Frontieres traducir francés
22 traducción paralela
Efendim, hava erken uyarı radarı bir kademeli acil kalkış bildiriyor. Kuzey ve güney filoları, Kızıl Hava Kuvvetleri.
Le radar d'appareil en vol... signale le déploiement dans le secteur... d'escadres de frontieres nord et sud, Aviation Soviétique.
Haritalardaki sınırlar değiliz. Güçlü adamların isimleri değiliz.
Pas les frontieres tracees sur les cartes avec le nom des puissants.
Sefaletsiz Ve Sınırsız
Sans misere Et sans frontieres
Sefaletsiz Ve sınırsız
Sans misere Et sans frontieres
Bu gün değil! Başka herhangi bir gün ama bu gün değil!
Sans misere Et sans frontieres
Ama umursamıyorsun Esmeralda'm benim.
Mais comment faire un monde Sans misere Et sans frontieres
Orada gerçek sınırlar var.
Ils ont de vraies frontieres.
Kağıt üstünde İngilizim ama ülkelerle pek ilgilenmem.
Officiellement, britannique. Mais je ne crois pas aux frontieres.
Burada demek istediğim şey, 1900'lerde sınırlarımızı kapatsaydık, o zaman gerçek Amerikalılar hak ettikleri işi bulabilirdi.
Ce que je suggere ici, est que peut etre si nous avions fermer nos frontieres en 1900 alors les vrais americains auraient les travails qu'ils meritent
Barışın rengi. Hangi iki dost böyle arkadaşlık yapar.. .. Sınırlarda bitmedi.
La couleur de la paix, qui existe de ces 2 amis, a qui amitie n'a pas pu etre fini des frontieres.
Sınırları açıldığından beri biz düşündük ki neden kurtuluş dönemlerimizi beraberce kutlamayalım..
quand des frontieres sont ouvertes nous avons pense, ainsi nous avons pense pourquoi nous ne devrions pas celebrez le jour d'independance ensemble.
Sınırlarımız içerisinde daha fazla Mayalı barındıramayız.
On en peut pas avoir ces Mayans a nos frontieres.
KÄ ± zÄ ± à ¼ lkenin dÄ ± Å Ä ± na à § Ä ± karÄ ± r diye bu olayda FBI'Ä ± istiyorum.
Je veux le FBI, au cas ou il lui fasse franchir les frontieres de l'etat.
"Bu evrağın sahibi Çin'in sınırsal bütünlüğünü korumakla sorumludur ve gerekirse ülkemizin coğrafi sınırlarının içinde veya dışında koruyucu önlemlere başvurabilir."
"Le porteur de ce mandat se voit confié la charge de préserver l'intégrité territoriale de la Chine par des mesures préventives, si nécessaire, à l'intérieur ou aux frontiéres de la République."
sınırlar, hatta lisanlar değişti ;
FRONTIERES ET LANGUES CHANGENT ;
Pek seçeneğimiz yok.
SCIENCE SANS frontiéres
Sınırları aşan çoklu cinsellik.
La multi-sexualité qui fait tomber les frontiéres
Avrupa'daki sınırlar onları reddediyor veya kabul etmek için saldırıyor.
Toutes les frontiéres d'Europe les rejettent ou demandent un prix astronomique.
Sınırlarımızda bazı insanlar var. Bizi yüce amacımızdan vazgeçirmeye çalışıyorlar.
Certains, sur nos frontiéres, cherchent à nous détourner de la grande cause que nous avons adoptée.
Evet, Efendim...
Oui, M. de la Patrouille des Frontiéres.
sınır devriyelerinin yaptıkları cidden aşağılayıcı bütün o insanlara.
C'est vraiment humiliant comment la patrouille des frontiéres traite ces gens.
¤ Pervasız bir kartalız Bu hudutsuz göklerde
Nous sommes des aigles sans peur Dans ces cieux sans frontiéres