English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ H ] / Halım

Halım traducir francés

1,357 traducción paralela
Halımı yaktın.
Tu as abîmé ma moquette.
Halımın üzerinde ayakkabıyla dolaşılmasını sevmiyorum.
Je n'aime pas les chaussures sur ma moquette.
Ama beynimi dağıtmayı düşündükçe bunun halımı ne hale sokacağından endişelendim.
Mais si je me flinguais... je pensais aux dégâts sur ma moquette.
"Niye karım bu adamla konuşuyor? Bana sürpriz parti mi yapacaklar?" dedim.
Je me dis : "Ma femme et Hal Yeager me préparent une surprise-party!"
Ve Hal bana öfkeleniyordu. Bana yardım ettiğin için sana öfkeleniyordu.
Et Hal s'est mis en colère contre moi... et contre toi, pour m'avoir aidé.
Hal buradaysa öne iki adım atıp ilk koltuğun sağına gel.
Si Hal est là, tu fais encore deux pas en avant... à droite du premier fauteuil.
İlk koltuğun üç adım soluna git. O zaman buradaki ikinci kanepe olur.
Trois pas à gauche du premier fauteuil où est Hal... le second sofa, là, ça serait bien.
İşten çıktığında, parmağını kımıIdatacak hal bırakmazlar.
En partant, j'ai dû rendre ma queue de sirène.
Annem halıya kaka yaptığım için bana kızdı.
Maman crie que j'ai popoté sur le tapis.
Oh, olamaz, saate bak. Uçmam lazım. Yarın için temizletmem gereken halılar var...
Mon Dieu, il est tard, je dois faire nettoyer mes tapis pour demain.
2005 model büyük akvaryuma, kaybettiğimiz İran halısı, özel koltuğumuz ve kahve masasına rağmen, bizi verdiğin nimetlerden ötürü, sana minnettarız Tanrım.
Merci, mon dieu, de nous avoir tous bénis, malgré la malencontreuse perte d'un authentique tapis persan, un canapé arraché et une très rare table à café dans la plus Grande Inondation d'Aquarium de l'année...
Adına ne dersiniz bilmiyorum ama evlerinde boş kovuk gibi küçük bir boşluk vardı beni içeri sokup, kapıyı kapatmaya çalıştılar ve çığlıklarımın duyulmaması için etrafı halılarla kapladılar.
Ils avaient, je ne sais pas comment appeler ça, un espace vide, une petite niche. Ils ont essayé de me cacher là, de fermer la trappe et de la couvrir de tapis pour ne pas entendre mes cris.
Annenle olan bağlantın duygusal bir hal aldığı için endişeleniyorum.
Il semble que tes émotions prennent le dessus dans votre collaboration. - Je m'en soucie.
Bu yeni halı mı?
C'est un nouveau tapis?
Hiç fena değiller hani. - Yapma canım. Yüzeyi halı yıkama makinesiyle temizlemenin, pislikleri içeri ittiğini biliyorsun.
allons. tu sais bien que traiter la surface avec un aspirateur ne fait que enlever les saletés apparentes.
Korkusuzluk büyüsüne teşekkür etmeli, patlayan iksiri yüzünden saldırgan bir hal aldı, ve bunun yanıtımız olduğunu sanmıyorum.
Grâce à sa formule d'intrépidité, elle est devenue plus offensive en créant sa potion explosive, et je doute que ce soit la solution.
Onu iyilik için aramam, kapatmak için çok uğraştığım bu konunun içinden çıkılmaz bir hal almasına neden olabilir.
L'appeler pour demander une faveur serait comme rouvrir une plaie qui a eu beaucoup de mal à se refermer.
Orada arkadaşlarım var belki de sizi kırmızı halıda yürürken görürüz.
On va les voir à la télé... j'organise une petite sauterie. On vous verra fouler le tapis rouge.
İşi kolay yoldan halletmeye çalışıyorsun. Her şeyi halının altına mı süpüreyim?
Je ne sais pas ce qu'il en sortira de bon car Audrey vivra pour boire et conduire un autre jour.
Ofisime halı mı döşüyordun?
Mais vous étiez inconscient. "Vous repeignez mon bureau?"
Bu şey çirkin bir hal alırsa diye. - Beni tanımıyor musun?
