Flashback traducir francés
92 traducción paralela
Bir tür hafıza gibi. Yeni bir şey görüyorsun. Ama ne olduğunu ertesi güne kadar anlamıyorsun.
c'est comme un flashback vous voyez quelque chose de nouveau, mais vous ne comprenez pas ce que c'est jusqu'au lendemain.
Bu ah, bu şu bahsettiğiniz sonradan hatırlama konusu değil mi?
c'est ce truc de flashback dont vous parliez?
- İlaçların etkisi mi?
- Un flashback acide?
The One With the Flashback Geri dönüşlü bölüm
Celui qui se souvient
Çocukluğuma dair çok canlı bir şey hatırladım.
- Comment ça? Un flashback très clair de mon enfance...
70'lerde, Randal'ın limonata sattığı ana geri dönüyoruz.
Flashback sur le petit Randal vendant de la limonade dans les années 70.
Tamam, yani ilk önce garip bir şarkı mırıldanıyordun, şimdi de flashback'mi görüyorsun?
Tu chantonnes des airs bizarres et maintenant, tu as des flashs-back?
Bir 9. sınıf flashback yaşıyorum ikinci, bekle.
Attendez, j'ai un vague souvenir.
Bir geridönüş yaşıyorum.
J'ai eu un flash-back un flashback?
Şu anda bir flashback kullanabilirsiniz.
Ce serait bien qu'il y ait un flash-back.
- Flashback. O bir flashback istiyor.
- Elle demande un flash-back.
Sadece burada duruyordum ve sonra bazı garip lise flashback vardı.
- Aucune idée. J'étais là et j'ai eu un flash-back sur l'époque du lycée.
İşte kocanız, nam-ı diğer, beleşçi... salya sümük dilenci, dayak tepici...
Voici votre mari, alias Mooch-a-lini... Mcgee le baveur, caporal flashback...
Eski günler!
Flashback!
Bağırırsın evden kaçarsın, gidersin
Flashback Ton parfum
Muhteşem ayakkabılarını giyersin Su birinkisinden sıçrarsın Muhteşem ayakkabılarını giyersin Su birinkisinden sıçrarsın Flashback Çok akıllısın.
Je veux rassembler ces étoiles pour en parer ton cœur
Flashback Senin tadın Aa hatırla!
Hachi, c'est une lettre recommandée de tes parents.
Beni koruyan bir aşkı hissediyorum.
J'éclabousse de cette flaque Flashback
Ya da tekrarlar, bilirsin.
Ou... comme un flashback, tu vois?
Anılar.
Oh... un flashback...
Bu sahne Ingmar Bergman'ın flashback'e direnerek... başarıyla gerçekleştirdiği son derece erotik bir sahnedir.
Si cette scène est si érotique, c'est précisément parce que Bergman a résisté avec succès à la tentation du flash-back.
* Flashback warm nights *
* Rétrospectives de chaudes nuits. *
Seth'e hamile olduğun zamanları düşünüyorum.
J'ai des flashback de l'époque où tu étais enceinte de Seth.
Ahbap, hikaye hiç de uzun değildi.
Mec, le flashback n'était pas si long.
Ne olduğunu anlatacak mısın yoksa hala eski görkemli günlerinin flashback'ini mi yaşıyorsun?
Tu vas m'expliquer pourquoi, ou tu restes planté là, à regretter ton passé glorieux.
Senin Naomi'nin üzerine çıldırmış bir boğa gibi yürümen gözlerimin önünden gitmiyor.
Je viens juste d'avoir un flashback de toi en rage te ruant sur Naomi.
Dramatik bir konuşma için hazırım. Flashback'ler ve orgazmın doruklarında...
Je suis prêt pour une conversation palpitante avec des flash-back, et du drame...
Hiç dert değil. Çünkü az önce senin son flashback'in sırasında kolileri değiştirdim.
Ça ne fait rien, car j'ai échangé les caisses durant ton dernier souvenir.
Evet, belki görüntü veya başka bir şeydir.
Peut-être un flashback.
Seni geçmişe götürüyor.
C'est comme un flashback.
Tüm bu anımsamalar sadece giriş bölümüydü.
Ce long flashback a été juste l'introduction.
Geriye dönüşü başlat.
Flashback.
Hiç dert değil. Çünkü az önce senin son flashback'in sırasında kolileri değiştirdim.
Ça n'a pas d'importance, car j'ai interverti les caisses pendant ton dernier flash-back.
Lois, ben bir şey hatırladım.
Lois, j'ai... Je viens d'avoir un flashback.
Eskiyi özledim.
J'ai un flashback.
Geçmişi görelim lütfen.
Quoi? Flashback, s'il vous plaît.
Demek ki Dolan sürekli bir flashback yaşıyor.
Donc, il a un flashback constant.
Bi tarafta gerçek otobüs vardı, ama flashback veya halüsülasyon olduğu zaman gerçek üstü oldu.
D'un côté, nous avions un vrai bus, mais pour les flashbacks ou les hallucinations, ça devenait surréel.
Aksiyonu bol polisiye gerilim filmi izler gibi mutlu anılar canlandı gözümde.
C'est comme un flashback de plaisir dans un granuleux suspense policier. Merci.
Amelia Earhart oyunundaki bütün hatıra sahnelerini atmak istediğim zamanı hatırlıyor musun?
Souviens toi quand je voulais supprimer toutes les scènes de flashback dans la pièce "Amelia Earhart"?
Hikayeyi geriye dönüş halinde anlatmayı denemek istiyorum.
Je voudrais essayer de raconter l'histoire en flashback, d'accord?
Hele o geçmişe dönüş sahnesi...
Et, ooh! Le... le flashback?
Geçmişe dönüş sahnesi aslında aslında psişik beynimin görünüşünü temsil ediyor.
Eh bien, euh, le flashback est en fait comment ça... comment ça ressemble dans ma tête, ce cerveau psychic qui est le mien.
Bir başka gönülsüz geri dönüş müydü?
Encore un flashback involontaire?
Bana da bir flashback verir Çocukken birçok karaciğer sandviç.
Ça me rappelle mon enfance, trop de sandwiches au foie.
Bir hatıranı düşün, her hangi bir şey.
Tu penses à un truc, n'importe quoi, et ça t'envoie un flashback
Kafasında acı bir şekilde Lexi ile benim 70'li yıllarda New York'taki hâllerimiz canlanıyor da.
Il a eu des flashback de moi et Lexi dans les années 70 à New York.
Saman balyasının üzerine otursaydı ve uzun fırfırlı bir etek giymiş olsaydı anım tamamen canlanacaktı.
Imagine si c'était une botte de foin, et qu'elle porterait une jupe de campagne. Oh. Ça serait un flashback total.
Kendi çiftini de düşünmek zorundasın!
Flashback
Hani gerçek denilen şeyin ardındaki doğruyu? - Geçmişini mi hatırladın?
- Tu as eu un flashback?
Bu da demektir ki... senin anlatacağın hikayelerde benim yaptığım herhangi bir kaba hareketi yada birşeyi öldürdüğüm yada herhangi küfürlü bir dil kullandığım ya da...
Ils ne peuvent pas être habillés. À moins que, comme on l'a conclu, ce soit dans un flashback. Là, on est plus aventureux.