Hoşlanmıyorum traducir francés
3,027 traducción paralela
Bundan hoşlanmıyorum.
Je n'aime pas ça.
Sakalımdan hoşlanmıyorum.
- Je supporte pas ma barbe.
Kahretsin! Bende bundan hoşlanmıyorum!
Moi non plus, j'aimerais mieux pas.
Susan'dan hoşlanmıyorum.
J'aime pas Susan.
Ben de senden pek hoşlanmıyorum ama 30 senedir geçinip gidiyoruz.
Je ne vous adore pas et vous tolère depuis 30 ans.
Baba, artık ondan hoşlanmıyorum bile.
Papa, je ne ressens plus rien pour lui, maintenant.
Artık ondan hoşlanmıyorum.
Aujourd'hui je ne ressens plus rien pour elle.
- Senden hoşlanmıyorum.
Je ne vous aime pas.
Haley'den hoşlanmıyorum.
Je suis pas sur Haley.
Bu tarz konuşmalardan hoşlanmıyorum gerçekten.
- Tard! Ça ne me plaît pas beaucoup.
Kusura bakma dostum, ben erkeklerden hoşlanmıyorum..
Ne vous vexez pas, mais je ne me fais pas de mecs.
- Hoşlanmıyorum. - Bunu hiç beklemiyordum.
Mais non!
- Hoşlanmıyorum dedim. Şansım olduğunu düşünmemiştim.
Je croyais n'avoir aucune chance.
Aslına bakarsanız sabah sabah yüzünüzü görmekten hiç hoşlanmıyorum.
Vous voir ne me donne aucun plaisir.
Ondan pek hoşlanmıyorum.
Je l'aime pas beaucoup.
Sadece artık senden hoşlanmıyorum.
Tu ne me plais tout simplement plus.
Biliyorsun ki kumar oynamandan hoşlanmıyorum.
Tu sais que je n'aime pas que tu joues.
Elmasları dükkan dışına çıkarmaktan hoşlanmıyorum.
Je n'aime pas sortir les diamants.
- Hayır, hoşlanmıyorum.
- Si tu l'aimes bien.
Ama onlar senin arkadaşların. Ve açıkçası onlardan senin kadar çok hoşlanmıyorum.
Ce sont tes amis, et je suis moins séduit par lui que toi.
Ayrıca Cumhuriyetçilere karşı olan muhalifliğinden hoşlanmıyorum. Onlar ülkeyi düzeltmek isteyen doğru dürüst insanlar. Onlar gerizekalı, faşist zombiler değil.
Et je n'ai pas aimé sa remarque sur les Républicains Tea Party, des gens convenables qui veulent reprendre le pays, et non des "zombies crypto-fascistes".
Sigaradan hoşlanmıyorum, anne.
Je n'y arrive pas.
Ben, ben dans etmekten hoşlanmıyorum, anne.
Je n'aime pas... je n'aime pas danser, mère.
Bunu düşünmekten hoşlanmıyorum ama,.. ... belki de düşünmeliydim.
Je veux pas y penser, mais... je le devrais peut-être.
Jay ne istediğini bilmez zaten. İnsanlara söylemekten pek hoşlanmıyorum ama Jay bunamaya başladı.
Jay ne sait pas ce qu'il veut. mais l'esprit de Jay part à la dérive.
Bob ile yaşantımız hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorum.
Je n'aime pas parler de ça avec Bob.
- Ondan hoşlanmıyorum! - Benden hoşlanıyor!
- Moi aussi maintenant.
Ortağımın, benim Jacob Broadsky'ye benzediğimi düşündüğü fikrinden hoşlanmıyorum.
Je... je n'aime pas le fait que ma partenaire pense... que Jacob Broadsky et moi, on est semblables.
Çünkü iğnelerden hoşlanmıyorum.
J'aime pas les seringues.
Bu arada belirtmekten hoşlanmıyorum ama Cavallo ismi ki İtalyanca'da at demektir, Nickler'e bir bağlantı akla getirebilir.
Et pour continuer dans la même veine, Cavallo veut aussi dire "cheval" en italien, ce qui nous ramène aux quatre Nick.
Bak, neler hissettiğimi paylaşmaktan hoşlanmıyorum,... özellikle de seyircilerin önünde,... ama bunun senin için önemli olduğunu biliyorum,... bu yüzden de onları davet ettim ki beni bunu söylerken duyabilsinler. Sen aptalın tekisin.
Un mini, un minuit avec pleine lune mais sans citrouille, un café moyen et un tout grand dans une tasse à emporter.
Trav, biraz fazla hassas olduğumu biliyorum,... ama babalıkla ilgili konularda Grayson'a gitmenden hoşlanmıyorum.
Trav, je sais que je suis trop sensible mais je n'aime pas que tu t'adresses à Grayson pour des conseils parentaux.
Affedersin, bundan hoşlanmıyorum.
Désolé, je n'aime pas ça.
İnsanların evimizin yakınlarına grafiti yapmasından ben de hoşlanmıyorum.
J'aime pas non plus les graffitis.
Bu ifadeden gerçekten hoşlanmıyorum.
Je n'aime pas du tout ce terme. Vraiment pas.
tamam, kabul ediyorum, bazen gözlerimden hoşlanmıyorum- - şekli, rengi- - ama kendinden nefret etmen, Rachel, ışığı görmemi sağladı.
J'avoue, oui, je n'aime pas mes yeux parfois leur forme, leur couleur Mais ton dégout et toi, Rachel, m'a aidé à y voir plus clair.
Şu çocuktan hiç hoşlanmıyorum.
Je n'aime pas ce garçon.
Bunu yapmaktan hoşlanmıyorum, o yüzden Kıskaç yapacak.
Je ne le fais pas de gaieté de coeur, parce que Clamps le fera pour moi.
Kullanılıyormuşuz gibi hissetmekten hoşlanmıyorum, hepsi bu. Kısa yoldan para kazanmak isteyen birçok avukat var ortalıkta.
J'aime pas avoir le sentiment de mettre fait roulé.
Artık senden hoşlanmıyorum.
Je ne t'aime plus.
Ama hoşlanmıyorum.
Mais je ne le suis pas.
Tamam mı? Ellinci kez söylüyorum, Schmidt'ten hoşlanmıyorum.
Pour la 50 ème fois, je ne suis pas amoureuse de Schmidt.
Ben Luke'dan hoşlanmıyorum.
Je suis pas avec Luka.
Taşınabilir olma fikrinden hoşlanmıyorum. Bir vazo içinde, bütün akrabalarının elinde gezmek.
J'aime pas l'idée d'être portable dans un vase, être passé d'un proche à un autre.
Hoşlanmıyorum!
Je ne l'aime pas!
Evet. Senden pek hoşlanmıyorum.
Je t'aime pas beaucoup.
Ben kız kardeşlerden hoşlanmıyorum özellikle sarışın olandan, Ingrid.
Je n'aime pas vraiment tes copines, en tout cas pas la blonde, Ingrid.
Dostum, bu durumdan ben de çok hoşlanmıyorum.
Ça me plaît pas non plus.
Senden de yaptığın işten de hiç hoşlanmıyorum.
- Je t'apprécie pas quand tu bosses.
Odanı temizlemekten hoşlanmıyorsun, seni anlıyorum.
T'aimes pas ranger ta chambre.
aahh! Bu kadar uzun süre çocukları yalnız bırakmaktan hoşlanmıyorum.
Je n'aime pas laisser les enfants seuls si longtemps.