Doğuya traducir francés
1,249 traducción paralela
- Onun için en iyisi doğuya git.
- Va vers l'est.
- Doğuya mı?
- L'est?
"Şuradaki doğuya bakan tepede yürüyor çiğlerin üzerinde."
"s'avance, escortée de rosée, sur la crête des collines d'Orient."
Doğuya bakıyor musun?
Vous êtes face à l'est?
Doğuya bakıyorum.
Face à l'est.
Ve 1919 sonbaharında, doğuya, bilinmeze doğru 5000 kilometrelik yolculuğa başlamak için Kuzey Pasifik trenine bindim.
À l'automne 1919, je pris donc le Northern Pacific... pour un voyage de 4500 km vers l'inconnu.
Gray Road'da doğuya giden başıbozuk bir suçluya rastladık.
On est tombè sur un bolide se dirigeant vers l'est sur Gray Road.
Parsons şafakta doğuya giden üç kişi görmüş.
Tôt ce matin, Parsons a vu trois hommes qui chevauchaient vers l'est.
Silky'le Faith doğuya gider gibi yaptı.
Silky et Faith sont parties vers l'est, deux adjoints les suivent.
Doğuya doğru gidiyorlar, 1 1 km mesafe var aramızda.
On les a trouvés. Se dirigeant vers l'est, dix kilomètres plus loin.
Kesinlikle doğuya dikkat etmeliyiz.
Une fois l'équilibre du pouvoir établi ici en Europe... nous devons certainement tourner notre attention vers l'Est.
Bu vadi sadece doğuya açılıyor.
Cette vallée donne à l'est.
Tamam Rudy, doğuya sokağın yukarısına ilerliyor.
Rudy, il a pris le passage.
Doğuya doğru ilerliyor!
Il la traverse.
Picasso'ya doğru doğuya gidiyor!
Il va à l'est vers le Picasso!
Güneye ve doğuya hareket edelim, onları Lincoln'le aralarında yakalayıp.. yüksek bir yer bulalım ve... bize saldırmak zorunda kalsınlar.
Prenez par le sud et l'est, placez-vous entre eux et Lincoln, trouvez une hauteur et ils devront nous attaquer.
Biz doğuya gidiyorduk.
Certains au Nord.
Doğuya sürüklenip, Altoonaya yağacak.
Ca va aller tout droit sur Altoona.
Güneyden gelen nemli hava gündüz doğuya geçecek.
Une zone d'humidité remonte du sud... A midi, elle se dirigera vers l'est.
Doğuya gidiyorum.
Je vais à l'Est.
Numarayı bilmiyorum, ama batıdan doğuya gidiyordu. - Semtin öteki ucuna gidiyordu.
Je sais pas mais je sais qu'il allait d'Ouest en Est... donc ça devait être un bus transversal.
Doğuya ve batıya bakan ezilmiş parmakların var. Ve dikkat etmediğin zaman ördek gibi yürüyorsun.
Ils sont noueux, tendus est-ouest et vous marchey en canard quand vous ne faites pas attention.
Sakın Doğuya gitmeyin.
N'allez pas à l'Est, ça c'est sûr.
Hey, Pearl Jam doğuya özgü bir çeşit seks değil mi?
Dis, Pearl Jam, ce ne serait pas un truc genre sexe à l'oriental?
Tren yolundan doğuya yönelmiştik.
Notre point de chute était à l'est et là, on est plein ouest.
Sonra doğuya gitmemiz gerekirken gitmiyoruz.
Puis on devait se diriger à l'est, plein est.
Ateş başladığında doğuya Meksika sınırına doğru gitmeniz iyi olur.
Quand le tir commencera, filez à l'Est vers le Nouveau Mexique.
Orta doğuya gittin mi hiç?
Vous êtes allé au Moyen-Orient?
Sırasıyla doğuya batıya
Relâchez-le! Regardez ça!
Bulunduğunuz yerden beş kilometre doğuya doğru.
À 5 km plein est de votre position.
Doğuya doğru gidersek karides bulacağımızı hissediyorum.
J'ai le sentiment que si on met le cap vers l'est, on va trouver des crevettes. Alors, vire à gauche. - Vire à gauche.
En son / - 71'in Chester çıkışından doğuya doğru ilerlerken görüldü.
Aperççue roulant vers l'est sur la nationale 71.
Dedektif Gracey ve tüm birimler... şüphelinin ailesi doğuya, Calverton'a yöneldi.
Ici Gracey, la suspecte roule vers l'Est, sur Calverton.
Doğuya Calverton'a.
direction Est, sur Calverton.
Doğuya gelip bize saldırmayı planlıyorsa...
S'il projette de nous attaquer...
Güney doğuya sınırlama ışını koy.
Installez un rayon d'isolement au sud-est.
Yüksek basınç bölgeleri doğuya kaydı.
L'anticyclone s'est déplacé vers l'est.
Biz batıdan doğuya yolculuk yaptık, batıdan doğuya seyahat edenlerde... görülen geçici uyumsuzluk, sadece ters yönde oluşur.
Nous voyagions de l'ouest vers l'est. Le décalage horaire devrait être dans l'autre sens.
- Doğuya doğru... zaman yırtığından uçtuğumuzda, zamanda geçmişe doğru... yaklaşık 15 dakika geri gittik.
- En traversant la brèche vers l'est, on est remontés dans le temps d'environ 15 minutes. Vous vous souvenez?
Bu ekibi dağıtalım. Şayet herhangi biriniz... sonraki uçuşla doğuya gitmek istemiyorsa.
A moins que quelqu'un ne veuille prendre un vol vers l'est.
Doğuya, 135. sokağa doğru.
À l'est, vers la 135ème rue.
lKarşıya geçmek üzere bekliyordum. Doğuya gidecektim.
J'attendais pour traverser la rue vers l'est.
Arkamda havalanan uçaklar, krizin başlangıcından beri Kafkas bölgesinin yakınlarında görev yapıyor. Kafkaslar da başlayan kriz, uzak doğuya yayıldı ve bu Küba füze krizinden beri nükleer felakete en çok yaklaştığımız an sayılabilir.
Ces avions français ont été déployés ici dès le début de la crise qui a éclaté dans le Caucase, s'est étendue à l'Est, et pourrait devenir le pire blocus depuis la crise des missiles à Cuba.
Ama sanki doğuya gidiyormuşuz gibi.
Mais tu vas à l'est...
Kuzeye, güneye, batıya ve doğuya
- Nord, sud, ouest, est.
Doğuya gitmek isteyeceğimi mi zannettin?
Pourquoi supposer que j'allais vers l'est?
Nina, sence Annie'nin tekrar doğuya tayini çıkmamıştır, değil mi? Hayır tatlım.
- Annie n'est pas mutée, au moins?
Gözlük takmak için mazeret olarak doğuya doğru oturur.
Elle, face au soleil pour garder ses lunettes.
105'ten doğuya doğru geliyor. 110'a yaklaşıyor.
Le véhicule est sur la 105, direction est, vers l'échangeur de la 110.
Şüpheli, Sycamore Caddesinden doğuya doğru yöneldi.
Suspect se dirige vers l'est.
Doğuya gider.
Vers l'est.