Giysiler traducir francés
958 traducción paralela
Aydınlıkta, temiz giysiler ve sıcak bir tabak yemekle suçlamıyorum.
Bien sûr, à la lumière, dans des vêtements propres avec de la nourriture chaude, c'est logique de dire ça.
Giysiler tamam.
" Ces habits sont très bien.
- Bayan Willis, temiz giysiler.
- Mme Willis, vêtements propres.
Sen otur. - Pekala. Sanırım, gidip biraz kuru giysiler getirsem iyi olacak.
Je ferais mieux d'aller mettre des vêtements secs.
- Bu giysiler üstüne olmuyor. - Seni...
Ces vêtements vous vont mal!
Eşsiz giysiler içinde
Dans un costume original
Yarın ona başka giysiler alın.
C'est une apache!
Giysiler medeniyetin küfüdür! Doğaya dönün! "
Les vêtements sont une tare de la civilisation! "
Bunlar hayatımda gördüğüm en kötü giysiler.
Je n'ai jamais vu pareils vêtements.
- Giysiler hazır mı?
- Les habits?
- Giysiler nerede?
- Où sont les sapes?
Güzel giysiler vereceğimi söylemiştim.
Je vous ai prêté des beaux habits, hein?
Bu giysiler sana pek uymadı, değil mi? Önemli değil.
C'est pas ta taille, hein?
Bütün ordunun derdi aynı kokuşmuş giysiler ve dizanteri.
L'armée du Sud est pleine... de poux et de dysenterie!
- Güzel giysiler, bir at.
- De beaux habits, un cheval...
Ölüm, korku, alevler, dehşet ve kara giysiler...
La mort. La peur. Les flammes, l'horreur et les habits noirs.
Bu yara. Oh, şu iğrenç giysiler.
Oh, quels vêtements répugnants.
Giydiğiniz giysiler bana üniforma gibi gözükmüyor.
Ça ressemble à des uniformes.
Dantelli giysiler.
- Des chemises de nuit en dentelle.
Evet dantelli giysiler.
- Oui, regardez.
Seni ilk kez sivil giysiler içinde görüyorum.
C'est la première fois que je te vois dans des habits civils.
Çok para kazanmak istiyoruz, ki bol bol güzel giysiler alabilelim.
On veut se faire du fric... pour s'acheter de jolies robes!
Umarım giysiler üstüne uyar.
J'espère qu'ils vous iront.
Nasıl giysiler? Bir tanesi çok güzel. Biraz solmuş ama yumuşak.
Une est en soie.
Giysiler için teşekkür ederim.
Merci pour l'attirail.
Evet, seni kot giysiler içinde Iowa'da düşünüyorum da saman arabasının üzerinde eski bir değirmene giderken.
Oui, je t'imagine très bien en jeans dans l'Iowa à te promener en charrette.
Yaşamınız hakkında, ne tür giysiler giyersiniz.. .. ne tür parfüm kullanırsınız, ne tür kitap okursunuz, filan gibi.
Sur comment vous vivez, ce que vous portez, les parfums que vous utilisez, les livres que vous lisez.
Güzel giysiler ve mücevherler için teşekkür ederim.
Merci de m'avoir permis de porter ces élégants vêtements et ces babioles.
- Güzel giysiler giyiyor.
- Elle est élégante.
Doktor faturaları, giysiler.
Les frais médicaux, les vêtements...
Sonra ilk sevgili ve tabii yeni giysiler ortaya çıktı. O da çok zordu. Sonunda o gece benimle çıkmak zorunda kalmıştın.
Pour ton premier bal, ton cavalier a attrapé la rougeole, et j'ai dû le remplacer.
Bu kasaba ve şu giysiler benim için yeterince iyi değil.
Y a pas de place dans cette ville pour moi et cette voleuse d'hommes!
Hep süslü giysiler alırdı... ve sahnede gördüğü aktristlerin taklitlerini yapardı.
Cathy aimait "bien s'habiller" comme elle disait.
Giysiler konusundaki görüşleri, çok daha fazla. - Belki 1000.
Son opinion sur la mode, beaucoup plus, peut-être 1000.
Sade giysiler istemiştin.
Vous leur avez demandé d'être en civil.
İçerde kuru giysiler var.
Il y a des vêtements secs.
Söyle bana, tüm bu giysiler...
Dis-moi, tous ces costumes...
Bir iş adamı olduğuna göre yeni giysiler almalısın.
Tu es dans les affaires, il te faut des vêtements neufs.
Hep aynı alışkanlıklar, aynı tarz giysiler?
Des heures régulières, des vêtements classiques...
Sadece giysiler ve yatak için teşekkür etmek istedim.
Je voulais vous remercier pour les vêtements et pour le lit.
Bu giysiler birer elektronik ve mekanik cilt. Çürümüş et ve kaslarının yerine kullanıyorlar.
L'équipement électronique sert de carapace... á un corps atrophié.
Evet, Spring City'de geceler soğuktur. Kendine güzel sıcak giysiler almanı istiyorum.
Les nuits sont fraîches à Spring City, achète toi de bons vêtements chauds.
Git de kendine doğru düzgün giysiler al.
Tu vas t'acheter un beau costume.
Kendini daha kadınsı gösteren giysiler giymeli.
Et elle pourrait porter des vêtements plus féminins.
Lila ona küçük giysiler yapardı.
Lila lui faisait des petites robes.
Onlar sahip olduğum tek giysiler.
Hey... ce sont mes seules robes.
Çocukken üstündeki giysiler ve bindiği attan başka bir şeyi olmayan bir serseriydi. 14'ünde avare bir kovboydu.
Quand il est arrivé, ce blondinet n'avait que ses vêtements et son cheval. Un vagabond de 14 ans.
Üzerinizdekiler oldukça güzel giysiler.
Vous portez de beaux habits.
Ev, araba, hizmetçiler, giysiler ve ben.
Une maison, une voiture, des domestiques, des vêtements... Et moi avec.
- Ben evlendim ve giysiler...
- Je me marie, et...
Özel giysiler...
D'autres vêtements.