Fosse traducir francés
1,961 traducción paralela
Ann, çukura dikkatimizi çeken vatandaşımız ve Andy de o çukura düşmüş olan vatandaşımızdır.
Ann est celle qui nous a signalé la fosse. Et Andy, celui qui est tombé dedans. Super.
Grubum "Üç Deri" ile sahneye çıkmıştım, eski adı "Sünnet Derisi", ama basçımız kişisel sebeplerden ötürü ayrıIdı ve kestirmeden eve gidiyordum ki çukurun içinde tost makinesi gördüğümü sandım.
J'ai pris le raccourci pour rentrer, et j'ai cru voir un grille-pain dans la fosse. Et je me suis dit :
Röportajı yarın sabah çukurda yapalım.
On reprend demain matin à la fosse?
- Çukurda bir röportaj yapıyordum ve gerçekten iyi gidiyordu.
J'étais en interview à la fosse, et ça se passait très bien.
- "Sullivan Sokağı'ndaki çukur kalacak."
"La fosse de Sullivan Street sera toujours une fosse."
"Sullivan Sokağı'ndaki terkedilmiş çukur, park alanı olarak belirlendi."
"Ils envisagent de transformer la fosse de Sullivan Street en parc."
Bu yüzden, April'dan internetteki sosyal paylaşım sitelerinde Sullivan Sokağı için bir profil açmasını rica ettim.
Ann, j'ai demandé à April de créer { \ pos ( 110,260 ) } un profil de réseau social en ligne pour notre fosse.
Bakın, çukurun şimdiden altı arkadaşı olmuş.
La fosse a déjà six amis!
İnsanlara yaptığım işin güzelliklerini hatırlatmak için, çukurun web sayfasına bir link koydum.
J'ai aussi inséré le lien du site de la fosse pour leur rappeler tout le bon boulot que je fais.
- Sonra çukurun web sayfasına mı koydun?
- T'as mis ça sur le site de la fosse?
Çukuru döndürmek için izin gerekiyor ve Janine de o İzin Kurulu'nda.
La fosse doit être réaménagée, elle est à l'urbanisme.
Neler yaşadığını anlatan "Çukur" isimli bir şarkı yazdı.
Il a écrit une chanson sur son aventure, La fosse.
Ben çukura düştüm
Je suis tombé dans la fosse
Sen çukura düştün
Tu es tombé dans la fosse
Sen çukura düşüyorsun
Tu es tombé dans la fosse
Ben çukura düşüyorum
Je suis tombé dans la fosse
Hepimiz çukura düştük
On est tous tombés dans la fosse
Çukuru ıskaladın.
T'as même raté la fosse.
Bu çukur.
Cette fosse.
Keşke burayı çukura dönüştürebilsek.
J'aimerais en faire une fosse.
Mark denen herif çukura düştü.
Mark vient de tomber dans la fosse.
Az önce çukura düştü.
Il est tombé dans la fosse.
Ben Garzooka'yım.
OUVRIR FOSSE D'ORCHESTRE Je suis Garzooka.
- Çukuru aç, Eli.
- Ouvre la fosse, Eli.
Tanrı'ya edilmiş bir bekaret yeminine sırt çevirmek ve zina çukurunda kıvranmak, şeytanı, cehennem ağzına kadar, kendi isteğinle takip etmek demektir.
revenir sur un voeux fait à Dieu et languire dans la fosse de la luxure, signifie suivre volontairement le Diable jusqu'aux portes de l'Enfer.
Orta fossa kraniotomi yapmalıydık.
On devrait faire une craniotomie par la fosse moyenne.
Sorun, bu ofise girdiğim andan beri, beni yavaş yavaş, o ahlaksız kuyunun içine çekmiş olman.
Ce qui me dérange, c'est que depuis le début, tu m'entraînes au plus profond de ta fosse sceptique immorale.
Rezil, yüz karası, aptal insanlar çukura düşebilir.
L'entière disgrâce humaine, puante et stupide peut tomber dans la fosse.
Türkü söylüyor mezar kazarken.
Il chante en creusant une fosse.
- Alışmış, umursamıyor artık.
Il chante en creusant une fosse.
Kimin mezarı bu ahbap?
Qui occupe cette fosse, drôle?
Mezarına atlayıp bana meydan okumaya mı?
Pour me défier en sautant dans sa fosse?
Bu çukurda yaşamanın en zor tarafı ne mi?
Le plus dur, dans cette fosse?
Çukur katliam kurbanlarıyla dolu, sevinmeyelim de ne yapalım değil mi?
Une fosse pleine de victimes massacrées. On ne peut qu'aimer ça?
Kardeşinin akıbeti bizi yönelttiği bir toplu mezarda son buldu.
Sa soeur a fini dans une fosse commune où elle nous a menés.
Daha sonra da.. .. bir toplu mezara gömdü.
Et puis il l'a enterrée dans une fosse commune anonyme.
Kusura bakma ama eski erkek arkadaşımın evimin hemen dışındaki bir çadırda yaşıyor olması sence garip değil mi?
Tu trouves pas bizarre que mon ex vive dans une tente dans la fosse devant chez moi?
Ve o da bir çukurda yaşıyor.
Et il vit dans une fosse.
Hem de tam çukurun ortasına.
Au beau milieu de la fosse.
- Çukura odaklan. Tamam.
- Vise bien la fosse, voilà.
- Sen çukurda mı yaşıyorsun?
- Tu vis dans la fosse?
Ann'i çukurdan dikizlemeyi seviyor musun?
Est-ce que tu espionnes Ann depuis la fosse?
Andy, bana çukura düştüğün geceyi anlat.
Andy, parlez-moi de votre chute dans la fosse.
"Dipsiz Ölüm Kuyusu." Engebeli şeylere doğru gitmemiz gerek.
"Le fossé sans fond de la mort". Et il y a des dessins bizarres.
- Hendeğe düştü.
- Il est tombé dans un fossé.
Hendeğin silahı mı varmış?
Le fossé était armé?
Her seferinde benimle insanlık arasındaki uzaklık git gide genişliyor.
Chaque fois que je fais ça, le fossé entre moi et l'humanité se creuse.
Sana söylediğimde, bayırın aşağısına arkamdan gelmeni istiyorum.
Quand je te le dirais, je veux que tu me suives dans le fossé.
Çukurun birine düşüp de ölür kalırsan ne yaparız?
Et si tu es retrouvé mort dans un fossé?
Çukura dikkat et!
Le fossé!
Çoğu insan için, olduğu insan ile olmak istediği insan arasında büyük fark vardır, ama bende yok.
Il y a un fossé entre l'idéal des gens et ce qu'ils sont vraiment. Pas pour moi.