Hatta kalın traducir francés
299 traducción paralela
Hatta kalın.
Ne quittez pas.
Tamam, hatta kalın.
Qui? Une seconde.
Hatta kalın lütfen.
Veuillez patienter.
Grant Kalesiyle hatta kalın.
Restez en communication avec Fort Grant.
Hatta kalın.
Ne coupez pas.
Hatta kalın lütfen.
Restez en ligne, s'il vous plaît.
Bir dakika bekleyin, hatta kalın. Şimdi öğreneceğim.
Ne quittez pas, je vais le chercher.
Hatta kalın.
Restez en ligne.
- Merhaba. Hatta kalın. Arayanı buldum Rip.
Ça y est, c'est elle.
- Evet. Hatta kalın. Madrid hazırmış.
- Oui, ne quittez pas.
Hatta kalın.
- La chambre 813? Ne quittez pas.
Hatta kalın.
Gardez le contact.
Lütfen hatta kalın.
Ne quittez pas, s'il vous plaît.
Lütfen hatta kalın.
Ne coupez pas, je vous prie.
Beni bekleyin ve hatta kalın.
Attendez-moi et restez en contact.
Hatta kalın. Sizi diğer sahaya alacağız.
On vous reprend sur l'autre indicateur radar.
İsminizi ve mesajınızı söyleyin, hatta kalın.
Donnez votre nom, parlez, puis raccrochez.
Peki, hatta kalın.
OK, attendez.
Sizi bağlayacağım, hatta kalın.
Je vous le passe. Ne quittez pas.
- Hatta kalın, Akbaba. Sizi New York Merkez'e bağlıyorum.
Ne quittez pas, Condor, je vous branche sur New York.
Hatta kalın. Senin için.
Ne quittez pas.
Hatta kalın.
La voie est ouverte.
Hatta kalın lütfen.
- Ne quittez pas.
Hatta kalın, birazdan bağlanacaksınız.
Surtout, ne quittez pas, une voix amie va bientôt vous répondre.
Polis merkezi, lütfen hatta kalın.
- [Enregistrement] Vous avez demandé la police, ne quittez pas.
Hatta kalın, lütfen.
Ne quittez pas.
Tüm personelimiz meşgul fakat hatta kalın, ilk müsait polis memuruna bağlanacaksınız.
Tout notre personnel est occupé... ne quittez pas, un agent vous répondra dès que possible.
Eğer polis arabasına ihtiyacınız varsa, hatta kalın.
Pour contacter une unité, ne quittez pas.
Lütfen hatta kalın.
Restez en ligne.
Polis Karakolu, hatta kalın.
Poste de police. Un instant.
- Ben bir Papazım. - Hatta kalın.
- J'ai perdu un bœuf.
Hatta kalın.
Le monsieur du bœuf, patientez.
Hatta kalın, Bay Wilson.
Ne quittez pas. On vous transfère.
Bir dakika hatta kalır mısın.
Ne quitte pas.
Şef sizinle konuşmak istiyor. Hatta kalır mısınız?
Ne quittez pas s'il vous plaît...
Bir saniye hatta kalır mısınız?
Restez en ligne une seconde, svp.
Skandallarınızı yeniden canlandıracaksınız... hatta... Hatta zorunda kalırsanız dans bile edeceksiniz.
Vous jouerez vos scandales, vous les danserez, si vous voulez.
Hatta kalır mısınız?
Oui, bien sûr. Ne coupez pas!
Lütfen hatta kalır mısın, Şef? İçki kaçakçısı, sahtekar ve kumarbaz Züppe Dave, bana iyi uykular çocuklar masalı anlatmak istiyor.
Dave le Dandy, bootlegger, escroc et flambeur, veut me raconter un conte pour m'endormir.
Sen mahkûmlarından, senin yapıştırdığın değer yargılarıyla senin uyumlu olma anlayışınla, senin davranış kalıbınla ve hatta senin ahlak anlayışınla ipin uçundaki kuklalar gibi dans etmelerini istiyorsun.
Vos détenus devraient danser aux portes comme des marionnettes, couverts de tampons apposés par vous, selon votre sens de la conformité, de la bonne conduite, et même de la morale.
Bütün işleri kendi başına yapmaya karar verdi, kendi basım harflerini hazırlayıp, kalıba dökecek, ve hatta kendi kağıdını yapacaktı.
Pour tenter de redresser la situation, il décide de faire tout lui-même. Les caractères d'imprimerie, les lettres, vous savez, sont en plomb. Il va fondre lui-même ses propres caractères et bientôt, il décide de fabriquer son propre papier.
- Kesildi. - Hatta kalın.
C'est fragile.
Evet, öyleyse ikinci hatta 5 ya da 6 kişi kalın.
Alors... on ne sera plus que cinq ou six en deuxième ligne.
Beklemede kalın. Kırmızı 2 hatta komutanım.
R-2, mon Général.
Hatta "Rita birkaç gün evde kal... " biraz kendini toplarsın " bile dedim.
Je lui ai dit : "Rita... rentre chez toi et repose-toi."
Dünyadaki yaşamın iyice temeline insek bile, hatta hücre kimyasını kontrol eden proteinler, ve spiral ya da sarmal yapıdaki kalıtımı muhafaza eden nükleik asitler seviyesine insek, bu moleküllerin dünyamızdaki tüm canlılarda birbirinin tam aynısı olduğunu görürüz.
Quand on se penche sur le noyau de toute vie... sur les protéines qui contrôlent les cellules... sur la spirale, ou l'hélice des acides nucléiques... portant l'information génétique... on se rend compte que ces molécules sont identiques... chez tous les végétaux et animaux de notre planète.
Duramadım hatta. Diyeceklerimin bir tavşanınkinden aşağı kalır yanı yoktu.
Je n'avais aucune idée de ce que j'allais dire.
Bravo! Ama tabii ki, hanım arkadaşımın nerede olduğunu bana söylemezseniz o bileğinizi yeniden parçalamak, hatta öbürünü de kırmak zorunda kalırım.
A moins que... vous ne me disiez pas où se trouve ma camarade.
Haklısın. Koç, burada hatta kal.
Continue d'appeler.
Polis Karakoluolis, hatta kalın lütfen.
Poste de police.
Ve kar fırtınalarının koca otoparkları kapladığını hatırlıyorum hokey sopası kalınlığında buz sarkıtlarını, hatta üç kat üst üste güyündiğimizide.
Il arrivait que la neige recouvre des parkings entiers, l'eau se gelait en longs bâtonnets et on devait porter trois couches de vêtements.