Duruyorum traducir francés
3,035 traducción paralela
Ha siktir. Zor duruyorum.
Putain... je ne suis plus vraiment là.
Saatlerdir aynı yerde dolanıp duruyorum.
On s'y prend mal, ça fait une heure qu'on tourne en rond.
Boş yere bekleyip duruyorum.
J'attends car que je tiens toujours à elle.
Ben de öyle deyip duruyorum.
Je le lui dis tout le temps.
- Bu odada duruyorum, değil mi?
Je suis devant vous. Et alors?
Ben de hiçbir şey yapmadan üç saat sokakta duruyorum.
Alors, j'ai trois heures à errer dans les rues. Ne rien foutre.
Evimize giren o adamı düşünüp duruyorum.
Je pense sans cesse au type a l'intérieur de la maison.
Dinle, ahbap, sana söyleyip duruyorum Parker adında birini tanımıyorum, tamam mı?
Je vais encore te le répéter, je ne connais pas de Parker, d'accord?
Bilemiyorum ama şunu bilmelisiniz ki birkaç yıldır bu işlerden uzak duruyorum.
J'ai coupé avec ce milieu depuis quelques années.
Her gün içip duruyorum. Ama biz arkadaşız.
J'en bois tous les jours... mais nous sommes amis.
Sana söyleyip duruyorum, biz birlikte büyümedik.
Je n'arrête pas de te le dire, nous n'avons pas grandi ensemble.
Sana söyleyip duruyorum.
J'arrête pas de vous le dire.
Bana aldırmayın. Sadece ortalıkta dolaşıp, duruyorum.
Faites pas attention à moi, je me balade.
Terasın kenarında duruyorum, bir kez daha bu harika manzaraya imreniyorum.
Je suis au bord de la terrasse, une fois de plus... pour admirer cette vue.
İşte kapıda duruyorum ve çalıyorum.
Regardez je suis à la porte et je frappe.
İşte kapıda duruyorum ve çalıyorum.
Regardez je suis... à la porte et je frappe.
Ben ne güne duruyorum?
Je suis là pour toi.
Stajerlerle birlikte ortak alanda duruyorum
Je travail en espace commun, avec les stagiaires.
Dik duruyorum... eğer demek istediğin buysa.
Je suis à la verticale... si c'est ce que vous voulez dire.
Toplarımı kaybedip duruyorum.
Je perds tous mes bijoux.
- Evet, haklısın. Yok çünkü çünkü burada dönen üç yollu senaryoyu kafamda çevirip duruyorum.
C'est vrai, tu as raison, parce que dans ma tête, j'ai ce tout ce scénario concernant ce plan à trois qui se passe ici...
Çay yapıp duruyorum ama kimsenin içtiği yok.
Je continue à en faire mais personne le boit.
Lola, Gotham Vista Hotel'in dışarısında duruyorum kongre üyesi Hector Alejandro Noches 40. kata çıkıp, Corto Maltese'ye tam nükleer atak yapılmasını talep ediyor.
Lola, je me trouve devant le Gotham Vista Hotel où le député Hector Alejandro Noches est monté sur la corniche du 40e étage et réclame une frappe nucléaire contre Corto Maltese.
Burada iki bacağım da kırık duruyorum ve sen hala benden o çekirdekleri almamı mı istiyorsun? !
Je suis là avec mes jambes cassées, et tu me demandes quand même de récupérer ces pépins?
Şekerden uzak duruyorum. Birden kestim.
Je me tiens loin du sucre, de la dinde froide.
Dostum, numaranı çevirip duruyorum!
Mec, j'ai pas arrêté de t'appeler!
Arkamda yüklü kasayla geçidi geçebilmek için dolanıp duruyorum.
Je sillonne cette route avec ma cargaison pour passer le col.
Şu anda karşında silahsız bir şekilde duruyorum eğer oğlun geri gelecekse, o zaman öldür beni.
Je me tiens ici, sans armes, tuez-moi si c'est ce que fait votre fils.
* Duruyorum tam kenarda * * Mükemmel buradan manzara *
l'm standin'on the edge the view from here is pretty
Duruyorum Kilimanjaro'nun doruklarında. Ve seninle vale, hazırım havalanmaya.
l'm high as Kilimanjaro and with you, Jack, l'm ready for flight, yes
* Kendi ayaklarımın üstünde duruyorum, ve bir oyun değil artık bu * * Garip bir rüzgâr esiyor *
l'm here on my own and it s not a game and a strange wind is blowing
Bu soruyu kendime sorup duruyorum.
C'est la question que je ne cesse de me poser.
Janet diyecektim. Unutup duruyorum.
Janet, j'avais oublié.
Bak, ben sadece bir kurtum, bir succubus'un önünde duruyorum, ve ona soruyorum...
Écoute, je suis juste un loup, se tenant devant une succube, lui demandant...
-... önünde duruyorum.
-... devant une succube.
Pardon ya, bir tımarhanede uyanacağımı düşünüp duruyorum da.
Désolé, je continue juste de penser que je vais me réveiller dans un asile de fous.
Neden seninle karşılaşıp duruyorum?
Pourquoi je continue de te rencontrer!
- Seninle karşılaşıp duruyorum derken ne demek istedin?
Que voulais-tu dire quand tu dis que tu continues de me rencontrer?
Bir ofis binasının önünde duruyorum.
Je me tiens devant des bureaux.
Ağlamayacağım asla Duruyorum işte burada
Vous ne me verrez jamais pleurer Je suis ici
Tam arkanda duruyorum.
Je suis juste derrière toi.
Onunla konuşup duruyorum, böylece onu beyaz ışıktan uzak tutuyorum.
J'ai juste continué de parler, pour le garder éloigné de la lumière blanche.
Tam olarak, Chavo'nun bir kancık gibi korkudan altına işediği çalılıkların 200 metre uzağında duruyorum.
Je suis actuellement à moins de 200 mètres du lieu où, Chavo ici présent, s'est recroquevillé comme une mauviette.
On yıldır modern tıptan uzak duruyorum.
Euh, j'ai tourné le dos à la médecine moderne depuis dix ans.
Berbat. 5 saatlik uykuyla duruyorum.
J'ai plus de tête, j'ai dormi 5 heures.
Arayıp duruyorum ama ulaşamıyorum.
J'ai appelé et appelé, et rien.
Her neyse, etrafıma bakıp duruyorum çünkü işimizin bitmediğini biliyorum. Ama galonlar da yavaşça akıyor.
Quoi qu'il en soit, donc je cherche tout autour, parce que je sais que nous ne avons pas fini, mais les gallons sont juste cochant lentement.
Tweet atıp duruyorum.
Je n'ai pas arrêté de tweeter.
On milyon dolarım varmış gibi mi duruyorum?
Est-ce que j'ai l'air d'être assis sur 10 millions de dollars?
İşte bu yüzden hastanelerden uzak duruyorum.
Voilà pourquoi j'évite les hôpitaux
Duruyorum Kilimanjaro'nun doruklarında. Ve seninle vale, hazırım havalanmaya. Yatırıyorum bütün paramı geleceğe...
l'm high as Kilimanjaro and with you, Jack, l'm ready for flight yeah, l'm laying odds on tomorrow so let s start tomorrow tonight let s start tomorrow tonight.