- Tu ne me connais pas!
Bu gece misafirler gelmeden halıyı yıkamamız lazım!
Il faut qu'on lave le tapis avant qu'ils arrivent ce soir.
Halıyı mı yıkayacağız?
Laver le tapis?
Halının üstündekileri kaldırmaya başlar mısın lütfen?
Tu veux bien commencer à débarrasser le tapis, s'il te plaît?
Rahatlayıp televizyon seyretmek istiyordum ama o halıyı yıkamamı istedi. - Ne?
Tout ce que je voulais, c'était me détendre et regarder un peu la télé, et elle m'a demandé de laver le tapis.
Yani evde sürekli kedi kokusu olacak. Halıfleksi temizleriz. - Pembe olanı boyarız.
On ne m'a pas demandé si je voulais emménager dans ce bled, je suis là.
Lekeye dayanıklı halıların olup olmadığını biliyorum.
Comment tu sais qu'il m'a invitée à sortir? - Il me l'a dit - Il te l'a dit?
- Hal, olur böyle şeyler. Bir şeyi açıklığa kavuşturalım.
Et je me demande ce que tu fais avec moi.
Hayatım, bu gece için çok üzgünüm.
Tu dors, Hal?
- Yardım et, lütfen. Dewey çıldırdı!
C'est le pantalon de Hal.
Hepinize selamlar. Adım Hal.
Approchez!
- Kaldırmadım.
- Oui, t'as froncé les sourcils. - Hal!
- Pas at! Boştayım!
Splendide interception de "Hal-ligator"!
Tanrım, Hal.
T'en fais pas.
Hal, şunu uzatır mısın?
Hal.
Soruyu tekrarlar mısın?
- Oh, bon sang! - Hal!
Hal, sanırım biri evimize girmeye çalışıyor! Sabah hallederim.
C'est comme si on était paralysé.
- Aman Tanrım! - Hal! - Ben icabına bakarım, Lois!
Heureusement qu'il l'a eu avant que je m'en charge.
- Hal, güzel bir masaymış.
Super table, 1 m 30 à peu près, non?
Gerçeği söylemek gerekirse, ben de senin geleceğin için heyecanlanmıştım.
À vrai dire, Hal, je me faisais aussi une joie de passer cette soirée avec vous. Je me suis acheté une chemise.
Hal Myers mı?
Hal Myers?
Bir görgü tanığı bunu "işkence ve sadizm dolu, insan vücuduyla örülü bir halıya benzetti... ve" hiç unutamayacağım bir görüntü " dedi.
Un témoin est allé jusqu'à l'appeler... "Une tapisserie humaine de torture et de sadisme"... et "une scène qui lui restera gravée dans la mémoire."
Beni kırmızı halıyla karşılamanı beklemiyorum ama 8 bin kilometre yapıp 20 otel gezdikten sonra buradaki tuhaf personelin gözlerinden uzağa, içeri davet edilmeyi hak ediyorumdur herhalde.
Je sais que je ne peux pas m'attendre au tapis rouge, mais apres 8 000 km et 20 receptions d'hotel, tu pourrais au moins me laisser entrer, pour que cette gerante a moitie folie arrete de me scruter.
O Prior Walter, Bayeux Duvar Halısı Prior Walter mı?
- Je sais. - Expliquez. Tu es vivant, moi non.
Halıya baktığım zaman boyunca kusmaktan endişeleniyordum.
Et tout le temps que je regardais, j'avais peur de vomir.
Evet, halı lekelerini ve evimde hiç tanımadığım 14 yaşında bir kızın kalmasını.
Aussi au fait que j'ai une fille de 14 ans, que je connais à peine, à la maison.
- Evet, halıya ihtiyacım var.
- Une moquette.
halı mı satıyorsun?
Vous vendez de la moquette?
Bana halı dükkânının müdürü olduğunu söyledi.
Il m'a dit que vous étiez la gérante d'un entrepôt de moquettes.
Hal @ kokuyorlar mı?
T'as encore du parfum?
Eğer ölmeden önce çözümlemek istediğim bir şey varsa, sanırım polisler tarafından halının altına süpürüldü.
S'il y a une chose que je veux régler avant de m'en aller... Je pense que la police a enterré l'affaire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]