Endurance traducir francés
394 traducción paralela
O gecenin ıstırabı Paul Beamont'u, acı çekemeyecek kadar yormuştu.
L'agonie de cette nuit a épuisé l'endurance de Paul Beaumont.
Bunu kaldırma gücüne sahip olmalıyız, tabi.
Si. On est censés avoir l'endurance nécessaire.
Dayanıklılık azalır.
L'endurance a des Imites.
Üstün yetenek testi, güç ve dayanıklılık...
Un test suprême d'aptitude, de volonté et d'endurance.
Tek birşey söylemeliyim ki Toots'un o darbesine rağmen hala ayakta olmana şaşırdım.
J'avoue que tu as de l'endurance! Je croyais que tu ne te réveillerais plus.
Belki de bir savaş subayıyım, ama insanlığın sınırlarını bilirim.
L'endurance a des limites, même pour les Marines.
John, biliyor musun? Çocukluğunda, Tanrı'nın bir daha hiç bahşetmeyeceği kadar güçlü oluyorsun.
John, quand on est petit, on a plus d'endurance... qu'on en aura jamais par la suite!
Önemli olan nüfuz, güç ve dayanıklılıktır. Bir de amacın olmalı.
Ce qui compte, c'est poids, force, endurance et intention.
Yolda yürekli olmaya çok ihtiyacımız olacak. Bunu başardınız.
Votre endurance va être mise à rude épreuve... vous m'avez impressionné.
Bir yandan hızlı ve güzel, Diğer yandan çok dayanıklı.
D'un côté, rapidité et beauté. De l'autre, l'endurance.
Umutsuzca hayatta kalmanı umuyor.
Elle espčre notre endurance devant la difficulté.
Yunanistan, o sert ve zamansız, taşların bile konuştuğu topraklar - insanlığın cesaretinin, dayanıklılığının ve şanının toprakları.
La Grèce, rude terre éternelle où même les pierres parlent du courage de l'homme, de son endurance et de sa gloire.
İnsanın tahammül sınırlarının ötesinde...
Ça m'est insupportable. C'est au-dessus de toute endurance humaine.
Sabır hayaletlerin ve mavi şeytanların saygı duyduğu bir şeydir.
Les fantômes respectent l'endurance.
- Çok güzel, ama dayanıksız.
- Belle, mais pas d'endurance.
Bütün bu teknik yapmacık yerine, bugün eski bir metod olarak kullanılan hız, dayanıklılık ve cesarete vurgu yapıyoruz.
Au lieu de toutes les fioritures techniques actuelles, nous privilégions vitesse, endurance et courage, comme autrefois.
En çetin enerji ve dayanıklılık sınavıdır bu yarış.
Le test suprême de l'énergie et de l'endurance.
En çetin enerji ve dayanıklılık sınavı bu.
Le test suprême de l'énergie et de l'endurance.
1100 saattir gösterdiği inanılmaz dayanıklılığın ardından orada tek başına dikiliyor. Ama hala savaşıyor, hala umut ediyor, hala güveniyor.
Après 1100 heures d'une endurance incroyable, elle est là, seule, mais luttant toujours, espérant et ayant toujours confiance-
Hepsinden öte de, dayanma gücü.
Et surtout, de l'endurance.
Ve baylar bayanlar, 38.si yapılan dünyanın en ünlü yarışına hoşgeldiniz. dayanıklılık ve hız... 24 Saat Le Mans yarışı.
Bienvenue à la course automobile la plus célèbre au monde, la 38e édition du Grand Prix d'endurance et de performance, les 24 Heures du Mans.
Delaney-Stahler rekabeti bu zor parkurda ilginç olacak arabaların dayanıklılığı da en az şöförlerin yetenekleri kadar önemli.
La rivalité entre Delaney et Stahler sera à suivre de près sur ce circuit, où l'endurance des voitures est aussi importante que le talent des pilotes.
Dövmeye katlanmak ; hayat boyu verilen bir sabır imtihanıdır.
Porter un tatouage est un test d'endurance pour toute la vie.
Yılan bize esnekliği ve dayanıklılığı öğretir.
Du serpent, nous apprenons la souplesse et l'endurance rythmique.
Dayanma gücü yokmuş.
