Gwendolen traducir francés
88 traducción paralela
Evet, Augusta teyze ve Gwendolen.
Mais ce n'est pas ton étui. Cet étui est un cadeau d'une femme du nom de Cécilia.
Gwendolen'le flört edişin çok rezil.
C'est une charmante vieille dame.
- Gwendolen'e aşığım ben. Ve buraya ona evlenme teklif etmek için geldim.
Mais pourquoi s'appelle-t-elle elle-même "Cécilia", si elle est ta tante et qu'elle vit à Tunbridge Wells?
Her neyse, Gwendolen ve senin evlenmenin mümkün olduğunu sanmıyorum.
Mais pourquoi une tante, grande ou petite, appellerait-elle son oncle "neveu"? Là, je ne vois pas.
Gwendolen benim kuzenim.
Ce n'est pas Constant, c'est Jack.
Tabi Augusta Teyze. - Buraya otur Gwendolen.
En fait, les deux choses vont rarement ensemble.
- Gwendolen, sen de bana eşlik et.
j'espère que non, Algernon.
- Beni gerçekten seviyor musun Gwendolen? - Büyük bir tutkuyla! Sevgilim, beni ne kadar mutlu ettiğini bilemezsin!
Quand les gens m'en parlent, je sens bien qu'ils veulent dire autre chose, et ça m'agace.
Gwendolen, hemen evlenmeliyiz.
Passionnément!
- Gwendolen... - Evet, Bay Worthing? Bana ne söyleyeceksiniz?
Vois-tu, chérie, pour parler franchement, je ne tiens pas particulièrement au nom de Constant.
Gwendolen, benimle evlenir misin?
Il produit des vibrations douces.
- Aşağıda arabanın orada beni bekle. - Ama anne... Arabada Gwendolen!
Non, Constant est le seul nom possible.
Ee, Gwendolen'e, şehirde Ernest, kasabada Jack oluşunla ilgili gerçeği anlattın mı?
Oui, monsieur Worthing. Qu'avez-vous à me dire? Vous le savez très bien.
- Gwendolen! - Ernest, sevgili Ernest!
Ne va-t-elle pas ressentir durement sa perte?
Gwendolen'e 18 yaşında çok güzel bir kızın vasisi olduğundan bahsettin mi?
Laissons cela. Votre grammaire allemande est sur la table.
Cecily ile Gwendolen kesinlikle çok iyi arkadaş olacaklar.
C'est une langue qui ne me va pas.
- Tanrım, Gwendolen! - Evet, Tanrım Gwendolen. Hayır.
Constant a demandé ma main il y a dix minutes.
- Gwendolen, sevgilim! Bir yanlış anlama olduğunu biliyordum Bayan Fairfax. Elini belinize dolamış olan beyefendi benim vasim, Bay John Worthing.
Je serais très chagrinée, très chère Gwendoline, de vous contrarier physiquement ou psychologiquement, mais je me dois de souligner que malgré sa demande d'hier,
- Benim tatlı, kandırılmış Gwendolen'im.
Quelle présomptueuse vous faites!
Gwendolen, mantığın bir değeri yok.
Vous n'avez jamais eu aucun frère d'aucune sorte?
- Ben Gwendolen ile nişanlıyım Lady Bracknell.
Si seulement tu pouvais partir...
Gwendolen, gitme vaktimiz yaklaşıyor.
Je suis totalement satisfaite de ce qu'a dit M. Moncrieff.
Gwendolen ile evliliğimize onay verdiğiniz anda, ben de yeğeninizin, vesayetim altındaki kişiyle evliliğine rızamı seve seve veririm.
Quelle preuve ai-je de leur authenticité?
Gwendolen, talihsiz kardeşim. Lady Bracknell, kardeşim!
Votre attitude se faisant séculière, je préfère repartir dans ma paroisse.
- Canım Cecily! - Sevgili Algernon! - Gwendolen'im.
Voilà ce qui s'est passé...
Sana her zaman adımın Ernest olduğunu söylemiştim Gwendolen, değil mi?
Est-ce bien ce cabas? Laissez-moi voir...
Sıra sende Gwendolen.
À toi de jouer, Gwendolen.
Gwendolen, sıra sende.
Gwendolen, à toi de jouer.
- Gwendolen, açık seçik hatırlıyorum.
Gwendolen, je m'en souviens distinctement!
Gwendolen, bu günlerde insanları sırf sana benzemiyor diye reddetmek kolayca yapılabilir bir şey değil.
Tu sais, Gwendolen, de nos jours, nous ne devons pas négliger ces gens, juste parce qu'ils ne sont pas de notre milieu.
Gwendolen, ne işin var burada?
Gwendolen, que fais-tu ici?
Gwendolen, bir tane de Beatrice Hala'ya göndermeyi unutma.
Et, Gwendolen, n'oublie pas d'envoyer une carte à Tante Béatrice.
Gwendolen açık bir şekilde benimle kumsalda buluşacağını söyledi sonra geri geliyorum ve onu kafede otururken buluyorum.
Elle avait clairement dit qu'elle me rejoindrait à la plage, et à mon retour, je la retrouve assise au café.
Gwendolen, senden ya başka bir masaya geçmeni ya da salondan ayrılmanı istemek zorundayım.
Gwendolen, je dois te demander de quitter la table ou même le salon.
Gwendolen, söylediğim gibi yapacak mısın?
Gwendolen, vas-tu m'obéir?
Gwendolen, Tanrı aşkına, kadın.
Gwendolen, au Nom du Ciel!
Gwendolen'i sevmiş miydin, başpiskopos?
As-tu aimé Gwendolen, Archevêque?
Gwendolen bu gece muziplik etme bana,
Ah ne me taquinez-pas ce soir, Gwendolen.
İsmim Ernst'ti, Gwendolen.. her zaman söylemedim mi?
Je vous ai dit que mon nom était Constant?
başka bi'isim kullanamyacağını, biliyordum. Gwendolen, İnsanın..
Vous ne pouviez vous appeler autrement.
Gwendolen!
Gwendoline!
Evet, Augusta teyze ve Gwendolen.
Oui, tante Augusta et Gwendolen.
Gwendolen'le flört edişin çok rezil.
Tu flirtes avec Gwendolen de façon honteuse.
Şimdi, eğer ben onu on dakikalığına uzaklaştırırsam böylece sen de Gwendolen'e evlenme teklifi yapma fırsatı bulursun, o zaman seninle bu akşam Savoy'da yemek yiyebilir miyim?
Des sandwichs au concombre? Quelle extravagance délurée pour un jeune. Ne les touche pas.
- Gwendolen...
Par exemple, je ne peux tolérer les chansons françaises.
- Gwendolen, sen kimseyle nişanlanmadın.
Il ne me procure aucune vibration.
Gwendolen, araba!
Eh bien... certainement.
Gwendolen gibi bozulmamış yapısı olan bir kızın taşrada yaşamasını beklemek pek uygun değil.
Trouvé?
Gwendolen'in 150 yıl içinde annesi gibi olması ihtimali yoktur sence, değil mi?
La vérité n'est pas du tout la chose à dire à une jeune femme jolie et raffinée. D'ici la fin de la semaine, j'en aurai fini avec lui.
Sevgili Gwendolen.
Une demi-heure montre en main, et elles s'appelleront : "Ma soeur chérie."
- Yapma, Gwendolen.
- Allons, Gwendolen!