona maruz bırakıyoruz.
Ça a marché sur ma main. Attendez, c'est celle-là.
Ve donuta hakim ol!
Et dompte le doughnut.
Oraya gitmeliyiz, oturup donut ve açma yemeliyiz.
Il faut qu'on vienne ici, qu'on s'asseye devant un doughnut et un bagel.
Bir malikânede yaşıyorsun ve bana doughnut mı ısmarlayacaksın?
- et tu m'offres un sandwich.
Neden dinlenme odasında hiç doughnut yok?
- On a plus un sou.
- Evet. Yüz kişilik kahve ve doughnut olsun.
Du café et des beignets pour 100.
Hayır.Doughnut parçaları.
Juste des miettes de croissants.
Bir plan bulmak için doughnut dükkânında buluşacağız.
On se retrouve chez Dunkin'Donuts.
Hemşire kardeşlerin doughnut dükkânında bir tür darbe planı yapıyor.
Les infirmières sont allées chez Dunkin'Donuts. Elles préparent un coup d'état.
Çöreğimi almak için sabırsızlanıyorum.
J'ai hâte de manger mon doughnut!
Çöreğimden uzak dur! Kirk!
Eloigne toi de mon doughnut, Kirk!
Çörek benim!
C'est mon doughnut!
Dennison bir donut için gitmeyeceği yer yok.
Dennison irait n'importe où pour un bagel ( "Un type de doughnut" ).
Doughnut'ların bir kısmını eritir ve belki bir iki insanla konuşursunuz.
Vous pouvez essayer d'éliminer ces beignes et peut-être parler aux gens.
İşe bak, birileri bu kıza donut ( doughnut ) vermiş.
Que quelqu'un apporte un beignet à cette fille.
aldın mı? evet, şu lanet Doughnut'lardan bir tane ıslak çörek, Canter'den bir tane soğanlı simit,
- Pain au lait collant et bagel aux oignons de chez Canters.
Dosya dolabinda halka delik çantaya söyle bunu.
Dis ça au paquet de doughnut, qui se trouve dans son tiroir à dossiers. - Salut, Stacy.
Daha da önemlisi, onlara o pis pençeleri ile bir daha asla benim pürüzsüz çöreğime çökemeyeceklerini öğreteceksin.
Et plus important encore : tu vas leur apprendre à ne jamais poser leurs sales pattes sur mon doughnut.
50'lik doughnut kutusu 5.79 dolar.
50 mini-donuts, c'est 5,79 $.
Ceketini kap, tatlı çöreğini de getir.
Prend ton manteau et ton doughnut.
- Pardon! Kendine bir donat al.
Prenez un doughnut.
Bana bir çörek dükkanı çizip hamur tatlısı getirebilir misin?
Est-ce que tu peux aller à la boutique de doughnut et me prendre un beignet?
Bir çörek, çünkü sizler polissiniz.
C'est un doughnut, parce que vous êtes flics.
Yalnızca çöreği istemen yeter Scully
Demande juste le doughnut, Scully.
Peki, Amerika'da, yarı kruvasan yarı donuta deniyor.
Ok, et bien, en Amérique, c'est un moitié-croissant, moitié-doughnut.
Bütün bunlar kruvasan ve donut için mi?
Tout ça c'est pour un croissant et un doughnut?
Sokağın sağında donut dükkânı var.
Et il y a une boutique de doughnut de l'autre côté de la rue.
Neden oraya uğramadan, bir donutu alıp muhtemel hayati tehlikesi olan son 200 adımını buraya niye harcıyorsun?
Alors pourquoi vous n'allez pas là-bas pour prendre un satané doughnut, et vous épargnez les 200 marches dangereuses jusqu'ici?
Jelly Doughnut'a ve çocuklara favori Ray Jennings hikayemi anlatıyordum, bana daha karar vermediğimizi söylediler.
- Je racontais justement ma meilleure histoire de Ray Jennings à nos mangeurs de beignes, parce que... il y a une rumeur qui dit qu'on aurait pas encore décidé.
Ben, "Kendine bir donut daha alsana Albino Gorili." derdim.
"Va manger un doughnut, espèce de gorille albinos." Ah ouais?
Bize şu donut makinesini almadıklarına hâlâ inanamıyorum.
J'en reviens toujours pas que personne ne nous ait pris la machine à doughnut.
- Papa'nın siki donuta sığar mı?
Est-ce que la bite du pape peut rentrer dans un doughnut?
Kimse Olympian'a kilo alıp almadığını sormuyor. Ben iğrenç bir çörek yiyorum ve kapak oluyorum.
Personne ne demande à l'Olympien s'il a pris du poids et moi je mange un mauvais doughnut et je suis en première page.
Bir tane Doughnut kalmıştı.
Messieurs, il n'y a qu'une solution.
Doughnut sever misin Douglas?
Est-ce que tu aimes les beignets?
Ve de donatıma sperm öldürücü kattıktan sonra.
Et du spermicide sur mon doughnut.
- Doughnut Vault süper be.
Oui.