Hukuk traducir francés
4,323 traducción paralela
- Hangi hukuk fakültesi?
- Fac de droit?
Hukuk fakültesine gitmeden avukatlik yapamazsin.
On peut pas être avocat sans être diplômé.
Hukuk.
Le droit.
Hukuk fakültesinden sonraki ilk isim.
Mon premier boulot après la fac.
Hukuk, insanlari esit kilabilecek tek seydir.
Seule la loi peut effacer les différences.
Hukuk fakültesinden mezun oldum be.
J'ai eu mon diplôme de droit, bordel.
434 saldiri 12.942 medeni hukuk davasi.
434 agressions, 12 942 affaires civiles.
- Artık Ordu Hukuk Müşaviri.
Avocat de l'Etat-major, maintenant.
Abim hukuk okuyor.
Mon frère révise son droit.
Oradayken bir hukuk firmasında kendime staj ayarlamaya çalışacağım.
J'espère décrocher un stage dans un cabinet d'avocats.
Hukuk okuduktan sonra kâr amacı gütmeyen bir yerde çalışmak isterim.
Après mes études de droit, j'aimerais travailler dans le caritatif.
Hukuk?
Et tes études de droit?
Hukuk destekçileri olduğu için çok şanslıyız.
Que les assistants juridiques soient loués.
Babam bir arkadaşının hukuk firmasında bana bir iş ayarlamıştı.
J'avais un poste dans un cabinet d'avocats d'un ami de mon père.
Hukuk fakültesinde tanıştık.
On s'est rencontrés en fac de droit.
Üzgünüm hukuk şakası anlamına gelmiyordu.
Je suis désolée, c'était pas censé être une blague d'avocat.
Hukuk şakası bildiğimi sanmıyorum.
Je ne crois pas que je connais des blagues sur les avocats.
Bazen ben de istiyorum ama davayı medeni hukuk olarak devam ettirmek için elimden geleni yapıyorum. Tuvalet kağıdı işi buna yardımcı olmaz.
Parfois je le veux aussi, mais je fais de mon mieux pour garder ce dossier fermé, et tapisser les toilettes n'arrangera rien.
- Tek pişmanlığım ne biliyor musun? Dansçı kız olabilmek için hukuk eğitimimi bıraktım.
Tu sais, mon seul regret, c'est d'avoir quitté le droit pour devenir une show girl.
- Hukuk fakültesiyle.
- Fac de droit.
Derecemi almak. Sonra hukuk okumak, sonra...
Avoir le diplôme puis la magistrature, puis...
Ben bir avukatım, Dmitri. Hukuk kurallarına uymakla mükellefim.
En tant qu'avocat, je suis obligé de procéder conformément à la loi.
Hukuk fakültesi parası için çalıştığım depoyu soydun.
Je travaillais dans cet entrepôt d'électros pour payer mes études de droit et tu l'as braqué, sale con!
Bağlantı kurmak için yerli hukuk uygulamasına dayanarak.
Être obligée de recourir à la police locale.
- Hukuk!
- Laws! ( Lois )
- Bir hukuk adamı.
Un homme de loi.
Annemin erkek arkadaşının büyük bir hukuk firmasında ortaklığı var.
Le copain de ma mère est associé dans un très grand cabinet d'avocats.
ama bir hukuk fakültesine gitmek istersen, o zaman bu sınıfta çakmana gerek yok.
Tu ne peux pas te permettre de louper cette classe.
ön - hukuk dalı mı?
Pré-loi? Qu'est-ce que la pré-loi?
Geleceğinde hukuk alanında bir diploma alma umudunu yoketmek bemim kişisel misyomum olacaktır.
Je mettrai tout mes efforts pour détruire tout espoir d'obtenir dans le futur un diplôme en droit.
Hukuk fakültesi borçları yüzünden.
Les prêts étudiants...
Sğktiğimin hukuk makalesi, babam bir anda ensemde bitiyor.
