English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ D ] / Düşünmüştüm ki

Düşünmüştüm ki traducir francés

569 traducción paralela
Ben düşünmüştüm ki...
En fait, j'ai...
Tanrım, düşünmüştüm ki...
Je pensais que...
Düşünmüştüm ki, belki 60 adamın horultusunu dinlemektense bir akşam bir kızla beraber olmak istersin.
T'as peut-être envie de sortir avec une poule, plutôt que d'écouter ronfler 60 mecs dans un dortoir.
Düşünmüştüm ki ben... Saçmalık, saçmalık.
C'est drôle, il m'a semblé voir...
Beni istiyorsun sanmıştım. - Beni öptüğünde düşünmüştüm ki...
J'ai cru que tu voulais de moi.
Hiç anlayamıyorum, düşünmüştüm ki...
Qu'y a-t-il? Je pensais...
- Düşünmüştüm ki... - Sonny, bunlar önemsiz serseriler.
Ce sont des petites frappes.
O yüzden ben de düşünmüştüm ki...
Alors, j'ai pensé que...
Düşünmüştüm ki...
Et je...
Hayır efendim, fakat düşünmüştüm ki...
Non, monsieur, mais j'ai cru que...
Bunu ummuyordum. Sadece düşünmüştüm ki -
Je croyais que nous pouvions...
- Ben düşünmüştüm ki...
- Oh, je pensais...
Bu nedenle düşünmüştüm ki... Oh, hayır! Bu haddini aşıyor.
Alors... ça va trop loin.
Sadece düşünmüştüm ki, belki patronuna sorarsan...
Mais, peut-être que tu pourrais demander au propriétaire du...
Öylesine yalnızdın ki! Ben de düşünmüştüm ki...
Tu étais si seul.
Düşünmüştüm ki... belki bundan sonra isteyeceği şeyi elde edebilirdi.
J'espérais qu'il pourrait enfin obtenir ce qu'il voudrait.
Düşünmüştüm ki herkes burada toplandığına göre -
Nous étions ici et j'ai pensé que...
Düşünmüştüm ki, herkesin iyiliği için -
Je pensais que...
Düşünmüştüm ki, anma töreni yaptığımız böyle bir günde...
Je pensais que le jour de l'office... Que pensiez-vous?
Ve düşünmüştüm ki sen bir şeyler olacaktın.
- Je pensais que tu avais plus d'ambition.
Düşünmüştüm ki...
Je ne sais pas. J'ai pensé que vous...
Daha erken ama ben düşünmüştüm ki belki de...
Il est tôt, mais j'ai pensé que...
Düşünmüştüm ki...
Mais, je ne...
Şey, düşünmüştüm ki... Şey, seni daha çok görmek isterim.
J'aurais aimé vous connaît re plus en détail.
Ben düşünmüştüm ki... askerlik hakkında neler hissettiğini bildiğimden ve Po-Han'ı eğittiğin...
Avec ce que vous pensez de l'armée, et votre attitude envers Po-han...
Düşünmüştüm ki bu mahkeme adaleti istiyor...
Je croyais qu'il s'intéressait à la justice!
- Düşünmüştüm ki siz...
- Je croyais que vous...
- Özür dilerim, düşünmüştüm ki...
- Excusez-moi, je pensais...
Düşünmüştüm ki, açtıklarında ben...
Je croyais que le visage débandé, je pourrais...
Düşünmüştüm ki...
J'ai supposé...
Düşünmüştüm ki biz ikimiz ya da üçümüz
J'espérais que nous deux.. ou nous trois.. - Incidemment, où est Stéphane?
Ben de düşünmüştüm ki, eğer iki insan birbirini seviyorsa...
Je pensais que quand on s'aime...
Pekala, eğer sen yapamıyorsan. Sadece düşünmüştüm ki... Şey, henüz senden söz etmedik.
Je me disais qu'on n'avait pas encore parlé de vous.
Düşünmüştüm ki...
Je pensais que vous...
Sonunda biraz olsun rahatlamak için biraz vakit bulduğumu düşünmüştüm ki Rauch'un gönderdiği şu meşhur mektup saplantıdan da daha beter bir hal aldı.
Je pensais qu'on trouverait le temps de se reposer... sachant que la lettre de Rauch venait d'une excentrique.
- Üzgünüm, düşünmüştüm ki... Köpekbalığı yakalandı demiştin.
- Excuse-moi, mais... je croyais qu'on l'avait attrapé.
Ben düşünmüştüm ki...
Je pensais...
İntihara kalkışmadan evvel bile birşeylerin ters gittiğinin farkındaydım. Ama düşünmüştüm ki- -
Ça n'allait pas avant qu'il tente de se tuer mais je pensais...
Bir zamanlar babanla tekrar bir araya gelebileceğimizi düşünmüştüm fakat görüyorum ki bu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek.
J'avais cru que ton père et moi, nous pourrions nous retrouver. Mais ce ne sera jamais possible.
Spor malzemeleri konusunda o kadar aptalım ki. Geoff'la konuşup, bir tane sipariş vermesini istemeyi düşünmüştüm.
Mais n'y connaissant strictement rien, j'avais pensé à Geoff.
Ben de benimkini öyle düşünmüştüm. Şimdi biliyorum ki bunlar sadece bir kavgaymış.
Je l'ai cru pour moi aussi... mais je sais maintenant que ce n'était qu'une dispute.
Market o kadar kalabalıktı ki, sıranın bana gelmeyeceğini düşünmüştüm.
- Qui? - Un ami d'Alex, Je lui fais du thé, juste un peu d'eau chaude.
Sadece düşünmüştüm ki -
- Je croyais...
Düşünmüştüm ki, sen...
Mais elle les voit étant enfants.
- Düşünmüştüm ki...
J'aurais aimé parler du bon vieux temps.
Bilmem ki... Onu benim için saklarsın diye düşünmüştüm.
J'aimerais que tu le gardes, va savoir pourquoi.
Üniversiteden Profesör Brinati'yi düşünmüştüm, ama ne yazık ki, Brinati'nin sabah dersi var.
Avec le Professeur Brinati, Peut-être... Mais le matin, il a cours.
Seni ele geçirdiklerini düşünmüştüm. Sanmıştım ki..
Oh, je pensais qu'ils t'avaient eu.
Sadece düşünmüştüm ki...
Je me disais...
- Tabii ki endişelendim! - Ben de öyle düşünmüştüm.
Oh, bien sûr que oui!
Ben düşünmüştüm ki...
Je pensais juste...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]