Pas d'endurance.
Ne bu, bir çeşit dayanıklılık yarışması mı?
Qu'est-ce que c'est, un concours d'endurance?
Cesaret, dayanıklılık gibi erdemlerin çoğalması ilgiyi korkudan başla tarafa çekmek anlamına gelir.
Proclamer des vertus comme le courage, l'endurance, le zèle, ne servait qu'à détourner de la peur.
1000 KİLOMETRELİK DAYANIKLILIK YARIŞI ÖDÜL 2000 DOLAR
COURSE D'ENDURANCE : 700 MILES 2000 $
İmparator'un karısı bir fahişeyle yarışıyor hangisi daha çok erkeği perişan edebilecek diye!
La femme de l'empereur et une prostituée font un match d'endurance sexuelle!
Dayanıklılık gerektirir. Enerji gerektirir.
Je parle d'un sport qui exige endurance et résistance.
Ama biliyorsunuz ki Hoak onları dayanıklılık ve zeka yönünden geliştiriyordu ve...
Mais Hoak travaillait sur leur endurance, leur intelligence et...
Teşekkürler. Yakın dostluğun için, dirayetin ve sağduyun için... ve o kahkahaların için sana teşekkür ederim.
Je te remercie pour ta camaraderie, ton endurance, ton bon sens, et tous nos fous rires.
Boks tarihinin, en büyük cesaret ve dayanma gücü.. .. gösterisine şahit olduğumuz için çok şanslıyız.
Nous avons eu le privilège d'assister à la plus grande démonstration de courage et d'endurance de l'histoire du ring.
Bu direnci nereden alıyor?
D'où sort-il cette endurance?
Hız, dayanıklılık.
Rapidité, endurance.
Benden çok daha fazla dayanıklıydı ama zaten benden bir şey beklemiyordu.
Il a bien plus d'endurance que moi, mais il ne m'en tient pas rigueur.
Bir kadının sabrı ile kıyaslanabilir bir şey yoktur.
Il n'y a rien de comparable à l'endurance d'une femme.
Öncelikle ilginizi çeken dayanıklılık mı?
Recherchez-vous avant tout l'endurance?
Acele işe şeytan karışır. Sabrın sonu selamettir.
L'endurance est la plus grande vertu.
Doğru şekilde oynamak yetenek, koordinasyon, dayanıklıIık ve zeka gerektirir.
Ce sport exige habileté, coordination, endurance et finesse.
Yarışın ilk bölümü gücünüzü ve dayanıklılığınız ölçecek.
La première partie de la régate sera un test de force et d'endurance.
Dayanıklılık gerektirir.
Ca demande de l'endurance.
Dayanıklılık gerçekten daha önemlidir.
L'endurance, c'est plus important que la vérité.
"Devriye" ler olarak dayanıklılık ve uzun ömürlülük sizin için çok önemli olmalı.
Pour un Coopérant en Patrouille l'endurance et la longévité sont indispensables.
" Nikaragua yerlileri ; bağlılıkları, uysallıkları ve çalışma kapasiteleriyle Birleşik Devletler'deki zencilerle benzerlikler gösterir.
Aucun d'entre eux ne revint. " L'lndien du Nicaragua égale presque en docilité, fidélité et endurance, le Nègre des Etats-Unis.
"Direncinizin sizi yol boyunca düşmeden taşıyacağından ve böylece eksiksiz bir şekilde mükemmel ve tam olacağınızdan emin olun."
"Assurez-vous que votre endurance ne faiblit pas, " afin que vous soyez parfait et complet.
Wagner Dayanıklı değil Myersohn.
Wagner. Aucune endurance. Myersohn.
Alışveriş kadınlara göre. Sınırsız enerji gerektiriyor.
C'est un exercice féminin qui requiert trop d'endurance.
Dayanıklılık ve uyum biraz zaman alabilir... ama bir saat içinde yürüyebilirsin.
L'endurance et la coordination prendront peut-être du temps, mais vous devriez marcher d'ici une heure.
Güven bana.
Un peu d'endurance.
Üniversite öğrencisi olabilirsin ama burada sabretmeyi öğrenmen gerek.
Tu aurais pu aller à l'université. Ici, tu dois apprendre l'endurance.