Girme traducir francés
2,609 traducción paralela
Ayrıca Bayan Jaeckel, bu ay fazladan masrafa girme gibi bir durum olabilir.
De plus, Mrs. Jaeckel, Il se pourrait que j'ai des dépenses supplémentaires le mois prochain et que je doive ajuster mon salaire.
Hızlıca bir davaya girme hakkı var, avukata erişebilir.
Il aura droit à un procès rapide, avec un avocat...
Etkileşime girme niyatindedir.
Qui se manifestent avec des mauvaises intentions.
Onunla ilgileniyorlar. Girme içeri.
N'y va pas, il y a déjà trop de monde.
Ben- - Bu konuya girme niyetim yoktu.
Je ne voulais pas m'embarquer là-dedans.
Ama içime girme tehlikesi olmadan yanına yaklaşamam ki.
Mais je ne peux pas m'approcher d'elle sans être possédée.
Yola girme!
Pas dans la rue.
Ne olursa olsun, içeri girme.
Et quoi qu'il arrive, tu n'entres pas.
- Oraya girme.
Non, on parle pas de ça. - Pourquoi pas?
Çünkü senin gizlice girme konusunda zengin bir geçmişin var zaten.
Parce que t'es experte en entrée par effraction.
Yanlış yola girme.
Ne vous trompez pas.
Eğer yaşamak istiyorsak,... savaşa girme zamanı gelmiştir.
Si on veut vivre, alors il est temps de partir en guerre.
Hiçbir muhabbete girme gereksinimi olmadan yürüyoruz.
On marche sans parler.
Oraya hiç girme.
Ne dis rien.
Şu arkadaki odaya girme iznin oluyordu. Senin oluyordu.
On avait le droit d'aller derrière.
Mesela, zorla girme belirtisi yoktu.
Aucun signe d'effraction.
Zorla girme belirtisi olmamasını açıklar.
Ça explique pourquoi il n'y a pas de signe d'effraction.
Benim için mezara girme vakti karıcığım.
L'heure est venue pour toi de t'enterrer. Wifey.
Craig, merak etme, Alfie iyi, ama sakın eve girme.
Ne t'inquiète pas, Alfie va bien, ne rentre sous aucun prétexte.
Mels, girme oraya!
Mels, ne va pas là dedans!
Mac, burada zorla girme belirtisi var ama boğuşma belirtisi yok.
Il y a des signes d'entrés par effraction, mais pas de signes de lutte.
Sana girme dememe rağmen atölyeme mi girdin?
Tu es allée dans l'atelier que je t'avais interdis.
Çıkışın belirgin değilse, sarı kutuya girme.
"N'entrez pas dans la boite jaune, tant que la sortie n'est pas libre."
- Dana! - İçeri girme, anne!
Maman, ne rentre pas!
Deli biri için hapse girme riskini almadığımı söyle bana.
Dis moi que je ne suis pas là en train de risquer la prison au nom d'une personne complètement tarée.
Bir kaç gün kendini zorlama bol bol su iç, ped kullanma, cinsel ilişkiye girme.
Reposez-vous quelques jours. Buvez beaucoup d'eau. - Pas de tampons, pas de sexe.
Kapıyı açmamanız durumunda yasal olarak kırıp girme yetkimiz var.
Si vous n'ouvrez pas cette porte, nous sommes légalement habilités à la forcer.
Şimdi sarılma işlerine girme.
Ne commence pas avec les câlins.
Tommy, lütfen bu işe girme. Lütfen dinle beni.
S'il te plaît, ne t'emballe pas.
Kopya olayı. Notlarını yüksek tutarak okuldaki imajını ve iyi bir üniversiteye girme şansını korumak istiyordu.
Pour garder ses notes, entrer dans une fac de la Ivy League et garder son image.
Hayır Morgan, olaya sakalla girme.
Non, Morgan. Ne parle pas de la barbe.
Doğruyu söylüyorsanız bir sorun olmayacaktır. Ve tabii kimse babanızın hesabına girme yetkinizi almadıysa.
Ça ne devrait pas poser de problème si vous dites la vérité et que personne ne vous a retiré du compte de votre père.
İş arkadaşının yaptığına izinsiz girme denir ve hastanın sağlığını riske atıyor.
Votre collègue n'a rien à faire ici. Il met en danger la vie du patient.
Mertliklerinden etkilenen Aquaman iki genç kahramana himayesine girme fırsatı önerdi.
Impressionné par leur valeur, Aquaman offrit aux deux jeunes héros l'opportunité d'être son protégé.
Firar, patlama, kraliyet temsilcisi kılığına girme...
Évasion... explosion... Au nom du roi? Vous êtes une honte pour notre pays...
Belki de tekrar şu senatörlük yarışına girme kararı vermiştir ya da R.N.C mücadelesine.
Peut-être qu'elle a décidé de se rejeter dans l'arène du Sénat ou à la tête du parti Républicain.
Farklı transa girme yöntemlerini sağlayan bir program.
Un programme synchronisant différentes méthodes pour induire une transe.
O konuya girme.
Comment ne pas le faire?
- Nasıldı? - Sakın aksan olayına girme.
- Comment c'était?
Havaya girme, bebeğim.
Cesse de te vanter, chérie.
İçeri sakın girme muhafız.
Que personne ne nous dérange.
Bir daha sakın işimle arama girme.
Te mêle pas de mes affaires.
Ve bir daha evime böyle girme.
Ne rentre pas comme ça chez moi.
Boğuşma veya eve zorla girme belirtisi yok.
Il n'y a pas de trace de lutte ou d'effraction.
Girme zamanı geldi.
On entre.
- Hey, hemen havalara girme, çocuk. Tamam.
- Te vante pas.
Zorla girme belirtisi yok şef.,
- Pas de signe d'effraction.
Zorla girme belirtisi yoktu.
Aucun signe d'effraction.
Yatağa girme zamanı olduğu kesin.
Alors, viens te coucher.
- İzinsiz eve girme olayı.
- Pour introduction par effraction.
Kennedy'nin oradaki Dunkin'Donuts'un önündeki dar geçite girme.
On évitera les bouchons sur Kennedy devant le Dunkin Donuts.