Empires traducir francés
178 traducción paralela
Ilk çaglardan beri ülkeler, imparatorluklar böyle kurulur.
C'est ainsi que les états et les empires se sont fait depuis la nuit des temps.
İmparatorluklar kadınların entrikalarıyla değil kılıçla kurulur.
Les empires sont formés par le fer et non par les intrigues féminines.
İmparatorlukları kuranlar ölür, imparatorluklar da öyle.
Les bâtisseurs d'empires meurent. Les empires aussi.
Batıda da imparatorluklar vardı, McCandle Çiftliği gibi.
Le ranch McCandles était un des empires de l'Ouest.
Klingon ve Romulan İmparatorluklarıyla yapılan müzakereler... bu sektörde her 27.346 yıldız yılında... bir geminin kaybolduğunu doğruluyor.
De récentes discussions avec les empires klingon et romulien ont révélé qu'un vaisseau a disparu dans cette région tous les 27.346 ans exactement.
Nick, Goddard'ın Azınlık Irkların Yükselişi adlı kitabını okudun mu?
Nick, as-tu lu L'ascension des empires de couleur de Goddard?
O muhteşem imparatorlukları nasıl yöneteceğinizi düşünmeniz gerekecek.
Tu devras réfléchir à la manière de gouverner ces puissants empires!
Babam senin imparatorluk kuranların sonuncusu olduğunu söylerdi.
Mon père disait que tu étais un des derniers bâtisseurs d'empires.
Bana kralları seçen adam diye ad taktılar... ama... halkın sesine daima kulak verdim.
On m'a baptisé le Bâtisseur d'empires mais je me suis efforcé de rester ouvert à la vox populi.
Bu fikir birkaç bin yıl önce, gezegen hareketlerinin kralların, hanedanların ve imparatorların, kaderini etkilediği görüşünden ortaya çıkmıştı.
Il y a des milliers d'années... on croyait que le mouvement des planètes... déterminait le destin des rois... des dynasties et des empires.
Çünkü buralar bütün büyük eski imparatorukların merkeziydi.
Car elles sont toutes au centre de vieux empires.
İmparatorluk medeniyetlerini geride bırakmışlardı.
Elles sont au-delà des frontières des empires.
O, tevazu ve basit gerçeği imparatorluklardan daha güçlü kılan bir adamdı. "
Cet homme... avait transformé l'humilité... et la vérité simple... en forces plus puissantes que des empires.
Carnegie'ler, Mellon'lar, bu muhteşem imparatorluğu kuranlar bunu sağladı... çünkü tehlikede olan kendi paralarıydı.
Les Carnegie, les Mellon, ces bâtisseurs d'empires, le firent car c'était leurs sous qu'ils risquaient.
Tek bildiğim böyle deli gibi davranarak bebeğin ve kendin için hiç de iyi yapmıyorsun.
Tu empires les choses... avec tes histoires.
İnsanların hayalleri, ulusların tohumları, imparatorlukların mikropları...
Les rêves des hommes, l'héritage de différents États, les germes des empires.
Dünyadaki bütün imparatorluklar içinde en fazla ışıltı saçan o idi.
La femme la plus radieuse de tous les empires du monde.
Genç ırkları eğittiler, sınırın ötesini keşfettiler büyük imparatorluklar kurdular.
Ils formaient les jeunes races, au-delà des Limbes... créaient de grands empires.
Fethetmek, hükmetmek, imparatorluklar kurmak bizim doğamıza var.
Nous sommes faits pour conquérir, pour diriger, pour bâtir des empires.
Büyük imparatorluklar kurdular. Yeni ırkları sınırların ötesine taşıdılar.
Elles ont créé des empires, instruit les races et exploré les Limbes.
Bir uzman 19. yüzyıl sonunda Rothschild ailesinin dünyanın varlığının yarısını denetim altında tuttuğunu kestirmişti.
Bien que la famille contrôle des empires dans l'industrie, le commerce, l'exploitation minière et le tourisme, seule une poignée de personnes porte le nom de Rothschild.
Bu imparatorluklar Federasyona baktıklarında onlar diyecekler ki bakın bu bir ödül...
Ces empires considèrent la Fédération comme une aubaine, d'autant plus qu'on ne sait plus assurer notre protection.
Filolar, imparatorluklar, büyük şeyler.
