Frisbee traducir francés
312 traducción paralela
Frisbee, beni iskelede bekle.
Attendez-moi sur le quai.
Bayan Frisbbe'yle tanışmanı istiyorum. Bay Allenby, Bayan Scott.
Cary, Je te présente Mlle Frisbee et M. Allenby.
Bayan Frisbee'yi tanıyorsunuz. Bay Allenby. Bay Kirby.
Mlle Frisbee, M. Allenby, voici M. Kirby.
- Ne var, Frisbee?
- Qu'y a-t-il, Frisbee?
Frisbee, bir bildiri yayınla. Feministler giremez.
Affichez "interdit aux suffragettes".
Frisbee, odadan çık!
Frisbee, quittez cette pièce.
- Pekala, acele eder misin Frisbee?
- Dépêchez-vous, Frisbee.
Frisbee, sadece kuşu yakala.
Attrapez l'oiseau.
- Frisbee.
- Frisbee.
Sadece tut. Frisbee.
Tenez bon...
Sessiz ol.
Frisbee.
Hareket etme, Frisbee.
Ne bougez pas.
Frisbee, bir dahakine daha dikkatli ol. Düşecek gibi olursan kuşu bırak.
A l'avenir, si vous vous sentez tomber, lâchez le pigeon.
Bay Frisbee, kocam işten ayrıldığına göre artık burada yetkili benim.
Tant que mon mari n'est pas sorti de l'asile, c'est moi le chef.
Bu bir frizbi.
C'est un frisbee.
- İtalyan frizbisi.
- Un frisbee italien.
İtalyan frizbisine benziyor.
Ca ressemble á un frisbee italien.
Frizbi oynamak istiyorum.
Je veux jouer au Frisbee.
- Karın şeyimin üzerinde.
- Votre femme est sur mon Frisbee.
Seni neşelendirmeye çalışıyoruz.
- Jouer à quoi? - Au frisbee!
1978 Güney Florida Frizbi Köpek Şampiyonası nı kazanan Judith Lynman ve Rocky!
Judith Lynman et Rocky remportent notre championnat de frisbee de 1978.
Bu aptal köpek asla bir frizbi yakalamayı öğrenemeyecek,
Ce chien débile n'apprendra jamais à attraper un frisbee.
Hayır! Bu aptal köpek asla bir frizbi yakalamayı öğrenemeyecek
Ce chien n'apprendra jamais à attraper un frisbee.
Hey, Frisbee!
Salut, Frisbee!
- Tahmin edemezsiniz.
- Tu ne devines pas, Frisbee?
Benim ve Frisbee Şov'un ihtiyaçlarını düşünsen...
Alors, pense à mon intérêt et à celui du Frisbee Show.
Claire'i Frisbee için mi bıraktın?
Vous avez quitté Claire pour Frisbee le chien?
Oyuncapının peşindeki köpek gibisin.
On dirait un chien après un frisbee.
Frizbiyi göndersene bu tarafa.
Tu renvoies le frisbee?
Parka gidebiliriz ve frizbi oynayabiliriz.
On pourrait aller au parc et jouer au frisbee.
Neden eczaneye gitmiyorsun ve çeki bozdurmuyorsun... ve Kmart'a gidip bir frizbi almıyorsun?
Pourquoi ne pas aller au drugstore, encaisser un chèque, puis aller au Kmart et acheter un frisbee?
Frizbi oynamak için iki kişi gerek.
Il faut être deux pour jouer au frisbee.
O frizbiyi çalmak istememiştim.
Ecoutez! Je voulais pas chiper le frisbee.
- Frisbee çok özeldi. - Merak etme.
Frisbee était unique.
Kıyıdaki herkes bira içip frizbi oynardı ve bize bakardı ama gerçekten ne yaptığımızı kimse bilmezdi.
Tous les autres buvaient de la bière, jouaient au frisbee... nous regardaient, et personne ne savait ce qu'on faisait.
MÜDÜRÜN PERUĞU FRİZBİ DEĞİLDİR.
LE TOUPET DU PROVISEUR N'EST PAS UN FRISBEE.
Frizbimi geri almak için dokuz yıldır bekliyordum.
Cool! Ça fait 9 ans que j'attends de récupérer mon frisbee.
Cary, Bayan Frisbee'yi tanıyorsun. Bay Allenby, Bay Kirby.
C'est incroyable!
O pencereyi frizbiyle ben kırdım.
J'ai cassé cette fenêtre avec un frisbee!
Tamam, oğlum. Frizbiyi yakala.
Allez, attrape le frisbee.
Kuyruğunu kovalaması gibi. Ya da frizbiye atlaması gibi.
Essayant d'attraper sa queue... ou sautant pour attraper un frisbee.
Sen de gidip çocuklarla frizbi oynayabilirsin.
Joue au Frisbee avec eux.
- "Frolf". Frizbi-golf, Jerry.
Frolf, frisbee-golf.
Frizbiyle oynanan golf!
Le golf avec un frisbee.
Frizbi yakalayabilir mi?
Il sait attraper un frisbee?
Frizbi numarasını da kullanmıs.
Lls font des touffes... des tours de frisbee.
Kendimizi Carolyn Besette sanıyoruz. Derken John-John hayatımızdan çıkıveriyor ve biz de frizbi fırlatabilen bir erkek bulduğumuza mutlu oluyoruz.
On se prend pour Carolyn Bessette, mais quand John-John n'est plus là... c'est bien d'avoir quelqu'un qui puisse te renvoyer ton frisbee.
Frisbin meyvelatörü tıkamış, Homer.
Ton frisbee s'est coincé dans le convoyeur.
Evet, kesinlikle. - Az kalsın frizbiyi yakalıyordu. Benim hatam.
tu l'as dit... ll a presque attrapé le frisbee au vol.
Sanırım pek canım istemiyor.
Alf, qu'est-ce que tu dirais d'aller dehors pour jouer au frisbee?
- Başlar yukarı!
Attention au frisbee.