English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ E ] / Eksik

Eksik traducir francés

5,840 traducción paralela
Öyle biri ki, eksik malzemeyi tamamlasın.
Quelqu'un pour amener le, euh... l'ingrédient manquant.
Ama gerçekleştireceğim ayinde eksik olan malzeme atan bir kalp.
Mais le rituel que je dois réaliser nécessite un coeur encore palpitant.
Haşhaş sütü eksik bile olsa adamım, 1-900-Rockyıldızı'dır benim adım.
Même sans mon café au lait de chanvre, je suis une rockstar.
Ama bu kolay hayatına rağmen Dominic sürekli bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordu.
Mais malgré sa vie facile, Dominic avait toujours l'impression que quelque chose manquait.
Hayır, şöyle bir 100 kadar, iki eksik iki fazla olabilir.
Non! C'est... il y en a eu plus de 2 mais moins de 100.
Ne eksik, ne fazla, Kral Horik.
Ni plus, ni moins, roi Horik.
Bir saniye, bu fotoğrafın eksik olan kısmı Trevor'un kaldığı o karavandaydı.
Le coin manquant de cette photo était dans la roulotte où Trevor vivait.
Eksik olan biliminiz, Dr. Leekie.
C'est votre science manquante.
Eksik olma.
Merci
ISIS'in çevresinde ceset eksik olmazdı.
Il ne manquait pas de cadavres à l'ISIS!
Bir Rocco eksik veya fazla...
Plus ou moins - -
Tek eksik, köpek.
Il ne manque que le chien.
MBA'de ne eksik var?
Pourquoi pas les MBA?
Walsh kapıya dayanmış, kocasına bir şeyler söyleyip aniden ateş açmış. Bu sefer bir şeyler eksik.
Walsh est venu à la porte, a dit quelque chose à son mari puis il lui a juste tiré dessus.
Eksik oyuncuyla tadı çıkmaz.
C'est moins drôle avec un joueur en moins.
- Bir kart eksik.
- Il manque une carte.
Bunun için de eksik olmayın.
Merci beaucoup pour cela.
Tam bir iskelet bulduğunu düşünüp eksik kemikleri karaborsadan aldığını düşünüyorsun.
Il aurait prétendu avoir trouvé un squelette complet puis acheté les parties manquantes au marché noir.
Evet, olayların öyle göründüğünü biliyorum ama hâlâ eksik parçalar var.
Ok, je suis d'accord, ça ressemble à ça mais il nous manque encore des pièces.
Eksik beslenme bunlarda huysuzluk yapıyor.
Le manque de nourriture les fait toute stresser.
Eminim basketbol oyuncusu eksik olduğu için babası tarafından kullanılarak basketbol oyuncusu olamaya çalıştırılan gey ve annesi lezbiyen olan tek kişi ben değilimdir.
Je suis sûr de ne pas être le premier homme gay dont le père essaye de l'utiliser pour recruter un joueur de basket dont la mère est lesbienne.
Yani muhtemelen eksik bir sahne var ya da gizlemeye çalıştıkları bir şey diyebiliriz.
Si elle est clean, les gens diront que je l'ai inventé. Je pense que c'était son plan tout ce temps : elle m'a battu.
Eksik olan 4 milyon doları anlamayacağımı mı düşündün?
Tu pensais que j'allais pas m'en rendre compte à propos des $ 4 million manquants?
- Peki ya eksik plaka?
Et les plaques?
Ama sayıları eksik.
Les seaux en moins.
Sağ beşinci distal falanks,.. ... sol medial, orta küneyform ve,.. ... ve sağ dizkapağı eksik.
Il nous manque la 5ème phalange distale droite, la médiane gauche et les os cunéiformes intermédiaires, ainsi que la rotule gauche.
- Kafatasının kalıbını çıkaracağım. Böylece kafatasının eksik kısımlarını yeniden oluşturabileceğiz.
Fera un moule de la plaque osseuse crânienne, pour qu'on puisse remplacer la partie manquante du crâne...
O zamana dek eksik kısımların üzeri örtülecek.
Qui sera recouverte à l'aide d'un rabat pour le moment.
Bir yanım eksik gibi.
Je, euh... Je sens qu'une part de moi est manquante, tu vois?
Bu gizemli eksik bileşen yıldızların kendisinden yaklaşık 50 kat daha ağır olmalıydı.
Ce mystérieux élément manquant devrait peser environ 50 fois autant que les étoiles elles-mêmes.
Tuhaf gelebilir ama odalarınızdan banyo perdesi eksik olan var mı?
Ça peut sembler étrange mais y a-t-il une chambre où il manque un rideau de douche?
Savunman eksik! Bir adamı bile durduramazken saldırıyı nasıl engelleyebiliriz?
Comment stopper une attaque si on ne sait pas arrêter un homme?
Ne bir kuruş fazla, ne bir kuruş eksik.
Pas un sous de moins, pas un sous de plus.
Bir eksik.
Il en manque un.
Bir kişinin eksik olduğunu duydum.
J'ai entendu dire que vous étiez à cour de joueur.
Her gece yatma vakti geldiğinde..... hep aynı hikaye olurdu, bir uyku tulumu eksik.
Et chaque soir, lorsqu'il était temps de dormir, c'était toujours la même chose, nous étions à deux dans ce sac de couchage.
Çünkü benim içimde eksik olan bir şey vardı.
Parce que j'avais pas ce qu'il fallait en moi.
Senin içinde eksik olan bir şey yok.
Vous avez tout ce qu'il faut en vous.
- Bir eksik dışında.
Avec une omission importante.
Müdür onu çalıştırarak risk aldığını söylüyor çünkü kız eksik çalışma geçmişi olan bir bağımlı ve son 3 gün işe gelmeyince de adam yeniden kullanmaya başladığını düşünmüş.
Le directeur a dit qu'il a pris un risque en l'embauchant parce que c'est une ancienne toxico avec un CV un peu limite et comme elle n'est pas venue au boulot ces 3 derniers jours, il a pensé qu'elle avait replongé.
Birkaç parçası eksik ama hala ateş ediliyor.
Il manque quelques pièces, mais... ça tire toujours.
Bu basamağın döşemeleri çıkıyor, bir altındakinde birkaç çivi eksik.
Le plancher devra être vérifié sur cette marche. Quelques clous sur celui-ci dessous.
Judith benimle nişanlı olarak uyanırsa mı daha çok üzülür yoksa bir parmağı eksik uyanırsa mı?
Tu crois que Judith sera encore plus énervée, de se réveiller et de découvrir qu'elle est fiancée avec moi, ou de se réveiller et de se rendre compte qu'il lui manque un doigt?
Ama kâr yapmak için gereken cesaret, akıl ve liderlik eksik onlarda.
mais il leur manque le cerveau, la capacité à diriger, Les jonduras pour augmenter les profits.
- Eksik parmağın.
Il vous manque un doigt.
Detaylar eksik.
Les détails sont flous.
- Eksik olma dostum.
Merci mec.
Bu türbin kanatlarının gümrük muayenesi eksik.
Nous n'avons pas le dédouanement pour ces lames de turbine.
Eksik olma...
Merci.
Bir takım arkadaşımız eksik.
Il manque une partenaire.
İşte eksik olan kısım.
La façon dont il s'est battu après qu'il a perdu l'usage de ses jambes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]