English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ G ] / Gözcü

Gözcü traducir francés

626 traducción paralela
Gözcü Damowatz.
Trouvez le gardien Damowitz.
"Ey gözcü, geceden geriye ne kaldı?" İncil, Yeşaya 21 : 11.
"Veilleur, où en est la nuit?" Esaïe : 21, 11.
- Rawlins bu kadar saattir arkada bir gözcü olması daha pratik değil mi?
- Rawlins derrière nous et pas d'avant-garde.
— Gözcü yerini terk etmez biliyorsun.
- Occupe-toi de la cloche, y a du brouillard!
- Gözcü'yü arıyorum.
- J'appelle Tex.
- Gözcü'yü arıyorum.
- J'appelle le poste de surveillance.
Gözcü'yü arıyorum, Gözcü'yü arıyorum.
Poste d'observation, répondez.
Gözcü'yü arıyorum, Gözcü'yü arıyorum.
J'appelle le poste de surveillance.
- Gözcü'yü arıyorum.
- J'appelle poste de surveillance.
Gemiye bir gözcü alacağım.
Je débarque cet éclaireur.
Sizi rıhtıma çıkaramam bile, orada bir gözcü var.
Même pas jusqu'au quai! Un type fait le guet.
İskotalar rüzgarda şişerken gözcü kulesinde lirik şiirler okumak.
Lire des poèmes pendant que le vent... fait claquer les écoutes...
Satılık olmadığından oraya devamlı bir gözcü koydum.
- Je l'ai fait surveiller constamment.
Acılar geldi mi gözcü gibi tek tek gelmiyor ki, tümenle geliyor.
Les malheurs nous accablent en foule.
'Ta ki gözcü, adamın ceset gibi bir şey taşıdığını hatırlayana kadar.'
Mais il a cru voir son agresseur porter un corps.
Raporlara göre rıhtımdaki gözcü gece 3'te saldırıya uğradı. Doğru mu?
Le garde a été assommé vers 3 h, c'est bien ça?
Gözcü Natividad'ın göründüğünü rapor etti efendim.
Le Natividad est en vue, capitaine.
Gözcü Natividad'ın demirlediğini rapor etti efendim.
Le Natividad a jeté l'ancre.
- Güvertede bir gözcü bile yoktu. Hem belde civarında hiç bir denizciyi görmedim, ya sen?
Pas même de quart sur le pont, et on ne voit jamais personne au village.
Gözcü kasabada uyuyor
Qu'est-ce qui a pu mettre cette idée dans votre jolie petite tête?
Mor yelkenler açıldı Gözcü kasabada uyuyor
Mais quel est ton prénom maintenant que tu es devenu quelqu'un d'autre?
- Birini gözcü dikelim, önce eve gidebilirler.
Il n'y a pas d'autre mot. Guettez, ils vont peut-être chez eux d'abord!
- Bir gözcü çıkarın.
Envoyez un éclaireur.
Mürettebat her gece izinliydi, gemide sadece birkaç gözcü kalıyordu.
"Très peu de marins étaient de quart la nuit."
Uğrarsa diye bir gözcü kalsın. Bir saniye.
Laissez quelqu'un là-bas, au cas où il reviendrait.
Siz gözcü olmalısınız?
Vous devez être les vigies.
Efendim, bu gözcü Jed Cooper.
Monsieur, voici l'éclaireur Jed Cooper.
- Ben onu gözcü bırakmıştım.
- Oui, je l'avais laissé de garde.
Biz gözcü grubuyuz ve arabaları koruyoruz... yaklaşık bir mil geriden.
Nous ouvrons la route à des chariots de munitions et de ravitaillement... à un mile d'ici.
Gözcü, direğe...
Vigies, à vos postes!
Günahın erimiş çölünde, granit gözcüler, yaşayan ölülerin gözcü kulesi gibi yolunu kesti.
Dans le désert du péché en fusion, où des sentinelles de granite, telles des tours infernales se dressent sur son chemin.
Gözcü kulesi yok.
Pas de miradors.
Gözcü, iyi bak!
Ouvre l'oeil, vigie!
Gözcü!
Ohé, vigie!
Gözcü! Colossa tepeleri için görüş bildir!
Repérez les sommets de Colossa!
Gözcü aşağıya!
Hommes de quart, en bas!
Gözcü, gelen uçakları izleyin.
Gardez l'oeil ouvert pour les avions.
Gözcü köprüye!
Hommes de quart, sur la passerelle!
Bir gözcü birliği daha yollayayım mı?
J'envoie une autre équipe d'éclaireurs?
İki gün gözcü yolladık.
Nous les envoyons depuis deux jours.
BSA Kaji. Bir gözcü grubu oluşturup düşmanın yerini saptayacaksın.
Tu partiras avec deux soldats jusqu'ŕ 2 km... avant le camp pour reconnaître... les lignes ennemies.
Yapamadım, Sebastian beni bırakıp, tüm o kavurucu ekvatoral günü göremeyecek kadar karanlık olana dek yelkenlinin gözcü yerinde sahildeki o şeyi, izleyerek geçirdiği Encantadas'taki o son gün bile gerçeğin dehşetiyle yüzleşemedim.
Je refusais d'affronter l'horreur de la vérité... Même ce dernier jour, aux Galapagos... quand Sébastien me quitta... pour passer la journée entière sous un soleil tropical... au poste de vigie d'où il contempla le carnage sur la plage... jusqu'à la nuit.
Anladığım kadarıyla, bir gözcü grubu.
Ils chassaient, probablement.
Senden başka kaç gözcü var?
Combien de gardiens y a-t-il dans le bâtiment?
İki gözcü daha var.
Il y a deux gardiens qui font des rondes.
Gözcü!
Regarde là-bas! Le gardien!
- Gözcü alarm vermiş!
Arrêtez!
Gözlükçü, Gözlük uzmanı, Gözcü, Gözlük tutturucusu
OPTICIEN OPTOMÉTRISTE
Güvertede gözcü yoktu.
Pas de quart sur le pont.
Ağaçlara gözcü yerleştir.
Placez des guetteurs dans les arbres.
O baş gözcü olmalı.
C'est le piquet principal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]