Düşünsenize traducir francés
517 traducción paralela
Üstelik bileti almak da istememiştim... Bir düşünsenize bunu!
Et dire que je ne voulais pas acheter de billet.
Düşünsenize, bu araba önümüzdeki 6 ay boyunca sizin eviniz olacak.
- De rien. Pensez. Ce chariot sera votre foyer pour les six prochains mois.
Bu iki yanımızı birbirinden ayırabilirsek... düşünsenize içimizdeki iyi ne kadar özgür olurdu.
Si les deux moi pouvaient être séparés l'un de l'autre, le bien en nous serait beaucoup plus libre.
Gemiyi karşılamaya bile zamanı olmadı, düşünsenize.
- Il n'a pas encore vu sa fiancée.
Düşünsenize, bunca zaman koridorun öbür tarafında oturuyormuşsunuz.
Quand je pense que nous habitons l'un en face de l'autre!
Bir düşünsenize.
Ça alors!
- Düşünsenize.
- Pensez-y.
Yarın burada olacak. Bir düşünsenize Profesör. Dinozor iskeletini tamamlamak için ihtiyacımız olan son kemik.
Professeur, le seul os qui manquait à notre brontosaure :
Bunun gibi bir otelde yataklar nasıl olur düşünsenize.
Vous imaginez la taille des lits?
Düşünsenize, hayatımın önemli bir bölümü düdükler arasında geçmiş.
Une grande partie de ma vie, gaspillée.
Oh, Düşünsenize!
Quand on y pense.
Düşünsenize, perili bir şato, rutubetli duvarlar, zincir sesleri...
Un château hanté. Murailles suintantes, bruits..
Düşünsenize, milli güvenliğimiz için ne büyük tehlike!
Cela nuirait à la sécurité du pays!
Bunun kocamın başına geldiğini düşünsenize. - Olabilirdi.
Si cela arrivait à mon mari?
Biraz daha makul olamaz mısınız? Üzerimizde oluşturduğunuz endişeyi düşünsenize.
Pourquoi ne pas être plus agréables et envisager l'inquiétude que vous nous avez causée?
Düşünsenize, 3 ay yoklar.
Ils vont partir trois mois.
Düşünsenize, bir yerlerde küçük bir eve yerleşeceğiz ve çocuklarımızı yetiştirip hiçbir şey için şüphelenmemize gerek olmayacak.
Imaginez un peu ça : Pouvoir s'installer dans une petite maison et élever ses enfants sans jamais avoir de doutes.
Düşünsenize... İki kadın uçurumun kenarında boğuşuyor.
Imaginez, ces deux femmes se battant sur la falaise...
Böyle bir mimariyi düşünsenize, burada, Afrika'da.
Une architecture pareille, au beau milieu de l'Afrique!
Yaptıklarını bir düşünsenize. İki hafta içinde evi terk etti, işi tasfiye etti ve onunla evlendi.
Il lui a déjà fait abandonner son foyer et sa famille, vendre son affaire et l'épouser en 2 semaines.
Düşünsenize.
Voyez-vous ça!
Düşünsenize, ne kadar kötü değil mi?
N'est-ce pas terrible?
Fotoğrafçının flaşı patlayınca ödüm koptu. Resmimin çekildiğini düşünsenize.
J'ai fait un bond quand ils m'ont tiré le portrait!
Bir düşünsenize, herkes çıplak gibi göründü.
A la réflexion tout le monde avait l'air un peu déshabillé.
Ama içerideki o adamı düşünsenize, yedi koca gün!
Mais ce type là... dans sept jours.....
Beni bir düşünsenize, İngiliz kılıçları ve kalkanlarıyla onca insanın arasında.
Regardez - moi, avec une épée et un bouclier anglais.
Düşünsenize ; emekli aylığı köpeğini beslemeye bile yetmiyor.
Imaginez : sa retraite ne suffit même pas à nourrir son chien.
Düşünsenize!
Quelle histoire.
Düşünsenize, bir insanın, tam ölüm anında uğradığı şaşkınlığın şeklini göreceksiniz.
- Venez, vous verrez la forme de cet homme, à l'instant où la mort l'a surpris.
Düşünsenize.
Réfléchissez-y.
Düşünsenize, ikisi birlikte intihar etmiş.
Ils se sont suicidés ensemble.
Düşünsenize! Bu ev ne kadar ihtişamlıydı, şimdi ne hale geldi!
Une Maison aussi puissante... anéantie de cette façon!
Rahibeyle kalan bir erkek düşünsenize.
Imaginez un homme chez une prêtresse!
Düşünsenize.
Vous êtes sains et saufs!
Düşünsenize. Bir at ele geçirmişler! Bu, birşey sayılmaz mı?
Et vous, vous avez réussi à prendre un cheval à ces brigands!
O şartlarda böyle bir iş yapmaya zorlandığınızı düşünsenize.
Etre forcés à travailler, dans l'état où ils doivent être!
Yani dolar. Düşünsenize.
Enfin, "dollars", par semaine.
Düşünsenize bir şişe parfümün karşılığında 12 muz geliyor.
En échange d'un flacon de parfum, on obtient douze bananes.
Tüm ağaçların kitap basmak için katledildiğini düşünsenize.
Pense à tous ces arbres abattus pour imprimer des livres.
Her gün birinin ayı öldürmek için çaba sarf ettiğini düşünsenize...
Tu te rends compte s'il fallait essayer de tuer la lune?
Bir düşünsenize, beni...
Amoureux, moi!
Nora'nın, kör kadını hayalet sandığı anda elinde silah olduğunu bir düşünsenize.
Qu'aurait fait Nora quand elle a pris l'aveugle pour un fantôme?
Biliyor musunuz doktor bu masadaki dantel parçasının Belçika'da kör rahibelerce yapıldığını söylemişti. Düşünsenize!
Il prétendait que cette dentelle... était faite par des religieuses aveugles en Belgique.
Düşünsenize, istediğim bir şeyi tekrar yapabileceğim.
Vous imaginez! Pouvoir de nouveau faire... une chose qui me plaise.
Düşünsenize, şimdiye dek buraya hiç çıkmamıştım.
Je n'y étais jamais venue.
Siz söyleyin ya benim gibi kızlar olmasaydı? Nasıl olurdu bir düşünsenize!
Si toutes les filles dans mon cas devaient en finir!
Düşünsenize.
Vous vous rendez compte?
- Bunu keşfetmek çok güzel olur. Düşünsenize.
On ne peut pas manquer ça, pensez donc :
Düşünsenize!
Imaginez!
Bütün o ağırlığı düşünsenize?
Calculez son poids!
Düşünsenize.
Pensez!
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşünmüyorum 81
düşüneceğim 105
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşünmüyorum 81
düşüneceğim 105
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünemiyorum 69
düşünceli 20
düşünürüm 38
düşünme 63
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmem lazım 60
düşününce 41
düşünmeliyim 39
düşünüyorum ki 20
düşünceli 20
düşünürüm 38
düşünme 63
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmem lazım 60
düşününce 41
düşünmeliyim 39
düşünüyorum ki 20
düşünüyordum 129
düşünüyor musun 27
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47
düşünüyor musun 27
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47