Grief traducir francés
86 traducción paralela
Görevimi kötüye kullanarak, kişisel bir şikayete göz yumdum.
J'ai permis à un grief personnel d'interférer dans mon devoir.
Marianna'ya verilen sekiz yıl toplumun ahlak ve öfkesini... yatıştırmak için verilen, ayrıca aldatmaya karşı verilen bir ceza.
"Huit ans pour Mariannina" "Le grief moral adoucit la sentence"
Çok geçmeden gözyaşlarına dönüşecek olan memnuniyet hissiyle doluyduk... ta ki deniz üzerimize kapanıncaya kadar. "
All at once what "happen" as we felt is no more. Our joy has changed to grief.
Artık Chigusa'ya karşı bir sakınca görmüyorum.
Je n'ai plus aucun grief contre Chigusa.
Seninle bir derdim yok iyi şövalye, ama köprüden geçmeliyim.
Je n'ai aucun grief contre vous, messire, mais je dois franchir ce pont.
- Bana garezin mi var?
Est-ce moi? Aviez-vous un grief contre moi?
Onun peşinde misiniz?
Avez-vous un grief contre lui?
- Biz kimsenin peşinde değiliz.
- Nous n'avons de grief contre personne.
Ben herhangi bir konuda yakınmak isteyecek olursam biraz olsun haysiyetli davranmamı sağlaması için Tanrı'ya dua ediyorum.
Si j'ai un grief contre quelqu'un, Dieu fasse que je me respecte davantage.
Forgive My Grief. ( Kederimi Bağışlayın ) Harika bir şey.
Forgive my Grief. C'est génial.
Gitme. Fei-Hung'dan şikayetçi olmalısın.
Vous avez un grief contre Huang?
Senin derdin benimle, Brewer, başkasıyla değil.
Votre grief est contre moi, Brewer. Et personne d'autre.
Sizinle bir münakaşamız yok, kaptan.
Nous n'avons aucun grief contre vous.
Ben kayda değer bir acısı olan ve kayda değer bir pozisyonu olan biriyim.
Je suis un homme qui a un grief légitime et une position légitime.
Kişisel intikam için kullanılır.
- C'est donc un grief personnel.
İnsanlardan tek şikayeti pisliklerini onun adını kullanarak empoze etmeleriydi.
Le seul grief qu'il ressent à l'égard de l'humanité... c'est toutes les merdes que les gens font en Son nom.
Bu görüş doğrultusunda müzik işinde yapılan haksızlıklar çok daha kötü.
Cela vaut autant pour son argument... que pour la musique, où le grief est encore pire.
Biraz aşırıydı.
J'accepte ce grief.
Şimdi yetki alanımızı elimizden aldılar
Maintenant ils ont pris un grief juridictionnel contre nous.
C.S. Lewis'ın A Grief Observed kitabının ilk satırı şöyledir...
La première ligne de A Grief Observed de C.S. Lewis est :
- Üzüntüm, sizi korkutuyor olmamdır.
- My grief is that I scare you.
Bu, genel bir gözlem mi yoksa kişisel bir gareziniz mi var?
C'est une constatation générale ou peut-être un grief personnel?
- Ne diyeceğimi bilemedim.
- Elle a un grief. Je ne savais pas quoi lui dire.
Oh, hadi ama tuhaf, kederli adam odamda yatmak istiyor.
Quoi, ce maniaque du grief veut squatter mon pieu?
Her saldırı ilk başta nefret değildir.
Tout grief n'est pas de la haine.
Grief Terapi Grubunda tanışmıştık.
On s'est rencontrés à une réunion d'un groupe de soutien pour les personnes en deuil.
Yardım etmeyi kabul etmeden önce, babama karşı olan tek şeyin yaratıcı bir kitaplıktı.
Auparavant, votre seul grief contre lui était ses comptes.
Yakuzalar arasında ki savaşlarda sayısız masum insanın canını aldım.
Le conflit fait partie de la vie d'un yakusa. J'en ai tué des gens, envers qui je n'avais pourtant aucun grief.
Evet ama Amy'den yana cidden sızlanıyordun.
Oui mais vous aviez un vrai grief contre Amy.
Seninle bir derdim yok.
Je n'ai aucun grief contre toi.
Bilmiyor olabilirsiniz belki ; Bay Mars, Kane Ailesine karşı kin güttüğü bilinen birisidir.
Ce que vous ne savez peut être pas c'est que c'est un homme connu pour son grief envers la famille Kane et son entreprise.
Birisi benimle ilgili şikayette bulundu mu?
Qui a un grief contre moi?
Sizin kabilenizle bir sorunum yok.
Je n'ai aucun grief avec votre tribu.
Şimdiye kadar hiç şikayet etmemiştim.
On ne m'en a jamais fait grief. Jusqu'à ce jour.
.. kıçına zarar verecek şikayeti hazırlayacağım.. .. ki her şey benim ellerimde!
Je reçois de déposer un grief contre votre cul désolé, qui est exactement ce que je vais faire!
Dur tahmin edeyim bütün bu olanlardan sonra şikayet edilmeyeceğim değil mi?
Je pense que je n'en aurai pas besoin ce grief après tout, hein?
Bizlere yaptığınız işte karşılaşabileceğiniz belli bir sıkıntıdan söz eder misiniz?
Pouvez-vous partager un grief spécifique lié à votre poste?
O yüzden daha yararlı bir şeyler sunar mısınız?
Pouvez-vous nous parler d'un grief utile?
Shahidhar ´ in elinden o kızı alan kral ´ a karşı hiç sitem etmiyorum.
Je n'ai aucun grief contre ce vieux roi pour avoir évincé ce Shashidhar.
Taylor, kinciliğiyle ünlüdür.
Taylor a la réputation de porter un grief.
Onu bugün buraya bütün fikirlerini anlatması ve sadece sizin duyduğunuz ya da duyacağınız şikayetlerini söylemesi için çağırmıştım.
Je vous ai conviés pour vous permettre d'exprimer tout grief, ressenti ou entendu. La parole... est à vous.
Peki ya "The Flawed Light of Love and Grief" hakkında ne diyorsun?
L'Imparfaite Lumière de l'amour et de la peine?
Ben sadece aramız... Aramızın iyi olup olmadığını merak ettim
Je... voulais juste voir si... on... n'avait aucun grief les uns envers autres.
Belki de bir çeşit mağdur olmuş bir müşteriydi?
Peut-être un ancien client avec un grief?
Eğer neden kişiselse, muhtemelen kinle birliktedir.
Si le mobile est personnel, c'est probablement un vieux grief.
Bak, siz kimsiniz bilmiyorum, tamam mı?
J'ignore qui vous êtes, je n'ai aucun grief avec vous.
Hayatımı uzlaşmadan yaşadım. Hiç şikâyet etmeden ve pişmanlık duymadan elimi taşın altına koydum.
Je vis ma vie libre de compromis et marche vers l'ombre sans grief ni regret.
Şayet benimle kalmaya karar verirsen birbirini suçlama, ayıplama, hiçbir şey olmayacak.
- Si. Et si tu décides de rester avec moi, il n'y aura ni grief, ni reproche, rien.
Kasıklara sıkılan bir mermi gibi kişisel düşmanlığı gösteren bir şey yok.
Pas de mutilation inutile qui indiquerait un grief personnel, comme un tir dans l'aine, par exemple.
Rica etmiyorum Duck.
Je ne t'en ferai pas grief.
Harry, o şikâyetlerin- -
- Il n'y a pas de grief.