Grosse traducir francés
16,433 traducción paralela
Bir at sikip kanını içmek istiyorum!
Je voudrais fourrer une grosse vache - et la faire jouir en plus!
At yarağı almıyorsun ağzına, bira alıyorsun Jason.
on est loin d'une grosse queue d'âne, Jason. Suis-moi.
Şu mosmor, göte kor, alagavat içkiden?
Tu la veux, la grosse veine mauve entre les fesses, belle bite de couleur?
Yine, bu dümbelekten mi bahsediyoruz?
On parle de la grosse face de foutre qui est là?
Çok çektin, çok.
Oh, là, t'en as pris une bonne. Ouais, une belle grosse.
Kalınlığı, uzunluğu değil de tarzı aynı.
Pas aussi grosse ni aussi longue, mais même style.
Yeni açılan bu deliğe doğru koşuyolar. Ve bum! Babamın ve arkadaşlarının okyanus dibine koydukları bir makine olan...
{ \ 1cH00ffff } "Ils se ruent dans le trou, et crac... { \ 1cH00ffff }" ils rentrent dans la grosse machine que papa et ses amis appellent... { \ 1cH00ffff } "bloc tue-la-peur"? "
BP büyük bir şirket Mike.
{ \ 1cH00ffff } La BP est une grosse compagnie, Mike.
Bu gördüğüm en ağır tepmeydi.
{ \ 1cH00ffff } La plus grosse poussée que j'aie jamais vue.
Bebeğin başı çok büyük.
La tête du bébé est trop grosse.
Bu doğru. O kadar büyük, kızlar.
Oui, j'en ai une grosse, les filles.
Haklısın. Senin horoz muazzam.
Tu as une plus grosse queue.
Benjamin, ne yapacaksın, bir numara mı, yoksa iki numara mı?
Petite commission ou grosse commission? Ni l'une ni l'autre.
Asla şişmansın demezdim. Ama bu, başka biri de söylemeyecek anlamına gelmez. Anladın mı?
Tu n'es pas grosse du tout mais c'est juste mon avis, tu comprends?
Baba hindi benim.
Je prends la grosse dinde.
AEY'nin görebileceği en büyük fırsattı.
Ce serait la plus grosse occasion que AEY rencontrerait jamais.
Sanırım öne kıyasla yandan resmen daha şişmanım.
Je suis officiellement plus grosse de profil que de face.
Büyük Elma'dan gelen Jonny, bir İngiliz gülü koklamak ister mi?
Jon de la Grosse Pomme dans "à moi la petite Anglaise."
Şişko karı!
La grosse vache.
Şişko karı, sıska karıyı öldürdü.
La grosse a tué la maigrichonne.
Evin bile şişko. Diyet yapıyorum.
Même votre maison est grosse.
Ama hep şişmansın.
Toujours au régime et toujours aussi grosse.
Geri zekâlı alkolik!
Grosse alcoolo de merde!
Hayatta tek istediğim şey, şişman ve yaşlı olmamaktı.
Tout ce que je voulais, c'était pas devenir grosse et vieille.
Şu geldiğim noktaya bak. Hem şişman ve yaşlıyım hem herkes benden nefret ediyor hem de bir hiçim.
Et me voilà, grosse et vieille, détestée, et plus personne.
Büyük Elma'da büyük biri olacağım.
Je serai un gros poisson dans la Grosse Pomme.
Köln'ün gördüğü en büyük uyuşturucu baskını olurdu.
Ce sera la plus grosse saisie de l'histoire de Cologne.
- Büyük bir dava üzerinde çalışıyorum.
-... sur une grosse affaire.
İki numarayı yapmaya ihtiyacı yoktu.
Il ne devait pas faire la grosse commission.
Sakın kendin halletmeye kalkışma! - Büyük hata edersin! - Tamam.
Si tu imagines gérer ça seul, tu fais une grosse erreur!
Gölgelere geri dön. Seni kokuşmuş solucan!
Rampe vers l'obscurité, grosse limace puante!
Mitralyöz!
une grosse gatling!
Bak, o sadece normal bir inek ama büyük.
Ce n'est qu'une vache normale, mais en plus grosse.
"Bugün dev bir korkağım."
"Je suis devenu une grosse chiffe-molle"?
Neden dev bir korkaksın?
Pourquoi t'es une grosse chiffe-molle?
Etrafı büyük çitlerle çevrilmiş bir üniversite gibi düşün.
C'est comme un campus universitaire avec une belle grosse clôture autour.
Buradayım salak herif!
- Regarde un peu ici, ma grosse cloche!
Hey, büyük bir yıldızın dikkatini çekmişiz.
On intéresse une grosse star.
Eh, büyük yıldızlardan bağlarsak bu sadece tahmin, Sıkı tutunun! Belki de kişi başı 100 bin dolar.
Avec une grosse star, je sais pas, peut-être 100000 $ chacun.
Büyük bir Mercedes kayıyor ve ona yandan çarpıyor.
Une grosse Mercedes la heurte de côté.
- Muazzam bir fırtına koptu.
Il y a eu une grosse tempête.
Sevdiceğim kafanın bugün ziyadesiyle iri olduğunu söyleyebilir miyim?
Ma chère, puis-je vous dire que votre tête a l'air très grosse aujourd'hui.
Daha büyük bir banka.
C'est une plus grosse banque.
Childress'daki bankaya bulaşmayacalar. Oldukça büyük bir kasaba.
Et ils vont pas se risquer avec la banque de Childress, c'est une assez grosse ville.
- Çok büyük.
- Elle est trop grosse.
Daha büyük banka daha fazla para demektir.
Grosse banque... grosse somme.
Şu anda, 100 kmlik alana yayıIan enkaz yüzünden büyük bir temizleme çalışması yapıIıyor.
Une grosse opération de nettoyage est en cours : les débris du crash se sont répandus sur une centaine de kilomètres.
" sana o kadar büyük bir zam yapacağım ki
"je te donnerai une si grosse augmentation"
O bir iş kadını, vizyoner, lider, doğuştan şerefsizin teki, aşağılık dangalak, bok suratlı, ve lağım faresi, pislik bir profesyonel.
C'est une femme d'affaires, une visionnaire, un chef, une pétasse, une enfoirée, une conne, une grosse merde, un rat d'égout, une salope et une professionnelle.
Derick, seni salak!
Derick, grosse nouille!
Kafan vücuduna göre çok büyük.
Ta tête est trop grosse pour ton corps.