Heyecanlandım traducir francés
1,545 traducción paralela
Beni arayıp, tekrar görmek istediğinizi söyleyince çok heyecanlandım.
J'étais ravi quand vous avez appelé et avez accepté de me voir à nouveau.
Çok da heyecanlandım.
Je n'ai jamais été aussi excité.
Bu harika bir fikir, heyecanlandım.
C'est une super idée!
Açıkçası Lynn'i görünce çok heyecanlandım.
Honnêtement, j'étais tellement excitée de voir Lynn.
Gerçekten heyecanlandım.
Je suis vraiment impatiente.
Tanrım, çok heyecanlandım.
Putain, délire!
Biraz heyecanlandım.
C'est l'émotion.
Üzgünüm. Sadece çok heyecanlandım, Unuttum.
Dà © solà © e. Je suis tellement excità © e, j'ai oublià ©.
O kadar heyecanlandım ki, ona bir düzine gül gönderdim.
J'étais si contente que je lui ai envoyé des roses.
Bak, heyecanlandım bebeğim, fakat kızlar birliğindeki kardeşlerimle de birlikte olmalıyım.
Je suis impatiente mais je dois aussi être avec les filles de la fraternité.
Acayip heyecanlandım, kalbim yerinden fırlayacaktı.
Tu m'as fait peur, j'ai le cœur qui bat à toute vitesse!
Heyecanlandım.
Ouh, je tremble.
Onlar adına çok heyecanlandım.
Je suis ravie pour eux.
Ne kadar heyecanlandım.
Trop contente de te voir.
Heyecanlandım.
Je suis excitée.
Üzgünüm biraz heyecanlandım.
Je suis désolé, c'est le stress!
Sen sınavıma gelmeyi kabul edince çok heyecanlandım.
J'étais super excité que t'aies accepté de venir au passage de ceinture.
Belki gereğinden fazla heyecanlandım ama Betty Applewhite'ın çok iyi bir poker oyuncusu olduğunu öğrendim.
Je me suis peut-être un peu emballé. J'ai récemment découvert que Betty Applewhite est une sacré joueuse de poker.
Sağ ol, gerçekten heyecanlandım.
Merci de me rendre vraiment nerveuse! Merci!
Çok heyecanlandım doğrusu.
Ouais. En fait, je trouve ça excitant.
Sizinle tanıştığım için çok heyecanlandım, Bay Haeckel. Ama burada sizinle bilgilerimi paylaşacak değilim.
Je suis ravi de vous rencontrer M.Haeckel mais je ne peux pas vous renseigner.
Üzgünüm, heyecanlandım.
Désolé. J'étais trop excité.
Tamam. Çok heyecanlandım.
Okay, ça m'excite.
Çok heyecanlandım.Kendimi tanıtmayı unuttum Patrick Bachelor.
Oh, je suis tellement surexcité, j'ai oublié de me présenter. Patrick Bachelor ( célibataire ).
Biraz heyecanlandım aslında.
Ça m'a toute chamboulée.
- Tanrım, çok heyecanlandım.
- Mon dieu, je suis nerveux.
Fez, tek bir kadınla birlikte olmak istediğini duyduğumda gerçekten heyecanlandım.
Uhm Fez tu vois, quand j'ai entendu que tu étais prêt à sortir avec une seule femme, j'étais super contente.
Sanırım ben de misafirim olacağı için biraz heyecanlandım.
Oh, je pense que je suis un peu nerveux à l'idée de recevoir.
Babam da doktor. Onu hastanede ilk defa gördüğümde, ne kadar heyecanlandığımı anlatamam.
Mon père est docteur, et je me souviens comme j'étais excitée la première fois que je l'ai vu travailler à l'hôpital.
Bunu yapmamalıydım, ama beni heyecanlandırdı.
J'aurais pas dû faire ça, mais il m'a mis en rogne.
Heyecanlandığım zaman hıçkırık tutar.
J'ai le hoquet quand je suis nerveuse.
Oranın altına girmek için pek heyecanlandığı söylenemez, ama sanırım onu ikna edebilirim.
Il n'est pas très chaud pour y aller mais je pense que je pourrais le convaincre.
Şimdiye kadar yaptığımız en iyi pasta satışına herkesin yemeğini ve yüreğini koyması beni çok heyecanlandırıyor.
J'apprécie vraiment le fait que tout le monde ait fait de son mieux pour que ce soit la plus grande vente de gâteaux jamais organisée ici.
Onu ikna etmeye çalıştım ama heyecanlandı ve kaçtı.
J'ai essayé de le faire avancer, mais il s'est énervé et il s'est enfui.
Beni asıl heyecanlandıran...
Ce qui m'intéresse beaucoup...
Heyecanlandıran mı?
Qui m'excite?
10 oyunluk bir turnuva oynayacaktım, Bu... beni heyecanlandırıyordu.
C'était une... lutte contre l'enthousiasme de mon âme.
- Heyecanlandım.
Très excitant.
Beni heyecanlandırdığını sandı, ama aslında Tudor Ekonomik Belgeleri, İkinci Cilt'i tuttu.
Je pense qu'il croyait avoir réussi à m'exciter. Mais en fait, c'était mon livre Documents sur la rentabilité Tudor Volume 2.
Yoksa heyecanlandın mı?
Tu fais si peur que ça?
Çok heyecanlandığımı ve " En sonunda!
Je me souviens, j'étais extatique : " Enfin! Bravo!
Seni heyecanlandırdı mı?
Est-ce qu'il t'allume?
Arkasına ilk oturduğumda çok heyecanlandığımı hatırlıyorum.
La première fois que je m'y suis assis, j'étais pétrifié.
seninle birlikte olmak hayatımda yaşadığım en gerçek şey ve bu beni heyecanlandırıyor.
Etre avec toi est la chose la plus naturelle que j'ai jamais vécu et ça me trouble.
Wraithler çok heyecanlandığı zaman olan budur sanırım.
Je pense que c'est ce qui arrive quand les Wraith s'excitent de trop.
Gideceğim ama sadece okulu asmak için ve bu da beni heyecanlandırıyor.
J'irai, mais juste pour louper les cours. Ca, ça m'intéresse.
Uh, Neil? Bu gezi için ne kadar heyecanlandığımı bilemezsin, ve bizim için.
Je ne peux pas te dire combien je suis excitée, par le voyage, et nous.
- Heyecanlandır beni.
- Pour m'exciter.
ama bu meteoroloji uçağının mürettebatını bulduğumuzda ve onların yaşadığını anladığımızda... ne kadar heyecanlandığımızı tahmin edebilirsin.
Mais lorsque nous avons retrouvé l'équipage de cet avion météo et découvert qu'ils étaient toujours vivants... Eh bien, vous pouvez imaginer comme nous étions excités.
Bu beni biraz heyecanlandırdı. Sen bir kıza vuruyorsun.
Tu m'excites quand tu frappes une fille.
Heyecanlandın mı?
Tu es nerveuse?