English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ H ] / Halıma

Halıma traducir francés

204 traducción paralela
Siz benim sihirli halıma atlayın... Teşekkürler... Size hiç görmediğiniz yerler göstereyim.
Montez sur mon tapis volant - Merci - et je vous montrerai des choses que vous n'avez jamais vues.
Sen uçan halıma bin, yeter, uçalım, gidelim uzaklara.
Grimpez sur mon tapis volant, et en voyage!
Sen uçan halıma bin, yeter, uçalım, gidelim uzaklara.
Grimpez sur mon tapis volant et en route!
Muffy... Halıma son kez çiş yaptın.
Muffy, c'est ton dernier pipi sur mon pure laine.
Halıma kusmazsan çok memnun olurum.
Essayez de ne pas vomir sur ma moquette.
O zaman benim halıma gelip bir bak.
Je t'invite à voir mon tapis.
- Halıma ne oldu?
Ma moquette?
Walter, halıma işeyen o Çinliye, gidip bunu fatura edemem...
Le Chinetoque qui a pissé sur mon tapis, je vais pas lui amener la facture!
Karısı, tutmuş tüm kasabaya borçlanmış! Ve, herifler benim halıma işediler?
Sa femme doit de l'argent à tout le monde et on vient pisser sur mon tapis?
Yani, gelip şahsen halıma, işediğinizi mi soruyorsunuz?
Si vous êtes venu pisser sur mon tapis? Hé ho!
Halıma kan bulaştırmamaya çalış.
Essaie de ne pas saigner sur ma moquette.
Dur bakalım, bu nedir? Bir subay ve hanıma yakışmayan bir hal.
Drôles de manières pour un officier et sa femme.
Halının altındaki benim anahtarım değil, karımınki olacak.
Sous le tapis, ce sera celle de ma femme!
Hal Crane'in dikenli tel çekmeye cesaret edeceği hayatta aklıma gelmezdi.
Hal Crane a eu le culot de mettre des barbelés!
Konağınızın rahatlığı, kararım hususunda beni muallakta bırakabilir. Sonsuzluğa olan seyahatim nahoş bir hal almamalı.
J'aurais peur de voir faiblir ma détermination et de gâcher le moment de mon trépas.
Hal birinci.
Hallie, c'est ma première!
Annemin halısı nerede?
Où est le tapis de ma mère?
Sesimi boşver sen, annemin halısı nerede?
Où est le tapis de ma mère?
Hayvan herif, annemin halısı nerede? Ona verdim.
Où est le tapis de ma mère?
Tuhaf bir halı taşıma yöntemi.
Curieuse façon de le porter.
Kadromuza katıldığından beri hayatım yaşanılır bir hal almaya başladı.
Pourtant, depuis que je te connais, ma vie a pris un sens.
Hal böyleyken, sen herkesin önünde ve tanrının huzurunda körlüğümle ve ilerlemiş yaşımla alay ettin.
Et, puisque il te paraît juste de salir mon grand âge et ma cécité.
Pek anlayamadım. Bu demek oluyor ki, Bordeaux Dükü'nün Nantes Fermanı'nın feshedilmesi sırasında aileme hediye ettiği halıları çalmışlar.
ça veut dire qu'ils ont volé les tapisseries offertes à ma famille par le duc de Bordeaux à la révocation des édits de Nantes écoutez, j'ai rien à voir là-dedans.
Karımın müşterimin halısına işemesini istemediğim için sıkıcı mı oluyorum?
Je suis guindé, car je n'aime pas que ma femme pisse sur le tapis de mon client?
Hal ile ilişkim son derece dürüst.
Ma relation avec Hal est totalement honnête.
Korkarım ki annen ve sen, ikiniz birlikte benden haber almadığınızdan dolayı endişelisinizdir ama buradaki durumum çok daha zor bir hal aldı. "
"Ta mère et toi devez être inquiets d'être sans nouvelles, " mais ma situation est devenue difficile.
Sonra da tutup buranın benim evim, bunun benim halım, bunun da kişisel kölem olduğu masalını anlatıyorsunuz.
Ensuite, vous m'emmenez ici et me racontez des bêtises comme quoi c'est ma maison, mon propre tapis. Et vous me dites que j'ai mon propre esclave.
Hal Discovery'yi yardıma gerek duymadan çalıştırabilirdi.
Hal étant capable de manœuvrer le Discovery sans concours humain.
Nedir bu hal kuzum?
Qu'est-ce que tu as ma petite?
Halım!
Oh, ma moquette!
Peki benim halım olduğunu nereden bildiniz?
Comment vous avez reconnu ma moquette?
Elbiseleri kurutucuya koyuyordum, aynen senin söylediğin gibi ve Hal, içeriye tam olarak yani tam zamanında kazara karsının külodunu kafama geçirdiğim anda girdi.
J'ai mis le linge dans le sèche-linge. Et Hal est entré juste au moment... Au moment même où la culotte de sa femme s'est retrouvée sur ma tête.
Hal beni öldürür.
- Hal mettra ma tête á prix.
Hayatım daha kötü bir hal alamazdı.
Ma vie ne pourrait pas être pire.
- Hayatım şimdi daha boktan bir hal aldı, Müsaade edersen, Biraz endişelenmek istiyorum.
- Ma vie est merdique, et si ça te dérange pas, j'aimerais avoir la paix.
Sanki altıma uzun bir halı serilmişti.
Comme... un long tapis déroulé sous moi.
Kanı akmadan önce onu halımın üzerinden kaldır.
Óte-le de ma moquette avant qu'il saigne.
Hal böyle olunca kar deliği yüzey olarak alırsak, zamanda yansıma olarak kend kendimizi görürüz.
C'est nous que nous voyons à la surface de l'horizon du trou noir.
Sizden daha akıllı halı parçaları görmüştüm!
Ma moquette est plus intelligente.
- Halı'ya hayatımı bile emanet ederim ben.
- Je confierais ma vie à ce tapis.
Öptüm, kucakladım... Bir halı mı lazım..?
Je t'adore ma chérie Tu veux pas un tapis?
Halı temizleyicilerine kapıyı açmak için eve gitmem lazım.
J'y vais. Je dois faire nettoyer ma moquette.
Beynim halının üstünde olacak!
Ma cervelle répandue!
Hayatım bir hafta da bambaşka bir hal almıştı.
En cinq jours ma vie a pris un virage à 180 degrés
Şimdi, kibarlık yapıp, ön tekeri halıdan kurtarırsan gideceğim.
Si tu veux bien m'aider à dégager ma roue avant, je file.
Walter, bu herif benim halıma işedi...
- Il a pissé sur mon tapis!
Benim lanet halıma işediler ya!
- Ils ont pissé sur mon tapis.
Babam, halının sizde kalmasına izin verdiğini söyledi, ama o benim rahmetli anneme bir hediyem olduğu için, size verme hakkına sahip değil.
Mon père m'a dit qu'il vous avait laissé le tapis, mais j'en avais fait cadeau à ma défunte mère.
Kenny, annem salondaki halıyı getirebileceğini söyledi.
Bon, d'accord. Ma mère t'a dit d'arracher la moquette.
Annem, lezbiyen olmak istiyorsan halıyı yalamalısın dedi.
Ma mère dit que les lesbiennes lèchent la moquette. - Vraiment?
Hal ve Melinda Brutus Howell karım, oğlum.
Hal et Melinda... Brutus Howell... ma femme, mon fils.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]