Elvin traducir francés
51 traducción paralela
Sonuçta onlar Alvinin annesiyle babası. yani mecburuz.
Ce sont les parents d'Elvin, donc c'est une obligation.
— İğrenç bir şey ahbap!
As-tu dit bonjour à cousin Elvin?
Eric, kuzenin Elvin'e bir süre bakmanı isteyeceğim.
Eric, occupe-toi de ton cousin Elvin, un petit moment.
— Kuzen Elvin'e bakmak istemiyorum.
Je veux pas m'occuper de lui.
Kahretsin, sessiz ol Elvin!
Bordel, tais-toi!
Kapa çeneni Elvin.
Ta gueule!
Hayır Elvin, kötü Elvin!
Non, Elvin, vilain Elvin.
Adım Elvin Williams.
Elvin Williams.
Ya şarkı söylersiniz ya da sizi tutuklarız, Elvin ve Ellie.
Soit vous chantez, soit on vous arrête.
İyi günler, Elvin.
Bonjour. Elvin.
Heceleme ustası Elvin Cavanaugh ketum biridir, ama bu turdan sonra bir basın toplantısı düzenleyeceğini bildirdi.
Le maître de jeu Elvin Cavanaugh est discret mais il a demandé une conférence de presse après ce tour.
İşte Elvin Cavanaugh, en büyük heceleme şampiyonu.
C'est Elvin Cavanaugh, le champion d'orthographe.
Perdenin arkasındaki adam olan Elvin Cavanaugh'dan gelen özel bir istekle yayınımıza devam ediyoruz. Tam bulunduğumuz bu yerde yarışmayla ilgili bir basın toplantısı düzenleyecek.
Nous continuons à cause de la requête d'Elvin Cavanaugh, l'homme de l'ombre qui veut une conférence de presse à ce niveau de la compétition.
Elvin Cavanaugh'u kimin öldürdüğünü biliyorum.
Je sais qui a tué Elvin Cavanaugh.
Bak Elvin'e biraz beklemesi gerekeceğini söyle.
Écoutez, dites à Elvin qu'il va devoir attendre un peu.
Elvin.
Elvin.
Lanet olsun, Elvin, bir ortağı da mı var?
Bordel, Elvin. Un second tireur?
Git burdan, Elvin.
Reste pas là, Elvin.
Dave Holland ve Elvin Jones çalıyor.
Dave Holland et Elvin Jones.
Elvin'i bulamıyorum. Her yere baktım.
Je ne trouve pas Elvin.
Bak sana ne diyeceğim, sen o tarafa ben de bu tarafa gideyim.
- Elvin! Bon, vous allez de ce côté et moi je vais par là.
Eğer Elvin ile yeniden takılmak istersen...
Si vous voulez traîner encore avec Elvin...
- Görüşürüz, Elvin.
Salut Elvin.
Bu kızı önemsiyorum, Elvin.
Je tiens à elle, Elvin.
Elvin'le nasıl tekrar yakınlaşırım diye düşünüyorum.
- Je sais pas comment le dire à Elvin.
Elvin, dinle beni.
Elvin, je crois qu'on devrait parler.
Buna inanıyor olamazsın. Hadi ama, Elvin...
Comptez là-dessus.
Bırak açıklayayım. Elvin, Elvin, Elvin, hadi ama...
Laissez-moi vous expliquer.
Sihirbazlık yapmayı Afganistan'daki Elvin adındaki bir arkadaştan öğrendim.
J'ai appris la magie avec Elvin, un gars avec qui j'étais en Afghanistan.
- Sus bakayım pis kahpe.
- Silence, Elvin Harlot.
Westland'daki Elf çiftliklerine ve köylerine saldırılar olduğuna dair raporlar geldi.
Rapports eu d'attaques sur les fermes et les villages Elvin dans le Westland.
Bir Elf kızından gözün korktu yani, öyle mi?
Vous intimidé par une fille Elvin, est-ce cela?
- Yanımdaki Elf kızı -
- La jeune fille Elvin je étais avec...
Elfler için fazla insansın, insanlar için fazla Elf.
Trop humains pour les Elfes, aussi Elvin pour les humains.
Bunu o Elf kızdan aldın değil mi?
Vous avez obtenu ce à partir de ce Elvin fille, ne vous?
Elf Konseyi, kralın odasında toplandı çoğu da Ellcrys'e olanlar için hâlâ seni suçluyor.
Le Conseil Elvin est rassemblée dans la chambre du roi, et la plupart d'entre eux encore vous blâmer pour ce qui se passe à l'Ellcrys,
Yalnızca Elf Konseyi ona tekrar Mabet'e girme izni verebilir.
Seul le Conseil Elvin peut lui accorder la permission de rentrer le Sanctuaire.
Elf Konseyi, Ellcrys sorununu tartışmak üzere çağrıldı.
( livres personnel sur le plancher ) Le Conseil Elvin est appelé à discuter de la crise de la Ellcrys.
Dört Diyar'ın ve Elflerin kaderini bu Druid'in ve içtenlikle sevdiğim ama zaten bir kez görevlerinden kaçmış olan yeğenimin ellerine bırakamayız.
Nous ne pouvons pas mettre le sort des Quatre Terres et les personnes Elvin dans les mains de ce druide et ma nièce, que je aime beaucoup, mais qui a fugué de ses fonctions une fois déjà.
Elf yasalarına göre, kraliyet ailesinin bir üyesine elini dâhi süremezsin.
Par la loi Elvin, vous n'êtes pas à mettre la main à un membre de la famille royale.
Elf yemeklerini özledim.
La cuisine d'Elvin me manque.
Elf Kraliyet ailesi ilk Irklar Savaşı'nda devreye soktu onları.
La famille royale Elvin les a engagés après la première guerre des races.
Elf Taşlarından bahsediyorum Dört Kara'daki en güçlü büyüye sahip şeyler Elf ırkının son umudu.
Je parle des pierres elfiques, la plus puissante magie dans les quatre Terres, le seul espoir pour la race d'Elvin.
Elf şehrine yürüyüşümüz bugün başlıyor.
Aujourd'hui nous commençons notre vers Elvin.
— Eric, Kuzen Elvin'e merhaba dedin mi? — Merhaba Kuzen Elvin.
- Bonjour, cousin Elvin.
— Görünüşe bakılırsa şekerini bitirmişsin.
T'as fini ton esquimau, Elvin.
Sen Elvin'i öldürdün.
C'est toi, le sale con qui a tué Elvin.
- Onu bulacağız. - Elvin!
- On va le trouver.
Üzgünüm, Jess.
- Elvin?
Elvin, hadi kaçalım.
Elvin, on s'en va. Éloigne-toi du hippie.
Hoşçakal, Elvin.
- Au revoir, Elvin.