Extras traducir francés
187 traducción paralela
Yemek şirketi için çalışacaksın? Tamam.
Tu vas jouer les extras.
Tucker, mutfak ve içki kilerine ekstra garson lazım olacak.
Tucker, il faut des extras à la cuisine et au bar.
Sizin gibi doğuştan yetenekli birine... ek çalışma için izin verilmesi gerektiğini düşünüyor.
Il pense que quelqu'un doté de votre talent naturel devrait avoir le privilège de faire plus d'extras.
İnsanın böyle karısı olursa başka kadın istemez.
Avec Ruby, pas besoin d'extras, vous pigez?
Biliyor musun, fotoğrafçı Pierrot bana şehir dışında küçük restorant adresleri verdi.
Pierrot, le photographe, il m'a filé... les adresses de petits restaurants extras dans l'arrière-pays.
Bu da ne demek? Şehir dışında restorantlar?
C'est quoi, ces adresses de petits restaurants extras?
Ekstra gelirle 1.800-2.000 Mark'ı buluyor.
Avec les extras, j'arrive à 1 800, exceptionnellement à 2 000.
Ekstra gelir nedir?
Quels sont ces extras?
İşçi bulma bürosunu aradık, bir geçici işçi yolladılar. Geçici.
On appelle très souvent des extras.
Bak, bu dövüş bize yeni bir kamyon, yeni bir ev ve annem için yeni bir sürü şey aldıracak.
Ça paiera un camion, une toiture, et des extras pour Mémé.
Kiralık işgücü, hanımlar, beni izleyin.
Il me faut des extras, les filles. Suivez-moi.
Bu insanlar gerçekten olağanüstü, olağanüstüler... Olağanüstü insanlar sabırlı olur.
Ces gens sont des figurants, des extras, ils sont tellement patients.
Olağanüstü bu insanlar olağanüstü. Olağanüstü insanlar.
Ces humains sont des extras, des extra-humains.
Barmen servisini Raging Bull veriyor. Ve içkiler Broadway Liberty'deki dükkândan geliyor. - Yazdın mı Bess?
Le "Taureau furieux" a un service d'extras, et le caviste de Broadway et Liberty peut livrer.
Muhteşem kadınlar, mankenler...
Des nanas extras. Des mannequins... avec de ces jambes!
Evet, ama Bonellilerden rüşvet alıyorlar.
Si! Mais ils font des extras pour les Bonelli.
Gizlice ticaret yapan birini biliyor musun?
Tu connais pas quelqu'un qui ferait des extras?
Müşterilere, ne kadar harika, şaraplarımız olduğunu söylemeyi unutmayın.
Répétez aux clients que nous avons des vins extras... au verre...
Aslında, Ondan aşırı derecede hoşlanıyor, "Favorilerim" listesine koyuyor.
Elle l'aime tellement qu'elle l'a mis sur sa liste d'extras.
Bir adam cebinde biraz fazla parayla Las Vegas'a gelirse masaya bir onluk koyarsa güzel bir bifteğe biraz fazla para verirse o adam için mutlu bir gün olur.
Quand on peut aller à Las Vegas avec quelques dollars en poche... jeter 10 $ sur la table... et s'offrir quelques extras... on passe une bonne journée.
Fakat tabi ki, Poughkeepsie İtfaiyesi için fazla mesai ödemesi söz konusu olacak.
Naturellement, il faudra payer les extras du service des pompiers.
Mitch onlarla gizlice... bir iş çeviriyor işte bilirsin.
Mitch fait juste quelques extras... avec ces mecs, tu vois?
Belki hayatın yarı hülya yarı gerçek anları için doğru olabilir.
Oui, peut-être, pour ce que j'appellerais les extras de la vie, la part à moitié rêvée, à moitié agie
İşte faturanız efendim.
Vos extras. Bonnes fêtes.
Ne var, arada küçük işler de yapıyorum.
Bon, je fais des petits extras à côté.
İşte eklentiler başladı.
Encore des extras.
Harika eriştesi olan bir yer biliyorum.
Je connais un endroit où les nouilles sont extras.
Pis birli, ikili 2 bonus, ben kazandım.
Double paire, 2 extras, j'ai gagné!
- Onca emek... Bir sürü de insan tuttuk.
Tout ce travail, tous les extras qu'on a engagés.
Yani çifte işçi.
- Il se fait des extras.
Tony yardım ediyor ve minnettarım. Temel giderleri karşılıyor. Ama ekstralara imkan yok.
Tony m'aide, Dieu merci, ça couvre l'essentiel, mais... je ne peux pas faire d'extras.
Yine de çok çok eğlenceli partileri vardı.
Mais il y avait des fêtes extras! Whoo!
Figüranlar bunun için.
Les extras servent à ça.
Kimseyi bulamazsan sana birkaç figüran ayarlarım.
Si tu n'arrives pas à conclure, j'aurai quelques extras prévus pour toi.
Çok yaşlı. Çok figüranla oldu.
Trop vieux, trop d'extras!
Bunlar süper.
Ces trucs sont extras!
Sadece yemek ve temel ihtiyaçlar değil, fazladan kıyafet, okul kitapları...
Pas les choses de base, mais tous ses extras, ses livres scolaires.
Kim demiş aynı anda iki iyi işi birden yapamazsın diye?
Qui a dit qu'on ne peut pas regrouper 2 choses extras en une seule?
Bütün ekstralar.
Tous les extras.
Tam tuttuğunu koparan iki kadın.
- Oui. - Ce sont deux femmes extras.
Bunları say ve artanını bir sonraki aya say, tamam mı?
Le compte y est et mettez les extras sur la note du mois prochain.
Ve onlar bizim romantizimimizde sadece birer figuranlar!
Ils n'étaient que des extras dans notre romance!
İki tane pek de küçük olmayan küçük veledin hiçbir şeyden çakmayan bir kocan var ve yerçekimi sana hiç kıyak geçmiyor.
Vous avez deux mômes qui ne sont pas si petits, un mari qui pense que la remorque des extras est une table de buffet, et la gravité ne vous fait aucune faveur.
Ben sana bir takım ikramlarda bulunayım mı?
de faire des extras avec moi?
Ve Sara bambaşkadır.
Mais SARA, ils sont extras.
Talon'da fazladan birkaç mesai yapmam gerekebilir.
En fait, j'avais prévu de faire des extras au Talon.
Şey, aslında birikmiş biraz param var. Bir grup öğrenciye evimi kiraladım.
Et bien, en vérité j'ai du faire quelques petits extras, comme louer ma maison pour l'éternité.
Ödül avcısı olarak ünlenmişti... ama son zamanlarda ek iş yaparak izlerimi örtüyor.
Un chasseur de primes réputé, mais depuis peu, il fait quelques extras pour brouiller ma piste.
Ekstra para kazanmak için Bay Chaney adına mal sattığımı inkar etmiyorum.
Hé, je ne dis pas que je n'ai pas fait quelques extras, en vendant de la marchandise pour Mr. Chaney.
- Biz de tam yemek yiyorduk.
J'ai des nouvelles extras! Ross! On est au milieu d'un dîner.
İşimin yan hakları.
Les petits extras du boulot.