Hesap traducir francés
4,943 traducción paralela
İyi de kendim saydım. Tam hesap.
J'ai tout compté moi-même, tout y est.
Onun hesap özeti ailesine gidiyor.
- Ses parents auraient vu la facture.
Hesap lütfen.
Suis-moi!
Hesap edilemeyecek kadar altın. Gamdan uzak. Kederden uzak.
Au-delà de toute mesure... au-delà du chagrin... et des souffrances.
Sanırım hesap günü Tanrı ile yüzleşebilirim.
Je pense pouvoir affronter Dieu au Jugement dernier.
Beni geçip seni seçmez. Hesap tutmadı.
Pas si elle veut m'avoir, moi.
Toplam hesap 400 etti.
Un total de 400.
Aylardır gelen en iyi hesap.
- Le meilleur compte en un mois.
Nasıl harcayacağımı hesap mı vereceğim?
Dois-je répondre quant à la façon de le dépenser?
Yeni hesap, sadece video, başlık yok.
Nouveau compte, une seule vidéo sans titre
Hesap denetimi hakkında mı?
C'est l'audit? Es-tu...
Pekâlâ beyler, hesap tablomu görmek istiyor musunuz?
Ok les gars, vous voulez voir mon rapport?
Bir özürlüye hesap makinesi verirsen onunla TV'yi açmaya çalışır.
Donne une calculette à un attardé, il voudra allumer la télé avec.
Daha sonra aşağı geleceksin ve hesap göreceğiz. Elbiselerimi çıkaracaksın.
après ça tu viens jusque là, jusqu'au canapé tu me déshabilles
Çünkü Hesap Yöneticisi onun kayınbiraderi.
Le comptable de DeMark est son beau frère.
Eğer o yanlış yaptıysa, tayfamıza hesap verir.
S'il se trompe, il en répondra à notre équipage
Eğer sen yalan söylüyorsan, bana hesap verirsin.
Si tu mens, c'est à moi que tu en répondras.
Hesap ne kadardı?
De combien était l'addition?
Hesap numaranı ver, paranı hemen şimdi yollacağım.
Donne moi ton numéro de compte, je voudrais faire un transfert.
Paramızdan 5000 peso gitti ve birinin hesap vermesi gerekiyor.
On a perdu 5000 pesos et quelqu'un doit répondre de cela.
Kaptan Flint'in demek istediği hesap vermemiz gereken bir tayfa var.
Ce que le capitaine Flint voulais dire est que nous avons un équipage en réponse.
... "Bin Laden layığını buldu, Andre Allen ne zaman insanlığa karşı işlediği suçlar için hesap verecek?"
"Ben Laden a été puni. " Quand est-ce qu'Andre Allen sera puni "pour ses crimes contre l'humanité?"
Sonra masaya hesap gelince kız öderse buna "kukusuz ödeme" denir.
Quand l'addition arrive, la fille paie sa part pour pas devoir coucher avec lui.
- Ben hesap tutarım.
Je fais les comptes.
Bak şimdi, yüzde yirmisinden bile hesap yapsak o elmaslar istediğin yerde tezgâh kurman için yeter de artar bile.
Même à 20 centimes le dollar, les diamants suffisent largement à te poser où tu veux.
Şimdi, patlamada uğradığımız kaybı tamamen hesap edersek...
On n'a pas encore calculà © la totalità © des pertes causà © es par l'explosion...
Ben Mance'e hesap veririm, sana cevabım yok.
Je ne répondrais qu'à Mance. Je ne vous répondrais pas.
Dufresne, Flint'in yalanlarını açığa çıkardığında tüm tayfa senden de hesap soracak.
Dès que Dufresne aura exposé tous les mensonges de Flint, l'équipage attendra des explications de votre part aussi.
Hesap tablolarına bilgi giriyorum.
J'entre des données dans un tableur.
Ama onun yerine eve gidip biraz hesap yapacağım.
Au lieu de ça, je vais rentrer chez moi et faire mes comptes.
Bana da hesap aç. Tamam.
- Inscris-moi.
Morityus'ta isimsiz bir hesap aç.
Ouvre un compte à l'Ile Maurice.
Açılması gereken büyük bir hesap var.
Un gros compte doit être ouvert.
Kafamdan bir hesap yapmaya çalışıyorum.
J'essaye de comprendre.
Hesap açtığında Metzger'la muhatap olmuşsundur, değil mi?
Quand tu as ouvert un compte, tu as eu affaire à Metzger, exact?
Orada hesap açtıysan onunla tanışmışsındır.
Si tu as ouvert un compte là-bas, tu l'as forcément rencontré.
Sorumluluk ve hesap verebilirlikle ilgili şarkılarında bu bir tema mı?
Peu importe. Est-ce un... un theme dans vos chansons : être responsable, redevable?
Hesap tutan biri diyelim.
- Oui. Quelqu'un qui compte les points, disons.
Hesap yapacak olursam.
-... si je fais le compte.
- Evet. - Ve hesap, lütfen.
Et l'addition, s'il vous plaît.
- Hesap defterinden başımı kaldıramayacağım maalesef.
Je suis contraint par le registre, j'en ai peur.
Bizim ihtiyar bu işten hiç hoşlanmayacak. Chard'a hesap vermek falan.
Le vieux ne va pas aimer se justifier auprès de gars comme Chard.
Küçük kirli işlerinle ilgili şeyler. Hesap defterlerinin kopyaları, müşteri listeleri... Kızlar.
Il s'agit de ta petite entreprise de côté... copies de registres, listes de clients... filles... ton petit carnet noir.
Neyi okudun? - Hesap çizelgesini.
- Dans la comptabilité.
Hesap çizelgesini mi okudun?
Tu lis ça?
Abaküs'le hesap yapmayı?
Vous savez utiliser le boulier?
- Ortak hesap mı?
Le couple a un compte commun.
Enerji hesap defterleri daima kesin bir denge halindedir.
Les livres comptables de l'énergie sont toujours bien balancés.
Kayıt Bürosu şu an Logan'ların hesap kayıtlarını fakslıyor.
Transunion nous faxe les rapports d'actifs des Logan.
- Hesap açmalıyız. - Evet.
On devrait commencer une commande.
Hesap, lütfen.
L'addition!