Flottes, empires, que des gros trucs.
Savaşa katılmayan bazı ufak gezegenler imparatorluklarını geliştirmek için bir fırsat yakaladıklarını düşünebilirler.
Les petits mondes qui n'ont pas fait la guerre... ont maintenant une chance d'étendre leurs empires.
Ama ikiniz de Ak Yıldızların sınırlarınızda devriye gezmelerine izin verirseniz imparatorluklarınız arasında- -
Si vous acceptez tous deux de faire surveiller vos frontières... - entre vos deux empires...
Dünya'dan görünmesi kralların ölümü imparatorlukların yıkılması anlamına gelirmiş.
Son lever prédisait la mort de rois. L'effondrement d'empires. C'était un mauvais présage.
- Sadece işleri daha da kötüleştirdin.
Tu empires les choses.
Büyük imparatorluklar, korkunç hatalar hakkında.
De grands empires, de terribles erreurs.
İmparatorlukları deviren aşkı. Cehennemin keskin azabına rağmen iki kalbi bir araya getiren aşkı.
Un amour à renverser des empires, à unir deux âmes à jamais, quitte à les damner.
Ama istilacı kavimler güçlendiler.
Mais les empires envahisseurs sont devenus plus puissants.
Niçin böyle yekpare kuruluşlarla kendizi hizalama ihtiyacı duyarsınız ki, hmm?
- Fédérations, empires... Pourquoi ce besoin d'appartenir à des systèmes monolithiques?
Avrupa'daki en iyi insanların hep bir imparatorları var.
Les meilleurs peuples d'Europe ont des empires.
Yani, evet. Avrupa'da herkesin bir imparatorluğu vardı.
On avait des empires en Europe.
İmparatorluklar kurduk.
Alors on a construit des empires.
Tarih öncesi imparatorluklardan en büyük olanı hangisidir?
Quel était le plus vaste des anciens empires?
Jaffa, sahte tanrıların inşa ettikleri imparatorluğun temelidir.
Les Jaffas sont la base sur laquelle reposent les empires des faux dieux.
Suikaste uğramak benim kaderim değil. Bilgi satan köleler, tüccarlar, hatta paralı askerler bile var.
Mes terres sont aussi vastes que tes deux empires réunis.
Meydanlar nerede? Kolezyumlar? Büyük Circus?
Les empires s'étendent tant qu'il n'y a personne pour les arrêter.
İmparatorluklar doğdu ve battı.
Des Empires se sont élevés, d'autres se sont écroulés.
- Yardımcı olmuyorsun Jackie. - Kendi aileni kur.
- Jackie, tu empires les choses.
Unutma : İmparatorluklar iyi defter tutma üzerine kurulmaz.
Rappelle toi que les empires ne sont pas contruit sur des livres intelligents.
20 yıl sonra mezunlar gecesine geldiğimde okulumu, pahalı bir zarafet okulu olarak bulmak istemiyorum.
Dans le passé, tous les grands empires se sont effondrés. Il semble que cela soit inévitable, que quelque chose comme ce qu'ont construit les Romains ne peut pas durer. Peut-être que cela est juste.
İmparatorluklar dışarıdan değil içteki zayıflıklar yüzünden yıkılırlar!
Les empires ne sont pas renversés par des forces externes. C'est une faille intérieure qui les détruit!
Asit gibi, imparatorluklarımıza oyuklar açmışlardır.
Comme l'acide, ils rongent nos empires.
Kaç hakimiyet çökmeli?
Combien d'empires doivent tomber?
Ve yükselen imparatorluklar birgün çöker.
Et des empires qui dominent un jour tomberont.
Bu ses de ne?
Tu empires la situation. C'est quoi, ce bruit?
İmparatorluklar çöker.
Les empires s'effondrent.
Fakat, biz mücadelenin içine doğmuş,... ve bundan önceki tüm İmparatorlukları devirmiştik.
Mais on est né dans la lutte et on a vaincu d'autres empires avant celui-ci.
Her ne kadar aptal olduğumu düşünsen de, Skarralılar galaksideki en geniş imparatorluklardan birini inşa etmeyi başardı.
Bien que tu les crois stupides, les Scarrans sont parvenus à construire l'un des empires les plus étendus de la galaxie.
İmparatorlukları büyük yapan budur.
C'est avec ça que les Empires sont grands.