Gidersin traducir francés
2,323 traducción paralela
Onları etkine aldıktan sonra, kalkıp çeker gidersin. Gider misin?
Une fois qu'elles sont ensorcelées, levez-vous et partez.
Gidersin.
- Non, il faut partir.
Onu öldürmezsen seni tutuklar. Sonra hapse gidersin.
Si tu ne la tues pas, elle t'arrêtera et tu iras en prison.
- Sadece işe gidersin, insanlar gelir ve onları iyileştirirsin.
- Tu vas bosser et tu soignes les malades.
Hiçbir şey yapmak zorunda değil, Ama sen... Ama senin biraz utanman varsa toplanırsın ve siktirip gidersin.
Elle a pas à faire quoi que ce soit, mais toi... si t'as le moindre bon sens, tu fais tes valises et tu te casses.
Bence sen lezbiyen barında kapış kapış gidersin.
Et je pense qu'on aurait essaimé autour de toi dans un bar de lesbiennes.
Sen, genişlemiş ufkunla ve erkek arkadaşına anlatacağın küçük seksi hikayenle çekip gidersin, Peki ya ben?
Tu t'en vas avec un horizon élargi et une petite histoire sexy à raconter à ton petit ami et moi?
Belki doğrudan mezarlıktaki evine gidersin ve her şey mükemmel olur.
Peut-être que tu rentreras chez toi, dans ton petit cimetière et tout ira pour le mieux.
Sevdiğin biri için ne kadar ileri gidersin?
Jusqu'où iriez-vous pour celle que vous aimez?
Eğer Casey bizi bulursa, ben hapse sen ise 24 saat gözlem altındaki bir hücreye gidersin.
Si Casey nous trouve, j'irai en prison, et toi, dans une cellule capitonnée constamment surveillée.
Erkek bulabilmek için her yere gidersin sen. - Orada çalışmayı ben seçmedim.
Tu sais plus où trouver un mec.
Ya da beynin fındık gibi küçülene kadar gözümüzün önünde erir gidersin.
Ou tu peux t'atrophier devant nous, jusqu'à avoir l'aptitude cérébrale d'une cacahuète.
İstediği şeyi yapabilir ya da buradan gidersin meselelerimizi kendimiz çözeriz.
Vous pouvez faire ce qu'il vous demande ou vous pouvez partir. Et nous laisser discuter de nos... problèmes.
Umarım, bir an önce gidersin.
Bon courage! Son vol?
Yarın akşam New York'ta imza günü var. - Belki sen de gidersin.
Elle va le dédicacer à New York demain soir, tu pourrais y aller.
- Bir hafta kalıp gidersin.
Je lui donne une semaine.
Okula gidersin, bir işe girersin...
Va à la fac, trouve-toi un travail.
Ben gidersem, sen de gidersin, bu basit bir hesap.
Je tombe, tu tombes. C'est mathématique.
Öyle yani. Sen de istersen gelip gidersin.
Si tu veux, tu peux venir de temps en temps nous rendre visite.
Bisikletinle gidersin. Ben sana hizmet etmek zorunda değilim. Başka işlerim var.
Je ne peux pas vous garder de faire des faveurs.
Diploma almak için gerekiyorsa gidersin.
Si il vous aide à obtenir leur diplôme, vous voulez.
Ben ne olup bittiğini anladığım zaman gidersin.
Tu pourras y aller quand... je saurai ce qui se passe.
Eminim, oradan şu eski flört gölüne gidersin ve bir şeyler yakalarsın.
Maintenant que tu es de retour sur le marché, tu vas vite choper quelque chose.
Öyle bir gidersin ki.
Oh que si, tu pars.
* Çok ileri gidersin diye *
Que tu ailles trop loin Ne reste pas
Müzelere gidersin, otelde kalırsın Avustralyalı turistleri tavlarsın.
Musées, auberges de jeunesse... tu dragueras des Australiennes en voyage.
Adam istemiyorsa, gidersin.
Si le gars refuse, tu t'en vas.
Böyle bir paraya ya beleşten yaşayıp gidersin ya da büyük işlere kalkışırsın.
Avec autant d'argent, soit on ne se soucie de rien, soit on vise les étoiles.
Dürüst olmalıyım. Onları öğrenince gidersin sanmıştım.
Je vais être honnête, je pensais pas que tu resterais, quand je t'ai dit pour eux.
- Umarım gidersin.
- J'espère que tu iras.
- Neden? Dedektif kitaplarında, her zaman kayıp kişinin en son bulunduğu yerden başlarsın sonra geri geri gidersin.
Dans les romans policiers, on commence là où la personne a été vue la dernière fois,
Ayrıca, çıplak olduğunu söylemiş miydim? Güne nasıl başlarsan öyle gidersin.
Se lever en forme prédit une bonne journée.
Ben kapıya bekçilik yaparken sen de çekimlere gidersin.
Moi, je vais monter la garde.
- Gidersin diye düşünmüştüm.
- Ne sois certain de rien.
- Başka bir hastaneye gidersin.
Alors tu iras dans un autre hôpital. Pas à New York.
Eğer ona bir şey olursa sen de gidersin değil mi?
C'est toi, 5 ans plus tôt. - Un problème et t'es foutu.
Evet gidersin.
Si, tu peux.
Titrememi gidersin diye çaya ihtiyacım vardı.
J'avais envie de boire un thé et de sympathiser.
Pes etmeden önce yüzde 110 işe yaraması için üzerine gidersin.
Tu te lances à 110 % pour essayer avant d'abandonner.
Ne kadar çok enerji harcarsan o kadar hızlı gidersin.
Plus tu dépenses d'énergie, plus vite tu partiras.
Nasıl olur da, erkek kardeşinin ölüm haberini aldıktan sonra saniyesinde kaçıp gidersin?
Comment on peut apprendre la mort de son frère et filer aussitôt?
Bir sonraki hastama geçeceğim. Sen de istediğin bütün gereksiz testleri yapmaya gönüllü bir doktora gidersin.
Je passe au patient suivant et vous, à un médecin prêt à faire tout ce que vous voulez.
İşte bundan dolayı şimdi toprağa bir ekin ektiğinizde, petrolle çalışan bir makine sürüyorsunuz. Üzerinde gidersin, toprak sürülür.
Donc pour faire pousser une plante aujourd'hui, vous conduisez une machine fonctionnant au pétrole, vous la conduisez et elle laboure.
Eğer seni tutuklarsam hapse gidersin. Hemen, bugün.
Si je vous accuse, vous irez en prison.
Birinin peşinden gidersin, sonra diğerinin sonra diğerinin. Sen kanun adamısın, Ray.
Tu en arrêtes un, tu arrêtes le suivant, tu arrêtes le type qui a commis le crime, Ray.
Ya bir anne olarak bana saygı gösterirsin, ya da gidersin.
Vous me respectez en tant que mère ou vous partez.
Ya buna alışırsın ya da gidersin.
Il va falloir que tu t'y fasses.
Ya def olup gidersin ya da beni kelepçelersin, seçim senin.
Parler de Vogel. Barrez-vous ou passez-moi les pinces.
Ben dediğimde gidersin.
Tu y vas quand je te le dis.
Yarın sabah kalkarsın. İstirahat edersin. Plaja gidersin.
Demain tu te relaxes, tu vas à la plage.
Ama eğer kaybederse tekneni alırım ve bu şehirden siktir olup gidersin. - Bahis ne?
- Quel est l'enjeu?