Putain d'essaie de juriceprudence, papa me tord le cou.
Küserler ve sonra içlerinden biri hukuk danışmanı denilen kişiye gider ve bazen diğeri çok sinirlenir. Birisi hukuk danışmanına her şeye hayır demesine söyler her ne kadar yanlış yolda olduklarını bilmelerine rağmen yani bunlara karşın anne ve baba çocuklarını çok ama çok severler... -... ve her zaman seveceklerdir.
et parfois, si l'un des deux est très en colère... l'un des deux dit à son avocat de dire non à tout même s'ils savent qu'ils ont tort ce qui signifie que même si une maman et un papa aiment leurs enfants très, très fort... et les aimeront toujours...
Annem de tüm gece hukuk danışmanı ile konuşuyor olmazdı. İhlaller ve başka yerde yaşamak hakkında susmak bilmiyor.
Et peut-être que Maman ne passerait pas la nuit à téléphoner à son avocat à chercher des motifs pour pouvoir partir.
Bunlar Columbia hukuk fakültesinin yânı sıra aldığın eğitimler.
Droit à Columbia, où vous faites partie de l'élite.
Hukuk fakültesinde yoğunum.
La faute à la fac.
Geç olduğu için hukuk fakültesini bahane etti. Aynı şekilde meslektaşlarımla da tanışamadı.
Donc le fait qu'elle n'ait pas rencontré mes collègues...
Hukuk fakültesinde oldukça zaman geçirdin. Eminim ki izinsiz mülke girmenin cürüm olduğunu biliyorsun.
A la fac, on t'a appris qu'une effraction était un crime.
Ben hukuk departmanındayım.
- Je suis au service juridique. - Ah.
Demek hukuk departmanındasın?
- Alors heu... comme ça, tu travailles au service Juridique?
Yasa ve hukuk gözetilerek, tabi ki.
Tout se fera dans la légalité.
Hukuk danışmanınız olarak bunun tam tersi yönde size tavsiye vermem benim görevim.
En tant que votre avocat, il est de mon devoir de vous déconseiller fermement ceci.
- Hukuk kuralları içerisinde, suç değil.
- que ce que vous faites est... - Civil, - pas criminel.
Eğer benim kaçakçılık ile ilgili şüphelerim kamu fonlarında kötüye kullanma, illegal faiz tahakkukları soruşturma sonucunda teyid edilirse o andan itibaren bu benim sorunum olmaktan çıkacak bir adalet davası olarak sulh hukuk mahkemelerine gidecektir.
Et si les soupçons de malversations, de détournement d'argent public s'avèrent confirmés par l'enquête, ça ne sera plus de mon ressort, mais du ressort de la justice et le dossier sera transmis à un juge d'instruction.
Hukuk çakalları gelmeden önce onu almam lazım.
Il me la faut avant que ma hyène de belle soeur l'a prenne. Vas-y.
Annenin artık hiçbir şeyi geri iade edecek zamanı yok. Onun da okulda ilk günü, hem de hukuk okulunda. Sizin gittiğiniz aptallar fabrikasında değil.
Ta mère ne ramènera rien du tout, c'est aussi son premier jour, et à la fac de droit, pas à l'usine à boulets où tu vas, ce qui veut donc dire que c'est moi qui gère à partir de maintenant.
Hukuk okuluna gitmeme gerek var mı?
Tu crois que je dois aller à la fac?
Kumarhane yerel hukuk uygulamaları tarafından korunuyor. Yasal bir şeyler yapmam için gereken sığınağı sunuyor bana.
Comme le casino est protégé de la police locale, c'est le refuge qu'il me faut pour faire quelque chose de légitime.
Bir yerde bir süre kalmam gerektiğini anladığım zaman yerel hukuk uygulamarına bakmayı severim.
Quand je sais que je dois rester quelque part, j'aime évaluer la police locale.
Hukuk.
- Avocat.
ön-hukuk ne demek aslında?
Nous ne donnons pas de diplôme pour cela.