Hallettik traducir francés
1,090 traducción paralela
Evet. Parkta bir yürüyüş yapmak gibi değildi ama işi hallettik.
C'etait pas une promenade de sante, mais c'est fait.
Tamam. Hallettik. Bir şey yok.
Ça va, on l'a maté.
İşi hallettik. CMB'ye satışları biz yapacağız.
On va fournir les frères C.M.B.
Dıştaki epidermisi ve derinin altındaki yağ tabakasını hallettik.
Nous avons négocié l'épiderme et la couche de graisse sous-cutanée.
Herşeyi hallettik, herşeyi getirdik.
On a tout fait, tout emmené.
Isıyı hallettik Crease.
Bien. On a la température corporelle.
- Hallettik.
- Oui, c'est bon.
Eskisi gibi sorunlar yaşanmıyor artık, her şeyi hallettik.
Plus rien n'arrive. Nous y avons veillé.
- Hallettik.
- Je m'en suis déjà occupée.
İşte. Çamaşırları hallettik.
Tout le linge est accroché.
- Tamam sanırım hallettik.
On a réussi.
Güzel. Neredeyse hallettik.
Parfait, on y est presque.
Roket iticilerinde sorun çıkmış, ama hallettik.
D'abord avec le propulseur, mais c'est réglé.
Sanırım hallettik.
J'espère que tout ira bien...
Böylece akıl ve bedenimizi hallettik fakat insanlık için de bir şeyler yapmalıyız.
Mais on devrait œuvrer pour le bien de la planète une heure ou deux.
Beni kurtarma çabana saygı gösteriyorum fakat ben ve Tanrı işimizi hallettik.
C'est gentil d'essayer de me sauver. Mais moi et Dieu, on a passé un accord.
Büyük sorunları hallettik.
On a abordé les grands problèmes.
Max ve ben hallettik.
Max et moi y avons déjà pensé.
O zaman hallettik.
Dans ce cas, c'est réglé.
- Bu işi dışarıda hallettik diyelim. - Yani şikayetten vazgeçti öyle mi? Onu o şekilde dışarı çıkarmana rağmen mi?
Il n'a pas porté plainte, après ce que tu lui as fait?
Onu hallettik.
On l'a eu.
Hamalı hallettik.
Le porteur, c'est réglé.
Hayır, sanırım hallettik.
Non, je pense que c'est bon.
Hallettik.
Ça marche.
"İYİ ŞANSLAR PEDER TED" Pekala. Salı gününü hallettik.
Voilà pour mardi.
Bazı anlaşmazlıklar vardı ama sorunu hallettik.
- L'altercation a été résolue.
Verecekmiş gibi yaparlar, vermezler. - Ne oldu? - Hallettik.
On ne peut jamais faire confiance aux femmes.
Para işini hallettik, mahalleye gidiyoruz.
On arrive. Ça y est.
Hallettik, tamam, bitti.
C'est fini, c'est arrangé.
Ne demek "hallettik"?
Qu'est-ce que tu veux dire par "arrangé"?
- Herşeyi hallettik, değil mi?
- On a tout passé en revue?
Bununla neyi hallettik?
Et ça va servir à quoi?
İşleri hallettik.
On s'est réconciliées.
O kısmı hallettik.
Nous avons la solution.
Susan, her şeyi hallettik.
Susan, on maîtrise la situation.
37. kadranda bir sorununuz vardı. Biz de hallettik.
Vous aviez un problème avec Quadrant 37.
Tuvok, Starling'i hallettik.
- Tuvok, nous tenons Starling.
Kolay olmadı ama işini hallettik.
C'était pas facile, mais on l'a emballé.
Hallettik sayılır.
C'est bon.. J'y vais.
Tamam, cevap verebilirsiniz. Hallettik.
- Vous pouvez répondre.
Ama galiba yeni sistem için arayüz sorununu hallettik.
Mais je pense que nous avons l'interface pour le nouveau système.
Bazı farklılıklarımız vardı, ama hallettik.
Nous avons eu des différends mais les avons réglés.
- Biz hallettik.
- Non, on a payé pour toi.
ve bunu mektupla hallettik, onu artık geride bıraktık ve yolumuza devam ediyoruz.
Maintenant, grâce â cette lettre, on peut tourner la page.
Evet, kopyaları da var. İşçileri ve satıcıları kontrol etmekte olan birimlerimiz var. Yerel birimleri hallettik, ama şüphelileri çıkaramayız.
On la donnée à la police locale, mais sans exclure d'autres suspects.
- Hallettik.
Ça y est!
Çok iyi hallettik bu işi.
On s'en tire bien.
Hepsini hallettik.
On a réussi!
- Hallettik.
- On a fait sans.
Nasıl da hallettik, nasıl da geçirdik.
ON A GAGNE, ILS ONT PERDU!
- Sorunu hallettik ama yön bulma sistemimiz devre dışı.
- On a éliminé le problème... mais pas de navigation.
hallelujah 92
hallederiz 84
hallettim 108
hallet 25
halledeceğim 67
halledeceğiz 34
hallediyorum 27
hallederim 113
halledebilirim 49
hallettin mi 27
hallederiz 84
hallettim 108
hallet 25
halledeceğim 67
halledeceğiz 34
hallediyorum 27
hallederim 113
halledebilirim 49
hallettin mi 27