Folie traducir francés
7,251 traducción paralela
- Suçu düğün planlama stresine at.
Foutre ça sur le dos de la folie de la préparation du mariage.
Evet, bütün bu düğün planlama stresi.
C'est la folie de la préparation du mariage.
Bu deliliğin devam etmesine izin verdim, çünkü...
J'ai persisté dans cette folie car...
Bu saçmalık.
C'est de la folie.
Ortam acayip ama insanlar çok kibar.
- Oui. Je veux dire, c'est de la folie, mais les gens sont gentils.
Yeterince deli olduğunu kanıtlayabildi mi?
Est-ce qu'elle n'a jamais eu de geste de folie?
Anne babam beni deli gibi severdi.
" Mes parents m'aimaient à la folie.
Cinayet veya delilik değil amaç.
Ce n'est pas un acte meurtrier ou de folie.
Diyorum sana, çılgınca bir şey.
Mec, je te le dis, c'est de la folie.
Küçük deliliğimiz.
Notre propre petite tranche de folie.
Ve umuyorum, senin çılgınlığın biraz da olsa onun çılgınlığına ışık tutar.
Et j'espérais que ta folie puisse verser de la lumière dans sa folie.
İkinci kez oraya gittiğimizde sokaklarda yürüyemiyorduk.
La deuxième fois qu'on y est allés, c'était une pure folie.
Cesedi uyuşturucu kokuyordu yani öfkeden çıldırmış halde değildi.
Oh, d'accord, eu, son corps empestait les drogues, donc elle n'était pas dans une folie furieuse.
Çok yoğun olacak.
Ça va juste--Ça va être la folie.
Tımarhane gibi, değil mi?
C'est de la folie, n'est-ce pas?
Mürettebatın deliliğini ölçmek mi?
Évaluer notre degré de folie?
Bir adamın çılgın diye gördüğü şey, öbürünün ilgisini çeker.
Le folie de quelqu'un est l'anorme d'un autre.
Sonra sizinle tanıştım ve anladım ki delilik ırsîymiş.
Après je vous ai rencontré, et j'ai compris que la folie est relative.
Ama oğlunuzun hedefleri kadınlar. Bu da demek oluyor ki hayatındaki en önemli kadının, cinayetler serisini tetikleyecek bir travmaya yol açtığı anlamına gelir.
Mais les cibles de Davin sont des femmes, ce qui signifie qu'une femme particulière dans sa vie a fait quelque chose traumatisant pour déclencher sa folie meurtrière.
Bu delice.
C'est de la folie.
Biraz taşkınlık, delilik iddiama yardım eder diye düşündüm.
Je pensais qu'une petite engueulade aiderai ma plaidoirie pour folie.
İhtiyarlarla horlama partin az önce liseli partisine dönüştü.
Ta ronflante fête gériatrique vient de se transformer en une folie étudiante.
Her şeyiyle mahvolmuş hayatımızdaki onca saçma şeye rağmen sen herkesten fazla umursardın.
Tu sais, au milieu de toute cette folie dans nos vies parfaitement foirées, tu t'inquiétais plus que n'importe qui.
Geleneksel olarak Şaklaban'ın görevi Kral'ın aptallığını öne çıkarmaktı.
Traditionnellement, le rôle des bouffons était de faire ressortir la folie du roi.
Deliliğin birebir tanımı.
C'est de la folie.
- En sevdiğim de çamur yarışları... - Tabi, tabi.
Ma préféré c'est la boue de folie.
Dahilik sınırında. IQ'su 150.
Génie au bord de la folie, QI de... 150.
Bu aptalca.
C'est de la folie.
Saçmalıyorsunuz.
C'est de la folie.
- Şükran Günü saçmalıklarına.
De la folie de Thanksgiving.
Tek diyeceğim, bunun bir delilik olduğu.
Je vais juste dire que c'était de la folie.
Şimdi, bunun savurganlık olduğunu biliyorum ama ama biliyorsun işte.
Je sais que c'est de la folie.
Belki de deliliğine tedavi arıyordur kendince.
- Qui sait? Peut-être essayait-elle de trouver un traitement à sa propre folie.
Bu delilik.
C'est de la folie!
Biliyorum ki dünyayı daha yaşanabilir bir yer yapmaya yardım için yola çıktın ama bu çılgınlık!
mais c'est de la folie!
Lütfen, bu çılgınlığa bir son ver! Artık bitmesi gerek!
Je t'en supplie, mets un terme à toute cette folie!
Lütfen, bu çılgınlığa bir son ver! Artık bitmesi gerek!
mets un terme à toute cette folie!
Sonsuz tekrarı çoğu çalışanı deli etmişti.
Les répétitions sans fin ont conduit beaucoup d'employé à la folie.
Doksanlı yıllarda iyice uçmaya başladı.
Quelque part dans les années 90 ça a vraiment tourné à la folie.
Austin City Limits'in VHS kasetleri var bende.
J'avais des cassettes VHS de folie d'Austin City Limits et elles sont usées.
Vahşi bir partiye benziyor. - Mmm.
Ça ressemble à une fête de folie.
Delice.
C'est de la folie.
Deliliğinden aklanınca.
Le temps qu'il faudra pour le débarrasser de sa folie.
Şahit olarak görevimi tamamlamama izin ver, bu çılgınlığı bitirelim.
Permets moi de remplir mon devoir en tant que Témoin et mettre fin à cette folie.
Ya ben... ya ben... çıldır... çıldırmanın... hmm... eşiğindeysem. Belki de doktorlar haklıydı.
Et si j'étais aux p... aux portes... aux portes de de la folie.
Onun delilikleri hakkında master derecen var.
Tu as un doctorat de sa folie.
Biri gelecek sezon ön çapraz bağlarını ilk hangi futbolcu koparacak diye bahis oynamış.
Quelqu'un a parié sur le premier joueur de football à se rompre le ligament croisé la saison prochaine. C'est de la folie.
Babamızın deliliği, İngiltere hakkındaki takıntılı tavrı, herkesi tehtit etmesi.
Sa folie et son obsession avec l'Angleterre, menaçaient tout le monde.
- Tamam.
Folie.
- Bir anda gelişti. - Bir anda oldu.
C'était dans la folie de l'instant.
- Onlara bak ve dürüstçe söyle.
C'est de la folie.