Geçici traducir francés
5,800 traducción paralela
Sen geçici bir eğlenceden fazlasısın.
T'es plus qu'une aventure sans lendemain.
Babam, geçici Kraliçeyi kendine göre karşılar.
Mon père félicite la reine temporaire à sa manière.
Archie Bunker'ın salonundaki televizyonunun bir tüpü geçici olarak eksik olabilir bende de boş boş duran bir likit nitrojen akış cihazı vardı...
Bien, uh, il manque peut-être un tube à la TV du salon d'Archie Bunker. mais, tu sais, seulement temporairement et il y avait le dispositif contenant du nitrogène liquide qui se trouvait là...
Frontal ve geçici loblardaki körelme FTD'yi doğruluyor.
Atrophie du lobe frontal et temporal confirmé FTD
Sanırım suda aşırı kaldığından geçici işitme kaybı yaşıyor.
Vous plaisantez, Quentin? Je pense qu'il a une perte temporaire de l'audition suite à une exposition intensive à l'eau.
Geçici bir erteleme olduğunu düşünüyorum.
Non, je pense qu'ils ne le retardent que temporairement.
Yan yol, çevresel çalışmalar için geçici olarak durdurulmuş.
La rocade est momentanément arrêtée pour des études environnementales.
Sadece gelip geçici olarak.
C'est temporaire.
Bu, gelip geçici bir şey.
Oui, ben là c'est temporaire.
Geçici bir yer.
C'est temporaire.
Ve hedeflerimize ulaşabilmek için yeni geçici gece vardiyası şefimiz Dr. Jordan Alexander.
Et pour nous aider à atteindre ces objectifs, voilà notre nouveau chef intérimaire de l'équipe de nuit, le Dr Jordan Alexander.
Gelip geçici bir heves.
C'est une mode.
Sadece geçici olarak.
C'est seulement temporaire.
Sana geçici bir kimlik, temiz bir araba ve bu olaylar durana dek kalacağın bir yer ayarlayacak.
Il va vous avoir une identité temporaire, une voiture et quelque part où aller jusqu'à ce que tout ça soit fini.
Her iki şekilde de, um... Sadece geçici bir ilgi olduğunu sen, ben üzerinden olduğumu söyleyebilirsin.
Dans tous les cas, hum... vous pouvez lui dire que c'est fini, c'était juste une passade.
Unutma, bu geçici.
Rappelle-toi, c'est temporaire.
Bu geçici.
C'est temporaire.
Bu geçici. Merhaba, ben Billie Brown.
Bonjour, je suis Billie Brown.
- Tanrım. Bu geçici.
Oh, mon Dieu.
- Burası geçici bir yer.
C'est provisoire.
Geçici olarak kaldırmanı istiyorum.
J'ai besoin que tu la désactives temporairement.
ACN Digital geçici editörü değil mi o?
Ce n'est pas l'éditeur temporaire d'ACN numérique?
Ben Sloan Sabbith, geçici süreliğine Will McAvoy'un yerine sunuyorum.
Je suis Sloan Sabbith la remplaçante de Will McAvoy.
~ Geçici de olsa, aynı çıkarları paylaşıyoruz. ~ Ah, anladım.
~ En ce moment nos intérêts sont communs. ~ Oh, je vois.
Hepimizin başına gelen geçici bir hıçkırık gibiymiş.
Un petit hoquet que nous traversons tous.
Geçici salınım ne durumda?
Et la résonance temporelle?
Geçici olarak mı buradasın?
Vous êtes intérimaire? Non.
Yerel atmosfere radyasyon yayıyorlar, geçici bir sersemletici iyilik iklimi yaratıyor. - Efendim?
Des radiations s'échappent dans l'atmosphère, créant un climat temporaire d'une abondance stupéfiante.
- Geçici bir konaklama yeri.
- Un logement temporaire.
Özgürlüğüm geçici.
Ma liberté est temporaire.
Hep geçici olarak kaldığımı düşünmüştüm.
J'ai toujours pensé que ce serait temporaire.
Bu geçici bir durum.
C'est temporaire.
Geçici vali.
Gouverneur temporaire.
- John Campbell. General Grant tarafından atanmış, Wyoming bölgesi geçici valisi.
John Campbell, gouverneur temporaire du territoire du Wyoming par nomination du Général Grant.
Hayır, bu geçici yedeği.
Non Will. Ca c'est un prêteur.
Geçici.
C'est temporaire.
- Geçici bir durum, söz veriyorum.
- C'est temporaire, promis.
Bu-bu geçici bir şey.
C'est... c'est temporaire.
Yeni evimiz dekore olana kadar geçici bir süreliğine buradayız.
Ah... On est là temporairement jusqu'à ce que notre nouvel endroit soit décoré.
Bunun geçici versiyonunu yaptık ve oldukça başarılı oldu.
On a eu de beaux résultats déjà, et ça a très bien marché.
Bu tamamen geçici bir durum.
C'est temporaire.
Geçici bir çılgınlık durumundayken bir insanın canını aldım.
J'ai pris la vie de quelqu'un.. dans un moment de folie passagère en pleine douleur
Geçici çılgınlık kavramı sorunludur. Bazıları bunu sakatlık olarak görür. Olay öncesi aklı başında, sonrasında da başında ama bir anlığına...
La notion de folie passagère est gênante certains diront pratique pour les affligés rationnel avant l'acte, rationnel après, mais à ce moment précis
Babam bunun geçici bir şey olduğunu, çoktan unuttuğunu söylemişti.
Il a dit que c'était juste un flirt qu'elle avait oublié.
Devletin bana verdiği yetkiye dayanarak sizi geçici polis memuru ilan ediyorum.
Par les pouvoirs qui me sont conférés par l'état, je vous déclare agent temporaire de la police de L.A.
Geçici bir durum sadece.
C'est seulement temporaire.
Geçici bir durum.
Ce n'est que... temporaire.
Bu geçici bir şey. Senin oğlun, aldığı şeyleri her zaman geri veriyor.
Votre fils, il rend toujours ce qu'il prend.
Her neyse, savcının ofisinde geçici çalışıyor ve Parks mezardan çıkartmayı desteklerse, Wendy Parks ve Keegan'ın bir iddiada bulunacaklarını söyledi.
De toute façon, elle travaille en intérim au bureau du procureur et a dit que Wendy Parks et Keegan élaboraient un plaidoyer, mais seulement si elle soutenait l'exhumation.
Geçici, değil mi?
C'est temporaire, non?
Bu daha çok geçici izin.
C'est plus comme un congé.