Dozer traducir francés
43 traducción paralela
- Patroni bir dozer istiyor.
- Patroni veut un camion-benne.
Burayı bir dozer şoföründen kiraladım.
Je conduis un bulldozer.
Önünde yatmam gereken bu dozer var, yoksa evimi yıkacak. Bunun dışında pek meşgul sayılmam.
Hé bien, il faut juste que je reste allongé devant ce bulldozer, ou sinon il va démollir ma maison, mais à part ça... non, pas vraiment.
Milwaukee'de dozer bile kullandım.
J'ai manié le marteau-piqueur à Milwaukee.
- Dozer kaplumbağa gibi yavaş.
- Mon Dieu. Il est hyper lent.
O dozer her şeyi çeker.
Le bulldozer peut tirer n'importe quoi.
Stan'in üstünden dozer geçmiş galiba.
Stan a rencontré un troisième type!
Tank ve abisi Dozer.
Tank et son grand frère, Dozer.
Ben ve kardeşim Dozer, % 100 eski model insanlardanız.
Mon frère et moi, on est des vrais de vrai, faits maison, à l'ancienne.
Dozer yaptı.
Dozer fait ça.
Dozer, işin bittiğinde gemiyi yayın derinliğine çıkar.
Dozer, quand t'as fini... direction palier d'émission.
Dozer?
Et Dozer?
Bull Dozer'in Dairesi 6 Eylül Pazartesi
DOMICILE DE "BULL DOZER" LUNDI 6 SEPTEMBRE
Bull Dozer gerçek sahne adım.
- Bull Dozer est mon vrai nom de scène.
Arabayı Dozer Havaalanına götüreceksin.
Emmenez cette voiture à Dozier Field.
Kes artık Dozer.
- Ça suffit, Dozer.
- Dozer neler hissettiğimi bilse senden bunu yapmanı istemezdi.
Pour mon bien, Dozer n'aurait rien dû te demander.
Benim burada olup Dozer'in olmaması Cas için haksızlık değil mi?
Cas trouve juste que Dozer soit mort?
Ama Tank ve Dozer ona inanıyordu.
Tank et Dozer le croyaient.
Kendine şunu sor, oradaki Dozer olsaydı ve onu tekrar görmen için tek şansın rıhtımı korumak olduğunu bilseydin ne yapardın?
Mais si ta seule chance de revoir Dozer était de défendre le quai, que ferais-tu?
Hafta sonu başka bir dozer daha getirtirsen 3. safhayı en geç Pazartesi gecesi bitirirsiniz.
Si tu fais venir une autre houe en fin de semaine... tu pourras engager la phase trois d'ici lundi soir. Dernier délai.
Geçen hafta ayağımın üzerinden dozer geçti.
La semaine dernière, un engin m'a roulé sur le pied.
Gördüğünüz, başçavuş gerçek ordu, eskiden dozer denirdi.
Ce qu'il se passe, sergent-major, c'est que dans la vraie armée t'as l'habitude d'être un léche-cul
Yolun üzerinde büyük bir dozer vardı.
Une pelleteuse bloquait la route.
Şu dozer mi?
Ce grappin?
Izzy, dozer kullanıyor.
C'est Izzy qui conduit un camion Tonka.
dozer gibimi.
Un manitou, quelque chose comme ça.
bir dozer herşeyi başlarına yıkar.
Un manitou ne ferait que tout faire écrouler sur eux.
Bir dozer bulmuş.
Elle nous a eu un cric.
Dozer'i kimin kullandığını nereden bilebilirim ki?
Je ne sais pas qui a déplacé le bulldozer.
Buldozeriniz, bir zorba-dozer!
Votre bulldozer est un outil de terreur!
Tıpkı dozer geldiği zamanki gibi.
Comme quand le bulldozer est arrivé.
O dozer senelerdir aklıma gelmemişti.
Je n'avais plus pensé à ça depuis des années.
O dozer çiftliği yıktığı zaman babam gözlerime bakamadı.
Quand ce bulldozer a détruit la ferme. Papa ne pouvait pas me regarder en face.
Dozer!
Dozer!
Bunlar Dozer-padler.
Des Dozer-Pad.
Doer-padini üzerinden ayırma.
Garde ce Dozer-Pad avec toi à chaque instants.
Dozer-pad'e göre son 90 saniyedir 4 tane iş arkadaşın senin masanın etrafında.
Selon votre Dozer-Pad, quatre de vos collègues sont venus à votre bureau ces 90 dernières secondes.
Dozer operatörü onları araziyi düzlerken bulmuş.
Le conducteur du bulldozer applanissait la zone quand il les a trouvés.
Bay Dent... eğer bu dozer üzerinizden geçse, ne kadar zarar görür, biliyor musunuz?
- M. Accroc... - Oui?
Peki, Bay Dozer!
Hé, M. Dozer!
Paletli dozer mi?
Des pelleteuses?