Fıstık traducir francés
3,309 traducción paralela
Eski iş arkadaşlarını nişana çağırmışlar... Eküriler... Onlara yardım edeyim falan fıstık derken...
Des amies à elles ont débarqué pour les fiançailles, de vieilles biques, et je me suis fait embarquer
Fıstık ezmeli ve muzlu yarım sandviç.
La moitié d'un sandwich au beurre de cacahuètes.
Fıstık...
Noix de pécan?
Fıstık ve bademli çikolata hariç ne ararsan var.
Sauf pour les MM's et le Toblerone. Il y a même des bières St.
Buz gibi bira sosisli sandviç, tuzlu fıstık bir de o küçük kaselerdeki çikolatalı dondurmalar. Bilirsiniz, hani şu küçük tahta kaşıkla yenenlerden? Hani bir yandan tahtadan krema kazırken bir yandan da ötekini istediğimiz.
Bière fraîche, hot-dogs au chili, cacahuètes salées, les petites glaces au chocolat qu'on mange avec une minuscule cuillère en bois qu'on suce pour extraire tout l'arôme des fibres du bois pendant qu'on en commande une autre.
Yedinci devre arasında ayağa kalktığımda emektar Ryne Sandberg formamdan dökülen ekmek kırıntılarını fıstıkları, kabukları ya da şekerlemeleri yemek yok artık.
Quand je m'étirerai à la septième manche, il n'y aura ni miettes, ni cacahuètes, ni papiers de bonbons qui tomberont de mon maillot des Cubs.
Satılık fıstık.
De délicieuses cacahuètes? - Non?
Fıstık ezmeli ve reçelli. Annemin tarifi.
Beurre de cacahuète, de ma mère.
Fıstık zerreleri saçıyorsun havaya.
Tu mets des particules dans l'air.
- Fıstık ezmesi nerede?
Où est le beurre de cacahouète?
Kılıcı Fıstık'a versen iyi olur.
T'as intérêt à donner l'épée à Hot Pie.
Siz fıstık ezmesisiniz.
Les mecs, vous êtes le beurre de cacahuètes.
Onlara fıstık ezmesi sandviçi yapabilirsin.
Fais-leur des sandwichs au beurre de cacahuète.
Okulda bir çocuğun fıstık ezmesine alerjisi varsa kimse fıstık ezmesi getiremez.
Un gosse est allergique, donc pas le droit aux cacahuètes.
İçeri gir. Fıstık ezmesi istiyorum!
Je veux du beurre d'arachides!
Altın sarısı saçların var Ve fıstık gibi ağzın var.
Tu as une chevelure d'or et bouche couleur pêche.
Bu fıstık da kim?
Qui est ce bel oiseau?
Şimdi sen yanında fıstık gibi beyaz bir kaltakla dolaşan monşer kılıklı zencinin Chalky White olduğunu mu söylüyorsun bana?
Tu me dis qu'il y a un pauvre mec sur terre, habillé comme un Blanc, avec une pâlichonne à ses côtés, et qu'il s'appelle Chalky White?
Fıstık ezmeli dürüm ve fish finger. Gözde kahvaltın.
Poisson pané et beurre de cacahuetes ton petit déjeuner préféré.
Şakaydı fıstık.
C'était une blague, petite pomme.
Evet, Homer patlamış mısırın içinden çıkan fıstık gibidir.
Ouais, il est la cacahuète dans votre popcorn.
Bunu öylesine yapmıyor bu fıstık gerçekten bizden nefret ediyor, Ama o insan değil!
Non seulement cette chose nous déteste, mais elle n'est pas humain!
Ordövr, çorba, balık, arasına sandviçler, fıstık ezmesi ya da dışarı yemeğe götür.
Hors d'oeuvres, potage, poisson, entrées... Sandwiches au beurre de cacahuète ou menu à emporter.
Fıstık biçimli şeker rengi olabilir mi?
Cirque-cacahuète?
- Hey, fıstık!
Hey toi!
Daha ufacık bir çocukken fıstık ezmesini çok seven Rusty adında bir köpeğimiz vardı ve abim de onu beslemenin en iyi yolunun fıstık ezmesinin taşaklara sürülmesi olduğu konusunda beni ikna etmişti.
Quand j'étais un petit garçon, Hum, nous avions un chien qui s'appelait Rusty, il aimait le beurre de cacahuète, et, heu, mon frère, heu, m'a convaincu que la meilleur façon de la nourrir, heu, était de, heu, de l'étaler sur mes testicules.
Özellikle fıstık ezmesi ve köpek olayını.
Et spécialement l'histoire du beurre de cacahuète et du chien.
Başka bir şey ister miydin -... bir dilim limon, fıstık, ya da yatağına kahvaltı falan?
Autre chose? Du citron, des cacahuètes, un déjeuner au lit?
İki arttırıyorum... İki tane fıstık ezmeli ev reçelli.
Je vais vous suivre... et je relance de deux beurre de cacahuètes et gelée.
- Bu partiye fıstık ezmesi koydum. - Hardaldı ketçap...
J'ai ajouté du beurre de cacahuète.
Fıstık ezmesini çok seviyor ya.
Tu es sur qu'il aime le beurre de cacahuète.
- Fıstık ezmesi bu. - Hayır.
C'est du beurre de cacahuète.
Fıstık ezmesi bu.
C'est du beurre de cacahuète.
Fıstık ezmesini seviyor.
Il aime le beurre de cacahuète.
Boşver onu şimdi. Darryl fıstık ezmesi...
Pas le temps d'expliquer...
Satılık yer fıstığı.
Je vends des bonnes cacahuètes!
Fıstık!
Mangez mes bonnes cacahuètes!
Fıstık!
- C'est quoi cet horrible habit?
Biraz fıstık alabilir miyim?
Il vous reste des cacahuètes?
Bugün Sayın Yargıç, sanık çocuğun ailesinin evinde çocuğun annesine sandalye fırlatmış ve sandalye duvara çarpmıştır.
Ça c'est aujourd'hui, votre Honneur... la famille de l'enfant chez eux en jetant une chaise sur la mère, une chaise qui a été jetée sur le mur.
- Frank benim aşık olduğum çocuk tanıştığım en muhteşem sekizinci sınıf öğrencisiydi.
Le garçon dont je m'étais éprise était le plus génial des quatrièmes que j'aie pu rencontrer.
Sınıf listeleri asılmıştır artık.
Ça y est, les listes des classes sont affichées.
Grup içinde huzursuzluklar başlamıştı "Falanca filancaya kızgınmış." türünden fısıltılar...
Ils ont commencé à... Il y a un peu de mésentente, des mots à voix basse : "Trucmuche est fâché avec machin à cause de blablabla."
Kurutulmuş et ve fıstık ezmesi.
Jamais des Dinosaurus...
Buyur? Tom Saltzman'ın dediğine göre iPad kılıfına cam yapıştırmışsın ve milleti kandırıyormuşsun.
Quoi? et que tu fais semblant.
Parmağım jakuzinin fıskıyesine sıkıştı.
Mon pouce s'est coincé dans l'arrivée du jacuzzi...
Sanırım biraz fıstık alacağım
Je veux bien quelques cacahuètes.
Fıstık ister misiniz?
Une cacahuète?
Fıstık gibi bir şey.
Tu vas apprécier.
Bu fıstık da kim? Dominique Berry.
- Dominique Berry.
Ryan, fıstık ezmesi diyorum!
Ryan, c'était du beurre de cacahuète.