English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ F ] / Fulham

Fulham traducir francés

43 traducción paralela
Konuşacağım. New Jersey'de Fulham'dalar.
Ils sont à Fulham dans le New Jersey.
- Fulham, New Jersey. En kestirme yol Bloomfield, Pine Brook, Mine Hills, Allamuchy.
La route la plus courte, c'est Pine Brook, Pine Hills, Allamuchy.
FULHAM CADDESİ
RUE DE FULHAM
Geçen akşam evden ayrıldığımı... ve sonra Fulham civarında az önce ayılana kadar ki hiç birşeyi hatırlamıyorum.
Je me souviens d'être sorti hier soir... puis, plus rien jusqu'à ce que je me retrouve sur la rue de Fulham.
Fulham katili için yazılanları okuyun!
Le meurtre de Fulham!
Fulham hakkında birşey diye mi bağıyor?
Il crie quelque chose sur Fulham?
Fulham cinayeti!
Le meurtre de Fulham!
Fulham'da bir adam bıçaklanarak öldürüldü.
Un homme poignardé à Fulham!
Fulham cinayeti için yazılanları okuyun!
Lisez tout sur le meurtre de Fulham!
FULHAM'DA CİNAYET Antikacı bıçaklandı. Ev ateşe verildi.
MEURTRE DANS FULHAM Un antiquaire poignardé
Fulham.
Fulham.
Eğer elinizde uygun birkaç sivil polis varsa... Şimdi buradan çıkan adamı takip etseler iyi olur. Fulham vakası ile bağlantısı olabilir.
Si vous aviez deux hommes en civil disponibles, j'ai vu quelqu'un qui doit être suivi pour l'affaire Fulham.
Fulhamdaki antikacı ile bir ilişkisi olduğunu mu düşündün... Fakat onu sen yapmadın.
Vous croyiez la même chose à propos de l'antiquaire de Fulham, mais ce n'était pas le cas.
Fulham cinayetinde de, biri suçunu gizlemek için ateşi kullanmıştı.
Dans le meurtre de Fulham, on a utilisé le feu pour cacher le crime.
Fulham Polis Merkezi telefondaydı, efendim.
Le commissariat de Fulham a téléphoné.
Fulham'a son otobüsü kaçırdığını söyledi. Eve dönüyordum, o yüzden onu bıraktım.
Et comme c'était sur mon chemin, je l'ai déposé en route.
Fulham Polis Merkezi'ne gitmek zorunda olduğunu söyledi.
Il a dit que tu allais au commissariat de Fulham.
Fulham Polis Merkezi'nde biri kendini asmış.
Barrett... qui s'est pendu.
Bana Fulham Polis Karakolu'nu bağla.
Le commissariat de Fuham.
Fulham Road.
Fulham Road.
- Bayan La Doll Fulham Road'da oturuyor.
- Mlle La Doll habite Fulham Road.
Evet, Öküz Harry, Fulham'da neler oluyor?
Vas-y, Harry la Brute, parle-nous de Fulham.
Şey... Fulham.
Eh bien, voyons...
Şu ara pek iyi değil.
Fulham. Un peu chaud, en ce moment.
Bu sabah Fulham'da bir kuyumcuya hırsız girdi ve 2 bin sterlin değerinde mücevher çalındı.
Ce matin à Fulham, une bijouterie a été cambriolée, le butin s'élève à 2000 £.
Joey Maddocks, Lisanslı Bahis Acentesi, 469 Fulham Caddesi, kazanç listesi ayrıyetten bizim mektuplarımız efendim.
Joey Maddocks, bureau de paris, 469 Fulham Road, acquisition. Sans compter nos lettres.
Fulham Yağ, Brant Kaynaklar, Geodynamics!
Fulham Oil, Brant Resources, Geodynamics...
Fulham Yağ, Brant Kaynaklar...
Fulham Oil, Brant Resources...
Dediklerine göre polis malın Fulham'da bir garajda olduğunu biliyormuş.
II paraît que la police sait que le butin est à Fulham!
Fulham Caddesi'nde bir gay barında kalıyorum.
Il tient une boîte sur Fulham Road.
66 Harold Caddesi, WE7.
69, Harold Street, WE, Fulham.
toparlarsak havacılık dokuz deliklisinden on sekiz deliklisine kadar bütün türleri kısaca açıklanamayan nedenlerle Akkent Hakkent Pakkent Yakkent yani aynı zamanda buna koşut olarak insanoğlu bilinmeyen nedenlerle ama zaman bu zayıflamaya ve küçülmeye yanıt verecektir toparlarsak Yakkent Hakkent kısacası Piskopoz Berkeley'in ölümünden bu yana adam başı eksilmemiz aşağı yukarı adambaşı ortalama yuvarlak rakamla
à Feckham Peckham Fulham Clapham à savoir simultanément simultanément ce qui est plus pour des raisons inconnues mais qui vivra verra rapetisser et diminuer je résume Fulham Clapham en un mot la perte sèche par tête depuis la mort de l'Evêque Berkeley étant de l'ordre de deux doigts cent grammes par tête environ en gros plus ou moins de la
Geçen hafta Fulham karşısında gösterdiği yeteneğini konuşturmasını umuyorlar.
Ils doivent espérer qu'il fera preuve de la même virtuosité que contre Fulham.
Fullham maçını seyretti. Resmen uçuyordu.
Au match contre Fulham, il était fou.
Fulham'a karşı oynamıştım ya.
Le match contre Fulham...
Sanırım Fulham yolunda bir tane var.
Il y a un magasin sur Fulham Road.
Bu sel Lambeth, Fulham, Battersea, Hammersmith, Putney, Barnes ve Richmond ve Twickenham'a kadar yayılacaktır.
Ça s'étendrait à Lambeth, Fulham, Battersea, Hammersmith, Putney et même Richmond et Twickenham.
Kupanın ilk turunda Fulham'la oynadık ve ister inanın ister inanmayın, maç başladığı an, sanki ayarlanmış gibi, aynasızlar damladı.
Dans un championnat, on jouait contre Fulham. Les choses ont dégénéré. Ça n'a pas raté, les flics ont rappliqué.
"Fulham ve Putney yolu boyunca çok güzel manzaralar var."
"Il y a de très beaux paysages entre Fulham et Putney".
Doğu Fulham...
Furham Est...
Fulham'daki bir partide olmam gerekiyordu.
Je suis censé être à une fête à Fulham.
Tanrım, Fulham'da olmak çok güzel olmalı.
Mon dieu, ça doit être bien de vivre à Fulham.
Battersea ve Fulham'daki kömür yakan büyük elektrik santralleri bacalarından zehirli sülfür dioksit salınımını azaltma yönüne gidiyor.
Les grosses centrales électriques au charbon de Battersea et Fulham ont tenté de réduire leurs émissions de dioxyde de soufre toxique.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]